Paylaş
Başçı, piyasaya verdiği paranın maliyetini yani haftalık repo faizini 0.25 puan aşağı çekerken ‘ölçülü’ etiketiyle piyasaları sakinleştirmeye çalışırken, Ocak ayında repo faizini aşağı çekip tavan faizi yerinde bıraktığı için Beştepe’nin hışmını üzerine çektiği yüzde 11.25’lik tavan faizini ise 0.50 puan indirdi. Oysa daha geçen ay ve hatta 30 Ocak’ta, yüzde 11.25’lik gecelik borç verme faizini, ‘enflasyondaki düşüşü kalıcı kılacak’ sıkılığın ölçüsü olarak piyasalara işaret ediyordu.
Başçı tüm bu olan bitenden sonra, tam bir ‘Tavşana kaç, tazıya tut’ taktiği izlemeye devam ettiğini gösterdi. Ne zamana kadar? Ta ki kur baskısıyla tavan faizi 3-4 puan yükselteceği ‘geceye’ kadar.
Aynı Başçı, 27 Ocak’ta “yıllık enflasyon 1 puandan fazla düşerse ara toplantı yapıp karar alırız” demişti. Sözü edilen olası ara toplantı günü 4 Şubat idi. O gün gelmeden 30 Ocak’ta döviz kuru zirveye ulaştığında Merkez Bankası apar topar şu açıklamayı yapmıştı; “Yakın dönemde gözlediğimiz piyasa hareketleri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) öngördüğü faiz indirim sürecinin temkin düzeyiyle uyumlu değildir. TCMB bütün politika araçlarını enflasyonda bu ay belirginleşecek düşüşün kalıcı olmasını sağlamak amacıyla kullanmaya devam edecektir.” Peki, o gün Merkez Bankası’na apar topar açıklama yaptıran ve o açıklamada bahsedilen ‘piyasa hareketi’ neydi? Döviz kuruydu. Ya seviyesi? Dolar kurunun 2.4o’ı geçmesiydi. Yarım dolar + yarım eurodan oluşan döviz kuru sepeti ise 2.60’a çıkmıştı. Sonra biraz gerilese de yüksek seyretti. Dolar kuru seviyesi 2.50’yi gördü.
Dün, aradan geçen 25 gün sonra karar alıcı Para Politikası Kurulu toplantıya girdiğinde, 30 Ocak’ta ‘faiz indirim sürecinin temkin süreciyle uyumlu olmayan’ kur seviyesi 2.48’de, döviz kuru sepeti ise 2.64’te idi. İkincisi, enflasyondaki düşüşün kalıcılığına en büyük tehdit kurdaki bu sert çıkıştı. Banka’nın açıklamasında bahsedilen ‘indirim sürecindeki temkinin’ katı bir temkine dönüşmesi gereği ortaya çıkmıştı.
Dün açıklanan karar özetinde, önceki metinlerde yer alan tüm ‘sıkılık’ tanımlaması kaldırılmış, ‘temkinli’ tanımlamasına çevrilmişti.
Kaldırılan kritik cümle
Merkez Bankası’nın ‘temkinli’ duruşa geçtiğini ilan etmesinde ilginç bir açı daha var; Ocak ayı toplantı özetinde “mevcut para politikası duruşu altında Kurul, enflasyonun 2015 yılının ortalarında hedefle uyumlu seviyelere geleceğini öngörmektedir” derken, bu cümleyi dünkü açıklamada kaldırmış. Yerine, ‘çekirdek enflasyonda düşüşün devam edeceği’ gibi ana temadan uzaklaştıran ve hedefle uyumlu olamayabileceğini düşündüren bir metne dönmüş. Yani daha bir ay önce hedefe yaklaşacağını söylediği enflasyon görünümü kötüleşmiş ama faiz indirmiş! ‘Bakın düşük indirdim, temkinliyim’ diyor.
Peki neden? Devamında yeni konulan cümleler ışık tutuyor; “Gıda ve enerji fiyatlarındaki artan oynaklığı da dikkate alan Kurul, faiz oranlarındaki indirimin ölçülü tutulmasını uygun görmüştür”. Gerçekten de büyük bir çelişki; bir taraftan kur artışı varken buna karşı en etkili silahı tavan faizleri yarım puan aşağı çekerken, bizatihi kur artışından etkilenen enerji ve gıda fiyatlarındaki artışa dikkat çekerek, ‘haftalık faizi 0.25 çektim, temkinliyim’ demek.
Merkez Bankası duruma göre taraflardan birine (politikacılar ve piyasalar) hala ‘cambaza bak’ taktiği uyguluyor. Bu kendi içindeki çelişkili yön gösterme ve aksiyonlar, derinleşen sorunları sonunda yeniden kendi kucağına bırakan bir süreç yaratıyor.
Paylaş