Paylaş
Oysa 2007’de yapılan güncellemede böyle olmamıştı. Eldeki fotoğraf şu: İnşaata yapılan ‘enjeksiyonla’ milli gelir artışı yaptık. Tüm göstergelerimiz bir gecede düzeldi; tasarrufların, cari açığın, bütçe açığının milli gelire oranı iyileşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) milli gelir hesaplama yöntemini ve verileri güncelledi. Sonuçta 2015 sonu itibariyle milli gelirimiz yüzde 19.7 artmış oldu. Dolar bazında da 139 milyar dolarlık bir artışla 718 milyar dolardan 857 milyar dolara çıkıverdik.
1998 bazlı milli gelir hesabından, 2009 bazlı hesaplara geçildiği duyuruldu. Yıllarca istatistik kitaplarında okutulacak vahim bir hata yapıldı; küresel ekonomide olması da bir tarafa, ama kendi ekonomisinde yüzde 5’e yakın küçülmenin olduğu bir yılı baz yıl olarak almış TÜİK. “Kız alıp verecek” kadar yakın ilişkide olduğu, kendi istatistiklerini üretirken tüm kılavuzlarını izlediği Avrupa İstatistik Kurumu Eurostat her gün bangır bangır 2010 bazlı veri yayımlarken hiç mi farkına varmamış?
Yapılan güncellemelerde de “acaba?” dedirten unsurlar var.
Milli geliri 2015’te yüzde 20 zıplatan güncellemelerde, ‘buna ne sebep oldu?’ diye bakınca, üretim bazlı olarak bunun neredeyse üçte birinin inşaattan geldiği görülüyor: 2015 milli gelirine, eski verilerle milli gelirin yüzde 4.4’ünü oluşturan inşaat sektöründen, güncellenen üretim verisi olarak 104.7 milyar TL ilave edilmiş. İkinci ve üçüncü büyük ilave imalat sanayi ve ticaretten.
Yapılan güncellemede, ana üretim kalemlerinin milli gelir payları kabaca 2 puana kadar değişirken, inşaatın payı 3.8 puan artarak yüzde 4.4’tem yüzde 8.2’ye çıkmış. İlginç bir tesadüfle ulaştırma ve depolama sektörünün payı 3.8 puanlık düşüşle yüzde 11.7’den yüzde 7.9’a inmiş.
Harcamalar bazında ise güncellemeden gelen ilave ‘gelirin’ yüzde 77’si yatırımlardaki güncellemeden geliyor. Malum bunun içinde de inşaat harcamaları yer alıyor. Hane halkı tüketimi yüzde 5’e yakın, yatırımlar da yüzde 74 yukarı yönlü güncellenince, düşük tasarruf sorunumuzu da çözmüş olduk. Meğerse hem yüksek tasarrufumuz, hem de yüksek yatırımlarımız varmış.
Ancak Cuma günü ilan edilen yeni bazı kalemlerin, örneğin ‘AR-GE’ ve ‘Silah Sistemleri’ harcamalarının de yatırımlar içinde yer aldığı açık. İşte güncelleme felaketinin ikinci noktası da burası: Cuma günü bu kalemlerden bahsediliyor, ama Pazartesi bunu ayrıntısı gösterilmiyor.
Sonuçta elimizde kalan, bildiğimiz şu: TÜİK, milli gelirde yüzde 20’lik artış getiren bir güncelleme yaptı ve bunun üçte biri inşaattan geldi. Böylece inşaat sektörü üretimi, imalat ve ticaret sektörlerinden sonra üçüncü sıraya oturdu.
Bu güncellemelerle tuhaf bir ekonomik büyüme tablosuna da kavuşmuş olduk; örneğin, son üç yıllık dönemde (2013-2015) ekonominin her yıl ortalama yüzde 6.5 büyümüş olduğunu söylüyor bize TÜİK. Oysa eski serilerde son üç yıllık ortalama yüzde 3.7’yi gösteriyordu. Özetle son üç yılda, ilk ilan edilene göre iki kat daha yüksek bir büyüme gösterdiğimizi ilan ediyor bu hesaplama.
Bu sayılarda en çarpıcısı, 2013’teki büyüme oranının yüzde 4.2’den yüzde 8.5’e güncellenmesi. Öyle ki yüzde 8.5 büyümenin olduğu bir yılda mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizliğin yüzde 8.8’den yüzde 9.1’e çıkmış olması ilginç değil mi?
TÜİK Pazartesi günü ilan ettiği verilerle, özetle ‘inşaatın payını artırıp, geçmişe güncelledim, milli geliri 139 milyar dolar artırdım, hayırlı olsun’ demiş oldu. Ne başka geçmiş çeyreklik veriler, ne güncelleme ile kapsama alınan kalemlerdeki seyir; yoktu. “Yaptım, oldu” diyerek ortadan kayboldu. Bunu da; 2012 itibariyle oluşan yüzde 10.79’luk farkın 7.97’si “ölçüm sorunlarından” kaynaklandığını anlatarak yaptı. İyi de neyin yanlış olduğunu bilmiyoruz.
Bu tablo, ekonomi gibi bir alanda bağımsız kurumların ne kadar önemli olduğunu söylüyor.
Paylaş