Paylaş
Ocak ayında yeni fiyat tarifeleri, maktu vergi artışları, kamu zamlarının etkisi görülüyor. Asıl önemlisi fiyatlama davranışları bozulmaya devam ediyor. Henüz üç günde yapılan zamlara bakılırsa ve de asgari ücret artışının etkilerinin zamanla ortaya çıkacağı hesaba katılırsa Şubat ayında da yüksek artışların devam edeceği görünüyor. Türkiye, dünyada gıda, emtia ve enerji fiyatları sert biçimde düşerken gıda ve ulaşım zamları yapılan ülke olarak dikkat çekiyor. Gıda fiyatları Ocak ayında yüzde 4.5 artarken, Eylül 2010’dan bu yana en yüksek aylık artış rekorunu tescil etti.
Şubat enflasyonu aylık 1.1 artarsa ki olasılığı çok güçlü; yıllık enflasyonda yüzde 10’a çıkacağız. Yüzde 9.5’da olup da çift haneye çıkmanın sadece psikolojik bir boyutu var. Oysa ekonomiye hasar tek hanede de veriliyor.
Merkez Bankası ve siyasetçilerin her türlü bahaneye sarıldıkları gıda fiyatları vesaire bir tarafa bırakıp asıl önemlisi çekirdek enflasyona bakalım. Ki bu, her türlü gıda, enerji, kamusal vergi ve fiyatları dışlayan temel fiyat eğilimini ölçen bir fiyat endeksi; Ocakta yüzde 9.6’ya yükseldi. Yani bahaneler dışlandığında ekonomideki çıplak fiyatlama eğilimi yüzde 10’a yakın. Bu, ‘bahanesi olmayan’ enflasyon.
Merkez Bankası açıklamalarında yer alıyor; çekirdek enflasyonun nedeni kur artışları ve fiyatlama davranışındaki bozulma. Yani işi döviz kuru ile olmayanlar da, sanki kurdan etkileniyormuş gibi fiyat etiketlemesi yapmaya başlıyorlar demek.
İşte burada ‘top’ Merkez Bankası’nın kucağında; aman faizi artırmayalım derken kuru bıraktı, beklentiler üzerindeki çapayı kaldırdı banka. Geldiğimiz yer de çift haneli enflasyonun eşiği.
TÜİK’in yayımladığı TÜFE’yi oluşturan 417 kalem mal ve hizmet fiyat artışlarına bakıldığında, Ocak ayında 417 kalemin 282 adedinde fiyat artışı var. Yani her 100 mal ve hizmetin 68’inde fiyat artışı olmuş. Bu oran oldukça yüksek; fiyatlarda artış eğilimin yayıldığını gösteriyor. Son altı aylık ortalaması da 2014 yılının Şubat-Mart dönemindeki kadar yüksek olduğunu gösteriyor. O dönem, Merkez Bankası fiyatlama davranışındaki bozulmayı hesaba katarak, çok geç kaldığı faiz artırımını sert biçimde 4-5 puanlık artışla gerçekleştirmişti. Şimdi o seviyelerin çok altındayız.
Hedef yıllık yüzde 5, ama neredeyse yarısını ilk birkaç ayda doldurmuş olacağız. Hedefi ikiye katlayan gerçekleşme ile yüz yüzeyiz. Ne yazık ki ekonomide en önemli çapa olan enflasyon çapasını kaybettik. Yeniden bir çapa bulmanın maliyeti ise çok daha ağır oluyor, öyle de olacak.
Paylaş