‘Sıradan yolsuzlukta’ şeffaflık

Bayramlarda, yılbaşında, felaketlerde gazetelere verilen ilanlar herkes gibi benim de dikkatimi çeker.

Haberin Devamı

Ya da yollarda, aydınlatma direklerinde asılı bez afişler ya da pankartlarda, kocaman fotoğraflarıyla yer alan belde yöneticileri; anneler günümüzü, Cumhuriyet bayramımızı kutlar, ölen madencileri saygıyla anar, kutlu doğum haftasını idrak eder.
Çevre kirliliğine yol açacak boyutta gerekli gereksiz her yerde dalgalanan pankartlar, sadece ilgili siyasetçinin boy göstermesinden başka bir anlam ifade etmeyen gazete ilanlarının benim dikkatimi çeken kısmı şurada; ilanın parasını kimin ödediğidir? Kamu bütçesinden çıkıyorsa fena, yok orada kamu ile iş yapan şirketlerin ‘desteği’ ile çıkıyorsa çok daha fena bir durum var demektir.

Örneğin, bayramımızı kutlamak için tam sayfa ilan veren bir ilçe belediye başkanının, bu ilan parasını cebinden ödemiş olması olasılığının zayıf olduğunu düşünürüm. Ya da başka bir faaliyete bakalım, yılbaşı şenliği düzenleyen belediye başkanının üç seçeneği var; belediye bütçesinden harcamak, ‘sponsorlara’ yaptırmak, kişisel olarak cebinden karşılamak.

Haberin Devamı


Şöyle bir açıklama hiç de rahatlatıcı değildir; ‘devlet kasasından tek kuruş çıkmadı, tamamıyla sponsorlarla yaptık bu işleri’. O zaman şu soruyu sormak gerekir; bu sponsorlar sizin ita amiri olduğunuz kamu kuruluşuyla ya da belediyenizle iş yapıyor mu? Yani nihayetinde ‘al gülüm-ver gülüm’ ilişkisi olan bir düzlemde, yapılan faaliyetle ‘kamudan tek kuruş’ çıkmaması tek başına yeterli olmaz.


Yolsuzluğu ‘devlet kasasından para çalmak’ olarak tanımlayan üst siyasetin olduğu yerde, meseleyi bahsettiğim ölçekte tartışmanın zor olduğunu biliyorum. Ancak, yolsuzluk tanımı; kamu gücünü elinde tutanların, dolaylı da olsa sağladıkları özel çıkarları içine alan bir tanım. Kimi belediyelerde, gayri resmi biçimde yürütülen ‘sen bizim istediğimiz işleri ‘gönüllü’ biçimde yap, biz de seni belediye işlerinde görürüz’ prensibi, normal bir ülkede yolsuzluk tanımı içinde yer alır.
Rant yaratma ve rantı gayri resmi biçimde toplayıp yeniden dağıtma mekanizması, aslında ‘kamu gücü ile paralel bir faaliyet’ halini alıyor. Kamu kasasına girmeyen bir gelir, kamu gücünü elinde tutan siyasetçi tarafından kontrol ediliyor, dağıtılıyor. Buradan da, kişisel yarar ya da siyasi finansman sağlanıyor.

Haberin Devamı


Sivil toplum her aşamada hesap sorarak, şeffaflık arayarak bunu yukarıya taşıyabilir. Örneğin herkes kendi beldesinde, yaşadığı yerde kendisine sunulan bu tür hizmetleri, faaliyetleri sorgularsa mesafe alınabilecek bir olgu.
‘İftar çadırı’ ya da ‘Yılbaşı kutlaması’ adı altında kamusal zorunluluğu olmayan, ama siyasetçinin gösterişi için ‘hayır işi’ ya da ‘modern kutlama’ ambalajlı şaşalı bir hizmetin belediyelerce halka sunulduğunda sorulması gereken şudur; bunun kaynağını kim sağladı? Bedava hizmetin kaynağı sağlayan kesimler, hizmeti organize eden kamu otoritesi ile iş yapmakta mıdır? Kimdir bu sponsorlar?


Bu tür her faaliyette ya da ilan gibi iletişim faaliyetinde kaynağını açıklayan şeffaf siyasetçilere ihtiyaç var. Bireylerin ya da sivil toplum kuruluşlarının, bu sıradan gibi görünen faaliyetlerde ısrarla şeffaflık talep etmesiyle yeni bir kapı açılabilir.

Yazarın Tüm Yazıları