Paylaş
Türkiye’ye döviz getirmek de çıkarmak da serbesttir. İzne bağlı değil. Yürütme tarafından keyfi olarak karar verilebilen bir konu değil. Bu Türk Lirası için de geçerli. Kısıt değil ama usul, 50 bin doların üzerindeki hareketleri kayıtlara giriyor; bankalar Hazine’ye bildiriyor, hepsi bu.
Bankalar kanalı ile yurtdışına para transferi yaparken izin almanız gerekmiyor. Sadece istatistikler ve yukarıda atıfta bulunduğum bildirimler için niteliğine dair not düşülüyor. Yurtdışına yolladığınız dövizlerle, yurtdışında yatırım da yapabilirsiniz istediğiniz ülkede mevduat da. İstediğiniz ülkede istediğiniz hisse senedine, tahvile ya da bir başka yatırım aracına da yatırıp orada “park” da edebilirsiniz. Koşula bağlı değil.
Döviz tutma serbestisi getiren “32 sayılı Karar” diyor ki; “Türkiye’de yerleşik kişilerin beraberlerinde döviz bulundurmaları, bankalar, yetkili müesseseler, PTT, kıymetli maden aracı kuruluşları ile yurtdışında döviz alım satımına yetkili kuruluşlardan döviz satın almaları ve bunlara döviz satmaları, dövizleri bankalarda açacakları döviz hesaplarında tutmaları, efektif olarak kullanmaları, bankalar vasıtasıyla yurt içinde ve yurtdışında tasarruf etmeleri serbesttir.” Devam ediyor: “Türkiye’de yerleşik kişiler ile dışarıda yerleşik kişilerin, bankalar vasıtasıyla yurtdışına döviz transfer ettirmeleri serbesttir. Türkiye’de ve dışarıda yerleşik gerçek kişilerin, bankalar aracılığıyla kişisel sermaye hareketlerine ilişkin yurtdışından yurt içine ve yurt içinden yurtdışına yapacakları transferler serbesttir.”
Daha fazlası, ihracatçı ya da turizmcisiniz döviz kazandırıcı bir işiniz var; dövizinizi yurtdışındaki bir bankada tutabiliyorsunuz. Bunu getirip TL’ye çevirme zorunluluğunuz yok eskisi gibi.
1989’da Türk Parasını Koruma Kanunu’nda yapılan değişiklik ve çıkarılan 32 Sayılı Karar ile çağına göre en esaslı ekonomik devrim buydu; Türkiye ekonomisi dışa açılıyordu.
Dönemin Başbakanı Turgut Özal bu kararı alırken bürokratların bile tereddütleri vardı; “hazır mıyız buna?” sorusu etrafında. Ama aradan geçen 29 yılda sermaye serbestisi öyle köklendi ki bunu geriye çevirmenin, yasak koymanın olanağı yok.
1989’daki sermaye hareketlerine serbesti sonrasında 2001’de de kur rejimi serbest dalgalı kur rejimine geçirildi.
Sermaye hareketlerinin oluşturduğu stok göstergesi olan uluslararası yatırım pozisyonunda ortaya çıkan değişimlere, 2002-2009 ve 2009-2017 arası dönemler için baksaydık ne görürdük?
Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımların 2009 sonrasında miktarı 2009 öncesine göre azalmış.
Yerleşiklerin yurtdışına yaptığı yatırımlardaki değişim artarken, yerleşiklerin yurtdışındaki portföy yatırımları değişmemiş, diğer yatırımları da (mevduat ve kredi) 2017’de, 2009 dönemindeki değerinden 5 milyar dolar azalış göstermiş. Özetle Türkiye’den “para kaçıyor mu?” sorusunun yanıtına evet diyemiyoruz. Ama dışarıya doğrudan yatırımlar tam gaz devam ediyor.
Tabloda da görülüyor; en temel sorun, Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımların azalıyor olması. İlk 7 yılda 127 milyar artış gösteren yabancı doğrudan yatırımları ikinci 8 yılda sadece 36 milyar dolar artış gösterebilmiş. Mevcut stok değerindeki artışta, kimi varlık ve yükümlülüklerin TL’den dövize çevrilirken kur etkisi altında olduğu da dikkate alınmalı.
Döviz varlıklarını arttıramayan ama yükümlülükleri hızla büyüyen ülkenin üzerinde döviz kuru baskısı olur; ister Amerikan dolarını seçin, ister altını, isterseniz Polonya zlotisini. Sermaye hareketi serbest, kur hareketi serbest iken faizi düşük tuttuğunuzda kurun yükselmesi kaçınılmaz. İşte bunun test edildiği günlerden geçiyoruz.
Paylaş