Paylaş
Ancak bu son hamlenin olası sonucu; sermayesini kaybeden bankaların, aktiflerindeki batık kredileri Avrupa Merkez Bankası’nın kucağına bırakmaları olabilir.
Avrupa’da bankaların bilançosundaki kredilerden menkul değere dönüştürülmüş ya da teminatlı hale getirilmiş olanları, Avrupa Merkez Bankası satın alma yolu ile kendi bilançosuna aktarmış olacak.
Öyle ki; BBB notunun altındaki ülkelerdeki bankaların bilançosunda yer alan ve menkul kıymet haline dönüştürülmüş kredilerin de bu alımın konusu olacağı dünkü basın toplantısında söylendi. Bunun anlamı; Yunanistan ve Güney Kıbrıs gibi ülkelerin bankaları, bilançolarındaki batık kredileri ‘paketleyip’ nihai olarak Avrupa Merkez Bankası’na devredebilecek, batığı Avrupa Merkez Bankası’na bırakma olanağına kavuşacaklar. Daha önce bu ülkelerin tahvilleri teminata kabul edilmemişti.
1 trilyon euroya kadar, iki tür VDMK satın alınacak; biri Ekim ortasında teminatlı banka tahvilleri (covered bonds) alımı başlayacak, diğeri ise son çeyrek içinde varlığa dayalı tahviller. İki yıl boyunca sürecek.
Teminatlı banka tahvilleri, bankaların bilançosunda yer alan ve bizatihi borçlusu banka olan tahviller. Geri ödenmeme durumunda yükümlüsü banka. Ancak, varlığa dayalı tahvillerde; krediler, menkul kıymetleştirme denilen bir süreçle özel bir yatırım aracına devrediliyor. Yani kredi bankanın bilançosunda yer alsa da varlığa dayalı menkul değerin geri ödenmesinde bankanın sorumluluğu olmuyor.
Son dönemde şirketlere dönük repo finansmanına girişen Avrupa Merkez Bankası, işte şimdi VDMK alımlarıyla bilançoları hasar gören ve parasal aktarım mekanizmasını çalıştıramayan bankacılık kesimine nefes vermeye çalışıyor.
Amaç bu da, ya potansiyel sonuç ne olacak? Şirketler, dolayısıyla bankalar bu kredileri döndürebiliyor olsaydı bunlara ihtiyaç kalmayacaktı. Avrupa Merkez Bankası muhtemelen vadesinde geri ödemesi olmayacak bir yatırım aracına, yani bu VDMK’ları satın alarak bilançosuna potansiyel bir batık yerleştiriyor.
İşte bu yüzden, Almanya ve Fransa şiddetle karşı çıkıyor. Eski Alman Merkez Bankası (Bundesbank) Başkanı Axel Weber, Avrupa Merkez Bankası’nın batık kredileri bünyesinde toplayan bir bankaya dönüşmeye başladığını söylüyor. Daha önce de Almanlar karşı çıkmışlardı ancak, bu defa biraz daha şiddetli bir itiraz olduğu görülüyor; Alman IFO Enstititüsü’nin Başkanı Hans-Werner Sinn, ECB’nin bu alım programının görev tanımının dışında olduğunu, Alman hükümetinin buna karşı harekete geçmeye çağırıyor.
İşin doğrusu; ECB’nin geçen ay başladığı şirketleri hedefleyen repo finansmanı talep görmedi, bu VDMK alım programının da fazla bir hacimle gerçekleşmesi olanaklı görünmüyor. Çünkü piyasada aylık 10 milyarlık bir alım sağlayacak bir VDMK hacmi dahi olamayacağı, çoğunun teminat olarak verildiği de analistlerce belirtiliyor. Temel sorun, kötü yönü güçlü ve çalışmayan programların ‘kurtuluş’ gibi sunulmasında. Nitekim bu açıklanan ayrıntılara bakan Avrupa borsaları umutsuzca düştü.
Her yerde aynı; politikacıların nihai çözümü erteledikleri yerde merkez bankalarına zaman kazandırma ya da ‘yangını söndürme’ konusunda görev biçiliyor. Avrupa’da da olan bu; batık banka bilançolarına radikal çözümden kaçındıkça, geçici çözüm alışkanlığı batığın para basılarak finansmanı gibi kolaycı ve tehlikeli bir yola sokuyor.
Peki, bunların Türkiye’ye bir yararı olacak mı? Hayır; Avrupa’daki bu parasal genişleme çabasının bize bir sermaye akışı getirmesi olasılığı yok.
İyi bayramlar dileğiyle.
Paylaş