Paylaş
Bu durumda nasıl bir program uygulayacak? Bunu çoktan ilan etti bile; borçların bir bölümünün silinmesi, kalan kısmının ise vadesinin uzatılması, ödenme kaynağı olarak da kemer sıkma ile değil büyüme performansına bağlı olarak ödenmesi, kamu yatırımlarının hızla artırılması ve buna Avrupa’dan kaynak sağlanması, merkez bankalarınca devlet tahvillerinin satın alınması.
Avrupa’daki korku, Yunanistan’ın eurodan çıkması ya da terk etmesi. Ama Syriza bunu istemiyor.
Syriza temel olarak, 2010’da çatısı kurulan ve sonrasında devam eden ‘kurtarma programının’ tarafları olan AB, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’den oluşan ‘Troika’ ile esaslı bir pazarlık yapacak, bu en başından belli. Amaç da, yeni bir ‘inşa planı’nı yaşama geçirmek.
Bu, dört parçalı bir plan; kemer sıkma politikaları sonucunda ortaya çıkan insani krizle mücadele, ekonomik toparlanma ve vergi adaleti, istihdamı yükseltmek ve siyasal reformlar.
Troika tarafından 2010 ve 2012’de sağlanan iki kurtarma paketi çerçevesinde 240 milyar dolarlık fon sağlarken, çok ağır kemer sıkma önlemlerine gitmek zorunda bırakılmıştı. İşaret edilen amaç, ‘Yunanistan bütçe dengesini sağlasın, borç çevrilebilir hale gelsin’ idi. Yunanistan 2012’de GSYH’sının yüzde 198’ine ulaşan borçlarının 197 milyar euroluk bölümünden, birazını silme ve kalanın da vadesini uzatma yoluna giderek 2020’de bunu yüzde 120’nin altına düşürme planı yapılmıştı. Ancak, analistlerin hesaplarına göre yüzde 145’in altında olması olası görülmüyor. Nedeni de basit, hedef milli gelir üzerine konulunca, buradaki küçülmeyle hedefin tutturulması olanağı kalmıyor. Çünkü bir taraftan da Yunanistan’ın milli geliri 2007-2014 arası dönemde yüzde 25 küçüldü.
Seçim ufukta göründüğünde; Syriza’nın kurtarma paketini yerle bir edeceği mesajlarına Almanya’dan gelen ‘Yunanistan eurodan çıkarsa felaket olmaz’ mesajları verilmişti. Aslında işaret edilen şuydu; bir felaket olacaksa bu Yunanistan’ın kendine olur.
Çözüm sıkı pazarlıkta
Peki, iktidarı devralacak olan Syriza ve ortakları felaketsiz bir çözüme gidemez mi?
Yatırım bankası Morgan Stanley, “Euro’da kalmak, iktidarda olmak ve kurtarma paketini uygulamamak Syriza için ‘imkansız üçlü’” yorumunda bulunuyordu. Banka, “Bu üçü bir arada tutarsız. Bunlardan birinin feda edilmesi gerekiyor. Çünkü mevcut finansman açığına bakılırsa Yunanistan’ın piyasalara açılıp borçlanabilmesi için ihtiyatlı bir kredi imkanına sahip olması gerekiyor” diyordu. Ama hiç mi kapı yok çıkış için?
Oysa Syriza akıllı bir strateji ile ‘imkansız üçlüyü’ delebilir. Sırrı, tam da Syriza’nın talep ettiği gibi pazarlığın nasıl yapılacağında saklı, omurgasında saklı. Sonuçta Troika’nın kurtarma programı kutsal bir metin değil, güncellenebilir, esnetilebilir.
Deflasyon sınırına demir atan Euro Bölgesi’nin en son isteyeceği şey, eurodan çıkış kapısının aralanması olur. İşgücüne katılan her dört kişiden birinin işsiz olduğu, artık insani bir kriz halini alan yoksullukla baş etmeye çalışan ve ‘Euro zincirinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan’ Yunanistan’ın çıkışı, orta vadede Yunanistan’dan çok ortak para olan euroya ve Euro Bölgesi’ne zarar getirecektir.
Syriza’nın da talepleri arasında olan merkez bankalarının tahvil alımı yapması konusu zaten Avrupa Merkez Bankası tarafından yürürlüğe konuldu. Yunanistan, kredi derecesi bakımından bugün kriterlere uymasa da, Temmuz ayında tahvil alım programına dahil edilebileceği konuşuluyor. Tahvil alım programına dahil olması, kurtarma programının nihai hedefi olarak konulan ‘piyasalara erişim’ konusuna da rahatlama getirebilir.
Paylaş