Başçı’nın kaçırdığı fırsat

Gözler yeniden Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu toplantısında olacak.

Haberin Devamı

Ancak neyin kaçtığını anlamak, nereye doğru gittiğimizin de işareti aslında. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı bu yılın başında eline geçen fırsatı öyle bir harcadı ki; şimdi o kaçan fırsatı geriye çevirmek artık mümkün değil. Nasıl mı?

Ocak ayında sert faiz artışı yapan Başçı, geçmişteki yalpalamasını bir tarafa atarak ‘tamam artık Merkez Bankası, siyasetin gölgesinden uzaklaşıyor ve çok kararlı’ diye önemli bir kredi kazanmıştı. Şöyle bir fırsat vardı; bu kararlılığını en az 8-10 ay koruyabilseydi gerileyen ve kontrol altındaki döviz kuru eşliğinde enflasyona yansıma bir süre sonra bitecek, bugün Başçı’nın bize çok şikayet ettiği gıda fiyatlarında da baz etkisi kaynaklı önemli bir düşüş olacak ve enflasyon yüzde 6’lı bir yerlere gerilerken, uzun vadeli faizler de bununla uyumlu biçimde gerileyecekti.

Haberin Devamı

Bu durumda Başçı’nın ayağına gelen önemli fırsat da Merkez Bankası’nın faizlerini yarımşar puan yarımşar puan hızla aşağı çekmek olacaktı. Hem enflasyon, hem de beklentiler, hem de uzun vadeli faizler düşmüş olacaktı.

Yok, hayır; Başçı para politikasının yolunu, Ankara’nın siyaset dehlizlerinde kaybetti. Nisan ve Mayıs’taki döviz kuru gevşemesinin ardından hemen faiz indirdi; bir de Başbakan’ın bunu beğenmeyip ‘kendine çeki düzen versin’ diyerek uluorta ‘fırçası’ ile devamında faiz indirimlerini hızlandırdı. Özellikle kur üzerinde çok etkili olan gecelik faizi hızla aşağı çekti. Mayıs sonrasında, kur yatay seyrederken dahi faizi aşağı çekmeye devam etti. Oysaki Ocak ayındaki kur şokunu sert faiz artışıyla durduran Merkez Bankası, izleyen birkaç ayda ‘bozulan fiyatlama davranışından’ bahsetmeye başlamıştı. Bu, döviz kuruyla alışverişi olmayan kesimlerde, girdi maliyetlerinde doğrudan döviz kuruna duyarlılığı olmayan sektörlerde sanki varmış gibi hızlanan fiyatlama eğilimi demekti. İzleyen aylarda, bu eğilimin izleri devam etti. Ancak, hızla faiz düşüren Merkez Bankası beklentileri yönetmek için bunu bırakıp kamuoyunu sadece gıda fiyatlarına yöneltti. Muhtemelen, ‘Avrupa’daki güçlenen deflasyonist eğilimden parasal bir genişleme kararı çıkar, elimiz rahatlar’ gibi ‘fırsatçı bir hedge fon yöneticisi’ düşüncesi egemen oldu.

Haberin Devamı

Temmuz başından itibaren, bu gevşek para politikasının enflasyonu bırakın hedefe, Merkez Bankası’nın tahminlerine bile yaklaştırmayacağı yönünde bozulan beklentiler, uluslararası konjonktürdeki gelişen piyasalara dair olumsuz seyrin yeniden ısınmaya başlaması, içeride de bir banka üzerinden yürütülen ve bankacılığa zarar veren ‘linç’ uzun vadeli faizleri yüzde 9’un üzerinde tuttu. Buna karşın, Merkez Bankası, ‘kredi faizlerini nasıl gevşetiriz?’ düşüncesiyle gerek faiz koridorunun tavanında indirim, gerekse zorunlu karşılıklara faiz verme egzersizlerini dile getirme yönünde hareket etti. Son dönemde de döviz kuru sepeti yükselerek Nisan ayı başındaki yere geri döndü.

Haberin Devamı

Döviz kurunun (doların pariteden dolayı daha yüksek olmak üzere) yeniden Nisan başına dönmesi, hani o Merkez Bankası’nın Şubat-Mart aylarında bahsettiği ‘fiyatlama davranışındaki bozulma’ eğilimine yeniden yakıt olmak üzere.

Ocak’taki sıkı duruşu Nisan’da bırakan, 3-5 ay daha sürdüremeyen Erdem Başçı, şimdi giderek daha güçlü biçimde kuru yukarı iten ivmeye gecelik faizleri yükselterek karşılık veriyor. Sorun şurada: Döviz kuru beklentileri bozuldu. ‘Her düşüş alım fırsatı’ biçimdeki bir bakış yaygınlaşıyor. En azından şu bakış ve eğilim reel kesime yerleşiyor; 2002-2010 arasında tanık olunan ‘kur çıkar ama bir süre sonra düşer’ bakışı, 2010-2014 döneminde ‘kur çıkar, aşırı yükseldiği yerden geriler, bir süre yatay seyreder, sonra yeniden yükselir’ haline dönüşüyor. Bu açının değişmesi, reel kesimdeki fiyatlama davranışına da yansıyor. Sıkı bir duruşu sebatla koruyamayan Merkez Bankası’nın bu eğilimleri ve değişen bakış açısını taktik sıkılaşma ile önlemesi giderek zorlaşıyor.

Haberin Devamı

Kalan görev süresi boyunca enflasyon hedefini tutturması belirsiz olan Başçı’nın, sonunda ‘sığınacağı nihai limanın’ yeniden konvansiyonel merkez bankacılığının araçları olacağı kesin.

ugurses@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları