Paylaş
Mart ayı ödemeler dengesi açığı 3.2 milyar dolar olarak açıklandı. Asıl bakılması gereken yer “finansmanı nasıl olmuş?” sorusunun karşılığı. Çünkü madem tasarruf açığı olan bir ülkeyiz, bunun anlamı “para geldikçe harcıyor olmamız” ise bakılacak yer finansman gelişmeleridir. Yani odak, “ne kadar para geldi?” sorusunda yoğunlaşmalı.
Mart ayı verileri gösteriyor ki, 3.2 milyar dolarlık cari açık; ağırlıkla 2.4 milyar dolarlık bir bilinmeyen kaynakla, yani Net Hata Noksan (NHN) kalemiyle yapılırken, finansman için gelen para sadece ve sadece 64 milyon dolar olmuş. Yetmemiş, 700 milyon dolar da rezerv kaybetmişiz.
İlk çeyrek toplamı olarak bakılırsa durumun vahameti daha açık ortaya çıkıyor; 2014 ilk çeyreğinde Türkiye’nin tam anlamıyla “ani duruşla” (sudden stop) karşılaştığı tescillenmiş oluyor. İlk çeyrekte toplam cari açık 11.5 milyar dolara gerilerken, finansmanda sıfır çekmişiz. Yaklaşık 5 milyar dolar rezerv kaybı olurken, 6.6 milyar dolar bilinmeyen kaynaklardan giriş olmuş. Bunun, ithalat ya da borç geri ödemelerinin yurtdışındaki mevduat kaynaklarıyla yapılmış olmasından kaynaklanabileceğini sanıyorum.
Bu yılın üç aylık dönemindeki bu ‘ani duruş’, en son 2009 krizinin en derin anında, ilk çeyrekte görülmüştü.
Nisan başından itibaren gelişmekte olan ülkelere yeniden fon akışı olduğundan, Nisan ve Mayıs görece daha iyi finansman koşulları sağlandığı açık; bunun göstergesi bugünlerde tanık olduğumuz döviz kurundaki gerileme. Ancak bunun önemli bir ferahlama sağladığı şüpheli. Çünkü birincisi, ABD’deki para politikasındaki rota değişikliğinde yeni süreç işliyor. Biraz bu sürecin uzaması Türkiye’ye sadece biraz süre kazandırır. İkincisi, Türkiye’deki siyasal kriz çözülmüş değil.
Üç aylık cari açık yüzde 31 daraldı
Bir süre sonra şunu duyarsak hiç şaşmayacağım; “aldığımız önlemlerle, cari açık küçülüyor”. Hayır; ilgisi yok. 2011’de de olmuştu; gevşek para politikasıyla kredi genişlemesini yavaşlatma ve cari açığa fren sağlama planı tabii ki işe yaramamıştı. Sonunda kur zıpladı, faiz 4-5 puan yukarı çekildi; bunun sonucu kredi genişlemesi hızla yavaşladı, cari açık küçüldü.
Dün gelen verilerle 2014’ün ilk çeyreğindeki cari açık küçülmesinin yüzde 31 oranında olduğu görülüyor. Yine kur zıplaması ve 5 puana yakın faiz artışı etkili oluyor.
2013 için yılbaşında kamuoyuna ilan edilen kredi büyüme hedefi yüzde 15 idi. Yılsonu ne mi oldu? Kur artışından arındırılmış toplam kredi büyümesi yüzde 25’e yakın oldu. Yani uygulanan politika, hedefi bulmadı. Her ne yapıldığı söyleniyorsa gevşek kalmış, kifayetsiz kalmış. ‘Cari açığa önlem’ olarak kredi yavaşlamasını işaret eden ekonomi politikası yürütücüsü bakana bağlı en büyük kamu bankasının (Ziraat Bankası) 2013 yılında kredi büyümesi yüzde 50 olmuştu. ‘Kredi büyümesi yavaşlasın ki cari açığı yavaşlatalım’ gibi doğru bir düşünce vardı ama icraat bununla uyumlu değildi. Bu düşünceyle önlem alındığını söyleyen bakana bağlı kamu bankasının kredi büyümesi, yüzde 25 büyüyen sektörün iki katı hıza sahipti.
Bu dönemde yine kur ve faiz artışıyla kredi genişlemesi hızla yavaşladı; toplam kredilerdeki büyüme yıllık yüzde 10’luk bir eğilimde. Bu dönemde farklı olan, BDDK önlemleri ile kredi kartı bağlantılı kredi büyüklüklerindeki hız kesmenin sert oluşu dikkat çekiyor; son 13 haftalık eğilim yıllık yüzde 24 daralmaya işaret ediyor. Tüketici kredilerindeki eğilim ise yıllık yüzde 6’lık bir büyüme ivmesinde.
Paylaş