Paylaş
17 Aralık soruşturmalarından tanıdığımız Rıza Sarraf, 2014 yılında kendi sektöründe ihracat şampiyonu olup ödüle hak kazanmıştı. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş ve Ekonomi Bakanı Zeybekçi verdiler ödülünü. İran’dan ithal ettiğimiz gaz ve petrolün bedeli olan dövizleri kısıtlamalar nedeniyle altına çevrilip İran’a taşınması dış ticaret hesaplarımızda ‘ihracat’ diye görünmüştü. Sarraf’ın, İran’ın alacağı olan dövizlerin altına çevrilerek İran ya da Dubai’ye taşınması operasyonunda Türkiye’deki işleri yönettiği anlaşılmıştı.
ABD ve AB 2012 Mart ayından itibaren, uluslararası döviz transfer sistemi olan Swift üzerinden İran’a ya da İran’dan diğer ülkelere para transferi yapmayı olanaksız hale getirmişti. Döviz transferinden sonra, altın biçiminde transfer edilmesine de kısıtlama getirdi. ABD, bu altın transferini engellemek için 2013 Temmuz başından itibaren İran’a altın ihracatını da yasaklamıştı.
Peki, soru şuydu; madem 2013 ortasından sonra İran’a altın transferi yasaklanmıştı, Sarraf 2014 yılına ait ödülü alırken bunu hangi ihracatla hak etmişti?
Sayılara baktım. TÜİK verilerine göre; bu defa 2014 yılında İran’a mücevher ihracatı patlaması olmuştu. 2012 ve 2013’de sırasıyla 12 ve 17 milyon dolarlık mücevher ihracatı yapılan İran’a 2014’te 818.5 milyon dolarlık mücevher ihracatı yapılmıştı.
Peki, Türkiye’nin ihracatı artmış olamaz mıydı? 2012’de toplam 2.7 milyar dolarlık, 2013’de ise 3.4 milyar dolarlık mücevher ihracatı yapan Türkiye, 2014’de tam olarak 4.3 milyar dolarlık ihracat yapmıştı. Bunun anlamı şu; 2013’de İran’a neredeyse hiç mücevher ihracatı yapılmazken, 818 milyon dolara zıplıyor, bu zıplama kadar da Türkiye’nin toplam mücevher ihracatı artıyordu.
Türkiye, mücevher ihracatını 2014’te 2013’e göre yüzde 27, 2012’ye göre ise yüzde 63 artırıyordu.
Sektör şampiyonu olup ödül aldığına göre, bu ‘ihracat’ artışında Rıza Sarraf’ın rolü olduğu çok açık.
Peki, ne olmuştu da birden bire İran’a 1 milyar dolara yakın altın gitmeye başlamıştı?
İki olasılık var; biri petrol parasının mücevher biçiminde İran’a ödeniyor olması olasılığı. Ancak bunun teknik kısıtları olduğunu da hesaba katmak gerekir. Seri biçimde standart bir mücevher gitse bile Türkiye’deki imalathanelerin mücevher işleme kapasitesinin bir yılda yüzde 30, iki yılda yüzde 63 artarak ilave 1 milyar dolara yakın yüklü bir altın işlemesi yapmış olmaları mümkün mü?
İkinci olasılık, giden altınların ‘farklı’ bir istatistik kodu altında ihraç edilmiş gibi gösterilmiş olması olasılığı. Umarız öyle değildir.
Tuhaf olan şu; İranlı ithalatçılar ambargo altındaki İran halkı için birden bire işlenmiş altın (mücevher) ithal mi etmeye başladılar?
2014’te Türkiye 8.1 milyar dolarlık altın ithal ederken, 7.7 milyar dolarlık ihracat yaptı. İthalatın 7.1 milyar dolarlık büyük bölümü, ihracatın da 3.2 milyar dolarlık bölümü külçe altın.
Eğer Türkiye, hangi mücevher formundadır bilmiyorum, İran’dan yaptığı enerji ithalatının parasını şimdi de ‘mücevher’ ile ya da ‘mücevher kodu altında’ ödüyorsa ki öyle ise bunların dövizi gelmiyor demektir, ihracatçıların örgütü ne demeye ‘ihracat şampiyonu’ diyerek kabine üyelerinin eliyle ödül vermektedir? Öyle ya ihracatçılara ödül vermenin bir açısı var; ülkeye döviz kazandırıyorlar. TİM, ithalat bedelini altınla ödeyene ödül vermiş oldu.
Son not da şu; aylık bazda bakıldığında, ‘mücevher ihracatı’ 2014’ün Eylül ayında yüklü biçimde başlatılmış, 2015 Ocak ayında da son parti yapılmış ve bitmiş görünüyor. Bu bilgi yeterince ışık tutuyor olmalı.
Paylaş