CHP’nin ‘Gezi Hareketi’ Raporu: Yeni orta sınıfın başkaldırısı

Önceki gün birinci yıldönümü olan Gezi Hareketi’nin toplumsal, ekonomik ve siyasal bir analizi, herhangi bir siyasal partinin kurumsal çerçevesinde kapsamlı biçimde ele alınmamıştı.

Haberin Devamı

Asıl bunu en başta yapması gereken, iktidar partisi Ak Parti olmalıydı. Kuruluş yıllarındaki ‘ortak akıl’ bugüne dek taşınabilmiş olsaydı; ‘Biz nerede yanlış yaptık?’ sorusuyla Gezi’nin analizi peşinde koşmaları mümkündü.
Bu sorunun peşinden CHP koşmuş; Genel Başkan Yardımcısı Prof. Sencer Ayata’nın kılavuzluğunda 69 sayfalık Gezi Hareketi başlıklı bir değerlendirme hazırlanmış. Raporun, politikacı gözünden çok toplumbilimci gözünden hazırlandığı çok belli, iyi de olmuş.
CHP için Gezi Hareketi’nin, “ülkedeki özgürlükçü, katılımcı ve çoğulcu demokrasi mücadelesi doğrultusunda atılmış tarihi bir adım” olduğu belirtiliyor.

“Kolektif bireyselcilik”

Prof. Ayata, Gezi hareketini ‘kolektif bireyselcilik’ olarak tanımlıyor; özellikle, kendilerine “hayır” denilmesine alışık olmayan gençlerin buyurganlığa ve yasakçılığa karşı çıkışları, başkalarının yaşamlarına müdahale etmesine güçlü ve kararlı bir tepki vermiş olduklarını not ediyor. Gençlerin ve kadınların; özgürlük, hukukun üstünlüğü, çoğulculuk gibi ortak değerler üzerinden çağdaş dünya ile bağlantı kurdukları anlatılıyor. ‘Bir genç kuşak hareketi’ olarak tanımlanıyor.
Gezi Hareketi’nin iktidar gücünün demokratik yöntemlerle frenlenmesi ve denetlenmesi için tarihi bir çağrı yaptığı, düşünce ve görüş itibarıyla birbirinden farklı kişilerin hayatlarında ilk defa hepsini ilgilendiren bir konuda ortak davranış sergiledikleri; sonuçta suskunluğu ile dikkat çeken büyük bir kitlenin, otoriterliğe karşı verilen bir demokrasi mücadelesinde birleşebileceğini gösterdiği anlatılıyor.
CHP’nin raporu, Gezi Parkı’nda en yoğun olarak temsil edilen grubun, beyaz yakalılar yani “yeni orta sınıf” olduğunu savunuyor. Bu ‘yeni orta sınıf’ tanımının da; bulunduğu konuma eğitim ve uzmanlık deneyimi sonucu gelmiş ve ücret ya da maaş karşılığı çalışan kimseleri kapsadığı vurgulanıyor. Bu yeni orta sınıfın, İstanbul’un aşırı derecede metalaşmasına, kamu alanlarının yok edilmesine, betonlaşma ve çevre tahribatına, özel hayatlarının giderek artan ölçülerde siyasi olarak düzenlenmesine kararlı biçimde karşı çıktıkları anlatılıyor.
Raporda, “Türkiye’nin üzerindeki bu kısır mahalle bekçisi ruhu en çok gençleri bunaltmıştır. Sonuçta Gezi Hareketi AKP’nin buyurgan muhafazakârlığına karşı bir başkaldırıya dönüşmüştür. Devletin bireyin yaşam tarzına çok yönlü müdahaleleri eylemciler tarafından reddedilmiştir” deniliyor.

Ekonomi de etkili oldu

Ekonomik koşulların da hareketin yayılmasında ve kitleselleşmesinde önemli rol oynadığı düşüncesi hakim; düşük ve niteliksel bakımdan zayıf ekonomik büyümenin özellikle gençler için istihdam olanakları yaratma bakımından yetersiz kalması, işsizlik ve güvencesizlik. İkincisi ise işgücü piyasasında yaygınlaşan esnekleşme, taşeronluk uygulamaları ve kötü çalışma koşullarının nüfusun büyük çoğunluğu için günlük yaşam koşullarını giderek zorlaştırmasıdır. Üçüncü ekonomik boyut Gezi Hareketi’nin açıkça tepki gösterdiği kentsel dönüşüm uygulamalarıdır.

Kent hakkı-yönetişim

Gezi Hareketi’nin “kent hakkı” temasıyla, kent yaşamının ve çevrenin rant uğruna zarara uğratıldığı projelerin sonlandırılması talepleri ile yurttaşların özellikle yerel düzeyde karar alma mekanizmalarına etkin katılım talebi ve çağdaş bir “yönetişim modelinin” oluşturulmasının öne çıkan beklentiler arasında olduğu not ediliyor.

Haberin Devamı

Sonuç ve kazanımları

Rapor, Gezi Hareketi’nin sağladığı kazanımlar arasında gençlerin korku ve çaresizlik kültürünü yenmiş olmalarına; dayanışma ilişkisinin, birlikte hareket etme deneyiminin toplumun büyük bir kesiminde umut uyandırdığını söylüyor. Nihai olarak da, tüm siyasal parti ve aktörlerin siyaseti yeniden, daha kapsamlı ve daha iddialı biçimde düşünmeye zorladığını.
Gezi Hareketi’nin var olan farklılıkları ve farklı yaşam biçimlerini bir araya getiren çoğulculuğu, kitlesel bir deneyime dönüştürdüğü, gelecekte toplumsal ve siyasi hayatın çeşitli alanlarına taşınabilir nitelikte bir sosyal sermaye oluşmasını sağladığı vurgulanıyor.

ugurses@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları