Paylaş
Merkez Bankası 2014 sonunda enflasyonu yüzde 8.4 ile 9.4 arasında, orta noktasını ise yüzde 8.9 olarak tahmin ediyor. Bu orta nokta, Temmuz ayındaki tahmin aralığının tavanından 0.4 puan yukarıda.
2015 sonu için tahmin edilen enflasyon oranı yüzde 4.6 ile 7.6 aralığında, orta noktası da yüzde 6.1 tahmin edilmiş. Merkez Bankası’nın 2016’ya kadar yılsonu nokta enflasyon hedefi yüzde 5 olarak belirlenmişti.
Başkan Erdem Başçı bu tahminlerin ‘getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruş’ varsayımı ile yapıldığını not ediyordu. Bu ‘sıkı duruşun’, piyasaya para verirken kullandığı yüzde 8.25’lik repo faizi oranını değil, son bir aylık dönemde yüzde 11’e yaklaşan gecelik faiz oranını kastettiğini de anlattı. Başçı, bu sıkı faizin ‘herkes kani olana kadar’ yatay tutulacağını vurguladı.
Tahminlerin temelinde; birikimli kur etkilerinin azalmaya devam edeceği, gıda enflasyonun geçmiş yıllar ortalamasına döneceği ve başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatları öngörülerinin belirleyici etkenler olduğu da vurgulandı.
Dünkü ortaya konulan açıklama, tahmin ve politika çerçevesinin bize anlattığı birkaç unsur var; birincisi, Erdem Başçı’nın özellikle gelişen ülkelerdeki sermaye hareketlerindeki çıkışların Türkiye’ye etkileri konusunda da tedirgin olduğu anlaşılıyor. Geçmişte politika faizini düşük tutarak bunu hafife almanın bedelinin 5 puanlık sert faiz artırımı ile sonuçlandığını en iyi öğrenen Başçı olmuştu. İkincisi, para politikasının asgari doğrularını yapma konusunda elinin epeyce rahatladığının izleri var. Bu rahatlamanın özellikle Erdoğan’ın Başbakanlığı Ahmet Davutoğlu’na bırakmasının etkisinin olduğu anlaşılıyor. Nitekim Davutoğlu’nun ‘eski dostuma baskı yapmam’ demesi her ne kadar tartışılabilir olsa da, asgari doğruyu yapma konusunda Başçı’nın elini rahatlatıyor. Bu da, faizi geçici bir süre yüksek tutma konusunda bile politik baskı engelini kaldırıyor.
Enflasyon tahminlerinin en temel unsuru, döviz kurundan gelen etkinin ‘azalmaya devam edeceği’. Bu, aslında bize enflasyonun gelecek görünümünde en önemli etkeninin döviz kuru olduğunu söylüyor. Son bir aylık dönemde Merkez Bankası’nca gecelik faizlerin yüzde 11’e yaklaştırılmasının nedeni de aynı zamanda. Eylül ortasından bu yana dolar kurunun 2.20’nin üzerine çıkması belli ki Başçı’yı tedirgin etti. Öyle ki, hemen likidite kısıldı, gecelik faizlerin yüzde 11’e yaklaşması sağlandı. Çünkü döviz kuru yukarı doğru seyrettikçe dolarizasyon eğilimini kaşıyacak; hem döviz borcu olanların alımlarıyla, hem de gidişattan spekülatif kazanç için dövize yatırım yapmak isteyenler nedeniyle kur iyice artacaktı. Bu da enflasyon beklentilerinin yeniden daha kötü biçimde bozulmasına yol açacaktı. Bu yüzden, gecelik faizlerin yükselmesi sağlandı.
Peki, tahminler tutabilir mi? Merkez Bankası’nın sıkı duruşu yeterli mi?
Merkez Bankası Başkanı Başçı da farkında ki; bugünlerde 2.20’ya gerileyen dolar kuru ilerleyen günlerde yeniden yukarı doğru dönerse enflasyona döviz kurundan gelen yansıma devam edecek. Bu tahminler de tutmayacak. Tutmama olasılığı giderek güçlendikçe beklentiler giderek kötüleşecek. Bu da, enflasyonla mücadelede daha yüksek bir faiz oranı gerektirecek. İşte dün bahsettiği ‘sıkı duruşun devam ettirileceği’ vurgusu bu çerçevede vücut buluyor. Ancak, Başçı’nın temel fırsatçı para politikası kılavuzunun değişmeyeceğini; ‘kur gerilediği zaman faiz gevşet’ ilkesini sürdüreceğini, enflasyonun da hedefin uzağında ama ‘ne öldüren, ne güldüren’ bir seviyede bırakılacağına hiç şüphe yok.
Başçı’nın 3 yıldır izlediği para politikası bize, hedefi tutturma iradesinin hiçbir zaman gösterilmediğini öğretti. Enflasyonun kopma sınırına gelindiğinde bir ‘kararlılık gösterisi’ yapılır, sonra yeniden ‘fabrika ayarlarına’ yani gevşek para politikasına dönülür. Ta ki aynı döngüler tekrarlayana kadar.
Paylaş