Hoş geldin ‘Sisli 2017’

BUGÜN yılın son günü; herkes geçmiş yılın hesabını döküp elde kalana bakacak. Arzumuz gelenin iyi bir yıl olması. Ama geride bıraktığımızdan kalan ve ileriye götüren ivme yine ön planda olacak.

Haberin Devamı

Şansa, talihe, kadere inanan bir toplumda gerçeklikle sınavın sonucu hep hayal kırıklığı oluyor. Takvim değişse de gerçeklik değişmiyor; geleceği kurma konusunda ortak aklı kaybeden ülkeler, ekonomide de yapısal sorunlarının esiri olmaya devam ediyor. Türkiye’nin 2017 ‘falında’ da ilk bakışta görünen bu.

İçeride siyasi kriz derinleşirken büyük bir belirsizlik penceresi açılıyor; Türkiye, 12 yıl önce AB ile eklemleşme hikayesinin tersi yönde ilerliyor. Hukukun üstünlüğü, demokratik ve açık bir toplum olma değerlerinden uzaklaşıyor. Öte yandan da, ekonomik büyüme ve yatırımlarına yakıt olan dış sermaye akışına, yüksek özel kesim borçlanmasına kapı açan dış konjonktür değişiyor. Fazlası, dış koşullar siyaset normal olsaydı da bizi zorlayacak bir patikada ilerliyor.

Haberin Devamı

Normal koşullarda, değişen dış ekonomik konjonktüre yapısal ‘rota ayarı’ sayılabilecek reform ajandası olması gereken Türkiye, bırakın mikro reformları; tersine, Anayasal güçler ayrılığını ‘tek akıl rejimine’ çevirme yolunda ilerliyor.

Başka bir ülkede olsaydı yeni yıla böyle bir “deneyle” giren bir ülkedeki ekonomik hasarların ne olacağını merakla izlemek heyecanlı olabilirdi.

Türkiye, yeni yıla; ekonomik durgunluk içinde yüksek döviz borçluluğu yükü olan bir reel sektör ile giriyor. Hem döviz borçlusu, hem de yeni döviz bulmadan ekonomisini çeviremeyen bir ülkede en son yapılacak şey; siyasi sistem değişikliği ile ‘dışa kapanmadır’. ‘Dışa kapanma’, gelişmiş demokratik değerleri ve yargı bağımsızlığı olan ülkeler grubundan sistem olarak uzaklaşmak demek. Türkiye bu yolda ilerliyor.

Gelişmiş kapitalist işleyişler ve ilişkiler en yaygın biçimde ekonomisine nüfuz etmiş ve kullanan, ama politik olarak gelişmiş ülkelerin çağdaş değerlerinden uzaklaşan bir ülkenin ekonomisi, önünde sonunda bu ‘uzaklaşmayı’ kaldırmaz. Ekonomisi daha da durgunlaşır. Günlük yaşama uç verdiği hali ile nihai olarak ekonomisine döviz arzında azalma olarak yansır.

Yine normal koşullarda, döviz arzında azalma olan ve döviz kuru baskı altında olan bir ülkede, zaten sistem içinde olan ve tamamı likit olmayan döviz hesaplarının bozdurularak kur baskısının azaltılması için ‘vatandaş döviz sat’ kampanyası yapılmaz. Döviz girişini azaltan anormal durum varsa normale çevrilir. Döviz akışını sağlayacak politika önlemleri alınırdı.

Haberin Devamı

2017’nin ekonominin uç tarafında odak konusunun döviz, vitrininde de döviz kuru olacağı bugünden belli.

383 milyar dolar uluslararası net yatırım pozisyonu açığı olan, yılda 35-40 milyar dolar cari açığı olan, reel kesimi 212 milyar dolar pozisyon açığı olan bir ülkenin çağdaş değerlerden uzaklaşarak ‘dışa kapanma’ lüksü olamaz. Hele ki son 20 yılda orta sınıfını hızla büyüten ve gelecek beklentisi oldukça güçlü bir ülkede.

Mevcut ekonomik sorunların nedeni ülkemizdeki siyasi kriz. 2017’ye ne yazık ki bu krizi de taşıyoruz. Bu tablo, ekonomide kalın bir ‘sis tabakası’ demek. 2017’ye ‘sisli bir yıl’ dense yanlış olmaz. Belirsizliklerin kalın bir sis tabakası içinde ‘yön tayinine’ pek de olanak bırakmayan bir biçimde öne çıktığı bir yıl olarak yüzünü gösteriyor 2017.

Haberin Devamı

Türkiye ne yazık ki krizlerin hasarını görmeden reform yapamayan bir ülke. 2001 krizi bunun en çarpıcı örneği. 1990’lı yılların siyasi krizleri içinde ekonomide de ‘pansumanlarla’ yol almaya çalışan bir ülke iken; 2001 krizi ile dibe vurup siyasi krize mola verip ekonomide reformlarla yapısal değişimi göreli bir istikrarı sağlamıştı.

İçeride ekonomik durgunluk, dışarıda da değişen küresel ekonomik konjonktür hali ile 2017’de bunların reel kesime ve hane halkına getireceği hasarlar olacak. Umarım, bu hasarlar çok can yakıcı olmadan, nedenlerini ortadan kaldıracak sağduyulu bir çıkış yolu buluruz.

İyi bir yıl diliyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları