Paylaş
PPK’dan faiz değişikliği çıkmasını beklemiyorum.”
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) Perşembe günü karar verecek. “Faiz indirecek mi?” sorusunun iki yanıtı var.
Birincisi, Merkez Bankası hali hazırda uyguladığı likidite politikası ile piyasadaki gecelik faizlerin gerilemesini sağladı. Banka, açtığı haftalık repolar yoluyla yüzde 10’la piyasanın likidite ihtiyacını karşılıyor. İlk başta bu likiditeyi sınırlı verdiği için, yetmeyen miktarı da gecelik vadede veriyor, böylece de gecelik faizlerin tavana yakın (yüzde 12) olmasını sağlıyordu. ‘İlave sıkılaşma’ diye tanımladığı şey buydu. İşte bu faiz oranının, son günlerde yüzde 11’e düşmesi sağlandı.
İkincisi, birinci yanıttan da anlaşılacağı üzere, Merkez Bankası bir adım daha faizi düşürmek istiyorsa yani piyasadaki gecelik faizlerin yüzde 10’a çekmek istediğinde hala yeri var. Piyasaya verdiği paranın maliyetini yani resmi haftalık fonlama faizini değiştirmesine ihtiyacı yok.
Özetle; Perşembeye, tabelada yazan faizlerde bir indirim yapılmasını beklemiyorum.
Peki, Merkez Bankası’nın bize verdiği ipuçları var mı? Evet, var: Birincisi, döviz kurundaki harekete bakın. Kur düştükçe, Merkez Bankası gecelik faizlerin yüzde 12’lere yakın yerden yüzde 11’e doğru düşmesini sağladı. Ancak Cuma günkü yükseliş, dün de devam etti. Bu faizi yüzde 11’den yüzde 10’a doğru aşağı çekme ivmesinde yavaşlama getirecektir.
İkincisi, Beklenti Anketi; yani enflasyon beklentilerindeki gelişme. Nisan sonunda Enflasyon Raporu’nun açıklanması sırasında Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın açıklamalarından sonra gelen ilk beklenti anketinde enflasyon tahminleri yükseliyor. En çok dikkat çekeni, iki yıl sonrasının beklentisinin yükselmesi. Enflasyonda yüzde 5’lik hedefe, bu para politikası ile iki yıllık bir sürede ulaşılacağına inanan yok. İki yıllık vadede enflasyon beklentisi yükselirken tahvil faizlerinin de aşağı gelmesi mümkün görünmüyor. Uzun vadeli faizler yukarı giderken de Merkez Bankası’nın faiz indirmesi zor.
Enflasyon beklentileri yukarı giderken, Merkez Bankası’nın yüzde 10’luk faizle oynamasını beklemiyorum.
2014’de yaşadığımız süreç, 2011’deki kur artışı-enflasyon artışı sürecinden farklı görünüyor. Farkı, bu dönemde iki haneye dayanan çekirdek enflasyonla görülüyor; fiyatlama davranışındaki değişim. Yani kurla, ithalatla ilişkisi olmayan sektörlerde de fiyatlama davranışı bozulma eğilimi göstermiş. İşte son dönemde, Moody’s gibi kredi dereceleme kuruluşlarından ‘enflasyondaki gelişmeler, devlet ve şirket borçlanmalarında kredi notu açısından olumsuz” açıklamaları gelmesinin nedeni bu.
Kritik tarih 3 Haziran. Enflasyon açıklandığında hepimizin bakacağı yer, çekirdek enflasyondaki seyir olacak. Merkez Bankası da muhtemelen 24 Haziran’daki PPK toplantısında daha belirgin bir rota tayini yapabilecek.
Kur da, enflasyon beklentileri de iyi seyrediyor olursa 3 Haziran’dan enflasyon da iyi gelirse Merkez Bankası yüzde 11’e yaklaştırdığı gecelik faizleri yüzde 10’a doğru çekmeye başlayabilir. 24 Haziran’daki PPK toplantısında da yüzde 10’luk ana fonlama faizini aşağı çekebilir.
Şunu unutmayalım; kur, beklentiler ve enflasyon olumlu seyretse de Merkez Bankası 24 Haziran’da faizleri yüzde 10’dan aşağı çekse de tavan faizi aşağı çekmekte pek istekli olamayacaktır. Neden mi? Küresel konjonktür değişti de ondan. Bir de, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın hatalardan ders çıkardığını varsayım olarak ilave etmek gerekiyor.
ugurses@hurriyet.com.tr
Paylaş