Paylaş
17’si OECD ülkesi, 30 ülkede yapılan araştırma sonuçlarına göre Türkiye, üç ana kategorideki toplam değerlendirmede 12.5 puanla 30 ülke içinde 21. sırada yer alıyor. OECD ortalaması 13.7 puan, tüm ülkeler ortalaması ise 13.2 puan olarak hesaplanmış. İlk beşte olan ülkeler ise sırasıyla Fransa, Finlandiya, Norveç, Kanada ve Çin (Hong Kong).
Araştırmada yaşları 18 ile 79 arası yetişkinlerin finansal okur yazarlığı, davranışları ve eğilimleri ölçülmüş. 30 ülkeden 50 bin kişi yanıt vermiş; Türkiye’den katılan kişi sayısı ise 3 bin 3 kişi.
Araştırmanın üç ana bölümü var; birinci bölümde bireylerin finansal bilgi durumu ölçülmüş. İkinci bölümde mali konulardaki davranışları, üçüncüsünde ise uzun vadeli eğilimler ölçülmüş.
Türkiye’den çıkan sonucu en başında özetleyelim; gelir yetersizliği ve düzensizliğinin sonucunda borçlanma, ekonomik dalgalanmalar ve enflasyon altında geçim zorluğunda, finansal okuryazarlığı ‘alaylı’ olarak öğrenmiş bir toplum tablosu sonuçlara yansımış. Türkiye’deki yetişkin bireyler, hanedeki gündelik ekonominin koşulları altında, temel finansal yetileri kazanmışlar, ‘öğrenmişler’.
FİNANSAL BİLGİ
Finansal bilgi durumunu ölçmek için; kafadan basit matematik işlem yapabilme durumu, enflasyon ve satın alma gücüne dair ölçme, zor bir aritmetik olmadan faiz hesabı, basit ve bileşik faiz hesaplama, riski dağıtma bilgisi ölçülüyor. Sorular oldukça basit.
Türkiye’deki sonuçlar, 7 ana gruptaki bilgi ölçümünde üç konuda oldukça iyi bir tablo ortaya çıkarıyor. Aslında Türkiye’de halkın günlük yaşamda yüz yüze olduğu sorunlardan edindiği deneyimlerin bir sonucu olarak görece iyi çıkmış üç ölçüm başlığı şunlar: Risk ve getiri kavramı, enflasyon tarifi ile riski dağıtma konuları.
Türkiye 7 başlıkta en iyi olduğu alan ‘risk ve getiri’ hesabında, en kötü sonucu ise bileşik faiz hesabı yapmada.
Asıl ilginç olan şu; finansal okur yazarlık ve yeterlilik ölçümü yapılırken “Finansal konulardaki bilginizi ülkedeki diğer yetişkinlere göre karşılaştırdığınızda nasıl derecelersiniz?” diye sorulmuş. “Çok yüksek” ve “Oldukça yüksek” diyenlerin toplamı en yüksek ülke Finlandiya çıkmış. İlginç olan şu; Finlandiyalıların, bilgi ölçümünde 30 ülke içinde üçüncü sırada çıkmış olmaları. Yani, genel seviye oldukça yüksek. İlginç olan kendi aralarındaki karşılaştırmada kendi bilgisini diğerlerine göre çok yüksek görenlerin oranı da yüzde 39’da. Malum, eğitim sistemi küresel bir fenomen olan Finlandiya, PISA sonuçlarında da ilk sıralarda yer alan bir ülke.
Türkiye’de bu soruya yanıt verenler çok mütevazı yanıt vermiş; “Çok yüksek” ve “Oldukça yüksek” diyenlerin toplamı sadece yüzde 12. Büyük bir çoğunluk kendisini ‘ortalamaya’ koymuş; yüzde 56’da. “Oldukça düşük” ve “Çok düşük” diyenlerin toplamı da yüksek: Yüzde 32.
Türkiye’de araştırmaya katılanların yüzde 14’ü kendi finansal bilgisinin diğerlerinden ‘çok düşük’ olduğunu düşünüyor. Bu, kendini ‘Çok düşük’ görenlerde, 30 ülke içinde Belarus’tan sonra en yüksek ikinci sonuç. Türkiye’nin bilgi ölçümündeki sonuca göre yeri 30 ülkenin ortalaması olan yerde.
Araştırmada katılımcıların genellikle kendi finansal bilgilerinin yeterince farkında oldukları not ediliyor.
Çoğu ülkede, kendi finansal bilgilerinin diğerlerinden yüksek olduğunu söyleyenlerin bilgi skorlarının gerçekten de ortalamanın üzerinde çıktığı görülmüş. Fakat çok az ülkede (Brezilya, Polonya, Güney Afrika ve Tayland), kendi finansal bilgilerinin ortalamanın üzerinde olduğunu söyleyenlerin 7 soruluk test sonucu ortaya çıkan bilgi puanları, iddia ettikleri gibi ortalamanın üzerinde çıkmamış. Bunun, finansal konularda ‘aşırı güven’ seviyesi açısından endişeleri öne çıkardığı not ediliyor.
Bu şu açıdan önemli; kendi bilgisine aşırı güvenle finansal konulara yaklaşarak kararlar almanın sonuçları ağır olabilir. Türkiye’den gelen sonuç pek de riskli değil; bireyler görece, kendi bilgilerine dair oldukça temkinli, hatta fazlasıyla kendini ortalamaya çeken bir konumda.
FİNANSAL DAVRANIŞ
Finansal davranışta, 30 ülkede en zayıf nokta bütçe ve planlama ile bağımsız görüş alarak finansal ürün seçimi olmuş. Hanede bütçe yapanların ortalamada yüzde 60 olduğu, yüzde 50’sinin ulaşmak için uzun vadeli hedefler belirlediği ortaya çıkmış. Sadece yüzde 19’luk bir kesim bağımsız görüş-bilgi kullanıyormuş.
Türkiye’de, hanesinde bütçe yapıldığını söyleyenlerin oranı yüzde 78. Bu oran, ortalaması yüzde 60 olan 30 ülke içinde ilk beşte. Düşük gelir ve yoksulluk, bütçe yapmayı zorunlu kılıyor.
Kısa vadede dış şoklarla baş edebilmeyi içeren finansal dayanıklılık konusunda ise bazı ülkelerin kendini geliştirmesi gerektiği vurgulanıyor.
30 ülkede 5 kişiden 2’si son 12 ayda hiç tasarruf etmemiş. Faal tasarrufçu oranı yüzde 59’da. Tasarruf şampiyonları yüzde 80’in üzerindeki oranlarla Tayland, Norveç, Fransa ve Kanada.
TÜRKİYE’DE YÜZDE 50 YETİŞTİREMİYOR, YÜZDE 42 BORÇLANARAK YETİŞTİRİYOR
Asıl çarpıcısı şurada; son 12 ayda en az bir defa da olsa kazancı harcamalarına yetişmeyenlerin, yani parasını yetiştiremeyenlerin oranı en yüksek Tayland’da çıkmış. Oranı ise yüzde 64. Türkiye’de ise bu oran yüzde 50 çıkmış. Daha fazlası, yetiştirmek için borçlananların oranı yine Tayland yüzde 45’le şampiyon. Ama Türkiye de üçüncü sıradan izliyor; yüzde 42 ile.
OECD’nin raporu, bu durumu ‘finansal kırılganlık’ olarak tarif ediyor. Borçlanarak yetiştirmenin nedeni düşük veya düzensiz gelir.
Rapor, finansal eğitimin bireylere bütçe ve tasarruf yapmaya yardım etmeyi sağladığını, belirsizlik halinde bile ödemelerini ve kredi yükümlülüklerini yönetmeyi sağladığını; bu sayede, gelecekte benzer durumlar ortaya çıktığında zorluklardan kaçınmalarını ya da etkilerini azaltmaya yardımı olacağını vurguluyor. Yani finansal okur yazarlık ve yeterlilik konusunun, en başta Türkiye gibi ülkelerin birincil meselesi olduğu çok açık artık.
FİNANSAL DAVRANIŞ ÖLÇÜMÜ
-Bir şey satın almadan önce bunu karşılayabilir miyim diye dikkatlice hesaba katarım.
Türkiye, 30 ülkenin ortalamasında: Bu soruya yüzde 80 evet diyor.
-Faturalarımı zamanında öderim.
30 ülkenin ortalaması yüzde 79. Türkiye’den gelen “evet” yanıtı ise çok düşük: Yüzde 66 ile sondan beşinci.
-Finansal durumumu yakından takip ederim.
Evet yanıtı verenlerin ortalaması, 30 ülkede yüzde 72 iken, Türkiye’den gelen ‘Evet’ler yüzde 50 ile son sırayı sağlıyor.
-Uzun vadeli finansal hedefler koyarım ve ulaşmaya çalışırım.
Türkiye’den bireyler yüzde 44’le ‘evet’ demiş. 30 ülke ortalaması da yüksek değil: Yüzde 51.
Paylaş