Paylaş
Sadece seçim sonrası değil, önemli ikinci bir faktör daha var; yüzde 30’luk bir asgari ücret artışının yürürlüğe girdiği dönemdi ilk çeyrek.
İlk çeyrek verilerinden, stok için üretim dahil toplam iç talebin yüzde 6.3 büyüdüğü, net ihracatın bu büyümeyi 1.5 puan aşağı çektiği bir tablo çıkıyor.
Asgari ücret artışının hane halkı tüketim harcamaları kalemlerine yansıdığını söyleyebilecek izleri göremiyoruz. Büyüme yüksek, ancak ‘kaliteli’ ve sürdürülebilir büyüme tablosu sunmuyor. İki nedeni var; biri hane halkı tüketimini yüksek kılan alt harcama kalemleri ‘eğreti’ görünüyor, ikincisi ise özel yatırımlarda yine hiçbir umut veren hareketin gözlenmemesi.
İlk çeyrek büyüme verilerinin güçlü görüntüsünün arkasında hane halkı tüketimi var: Toplam milli gelirin yüzde 70’ini oluşturan yerleşik hane halkı tüketimi yüzde 6.9’luk bir büyüme göstermiş. Bundan yerleşik olmayanlar çıkarıldığında yüzde 6.2’lik bir büyüme gösteriyor. Verdiği bu yüksek katkı ile yüzde 4.8’lik milli gelir artışının tamamını sağlıyor.
‘Bu yüksek hane halkı harcama artışını, hangi kalemlerdeki harcamalar sağlamış?’ diye merak edenler, ilginç ayrıntılarla karşılaşıyor: Hane halkı tüketiminin yüzde 52’sini oluşturan gıda, giyim, ayakkabı, konut, dayanıklı mallardan oluşan kalemlere ilişkin harcamalar, 6.2 puanlık toplam hane halkı tüketim artışının sadece 1.75 puanını oluşturuyorken, toplamda yüzde 7 payı olan sağlık harcamalarından tek başına gelen katkı 1.40 puan olmuş. Ne oldu ise hane halkı sağlık harcamaları reel olarak ilk çeyrekte geçen yıla göre yüzde 22 artmış, bilmiyoruz. Oysa milli gelirin üretim tarafından ölçümünde; sağlık ve sosyal hizmet faaliyetlerindeki yıllık büyüme yüzde 3.75, buradan gelen katkı da çok çok düşük: Binde 6. Sonuçta, hane halkı tüketiminin üçte biri sağlık harcamalarından gelmiş. Ayrıca, patlayan bombalar ve terörden ölenlerin haber bültenlerinde her gün yer aldığı ülkede, eğlence harcamalarının yüzde 10 arttığı ve bunun da 0.4 puan katkı verdiği görülüyor. ‘Çeşitli mal ve hizmetlerin’ katkısı da 0.8 puan.
Böylece; sağlık ve eğlence ile ‘çeşitli mal ve hizmetler’ gibi harcamalarımızın 5’te 1’ini oluşturan harcamalar demetinden gelen katkı, 2.6 puan ediyor. Yüzde 6.2 artış gösteren hane halkı tüketim harcamalarının yüzde 42’si bu 5’te 1’den gelmiş. Toplam milli gelir büyüme oranına da buradan koskoca 2 puanı yazı vermişiz.
Biliyorum; yine ‘tabelaya’ bakarak ‘çok iyi büyümüşüz’ kolaycılığına kaçan çok olacak. Ama içi dolu mu? Bu tablonun ayrıntılarına bakınca: Hayır.
Harcamalar kanalında, özel hane halkı harcamalarının kompozisyonu, bu yüksek büyümenin sürdürülebilir bir büyüme görüntüsü olmadığını söylüyor. Türkiye’de iş kesimlerine ‘piyasa canlandı’ dedirtecek türden değil. Geride kalan her bir çeyrekte, büyümeye yüksek katkı vererek genel milli gelir büyümesini yükselterek ‘sırasını savan’ unsurlar tesadüf olmasa gerek.
İkincisi devletin tüketim harcamalarının yüzde 11’e yakın artması bir rekor; küresel kriz nedeniyle neredeyse G20 ‘talimatı’ ile kamu harcama artışına gidildiği 2009’un son çeyreğinden beri bu kadar yüksek bir kamu tüketimine tanık olmamıştık. Mal ve hizmet alımları tarafında ağırlıklı harcamaların iki muhtemel nedeni var: Biri seçim için yapılan harcamaların devamı, diğeri de güvenlik operasyonları.
Yine ve yeniden, Türkiye’nin kaliteli ve sağlıklı büyüme kulvarının özel yatırımlarla olacağını anımsatmak gerekiyor. Milli gelirin kabaca yüzde 20’sini oluşturan özel yatırımlar artmıyor; 2011 seviyesinde çakıldı kaldı. Bunu kullanmak yerine, hane halkının tüketimi ve nihai olarak net ithalat, dışarıdan borçlanma ihtiyacının daha da artması üzerine kurulu ekonomik çarklar uzun süre döndürülemez.
Hele ki bu borcu verecek olanların ‘bizi kıskandığı’ noktasına gelinmişse, hukukun üstünlüğünden uzaklaşılmışsa özel yatırımların uzun süre büyümeye katkı vermesini de, sürdürülebilir büyüme patikasını da daha çok bekleriz.
Paylaş