Paylaş
Tasarrufları yetersiz ülkenin sermaye piyasasını geliştirmek için uğraşan özerk bir kamu kurumunda üst düzey göreviniz var; bir sabah, kurumun tepe yöneticisi arıyor ve sizi görevden almak zorunda olduğunu anlatıyor. Soruyorsunuz “neden?” diye; yanıtı, hakkınızda herhangi bir suçlama, soruşturma olmadığı ama ‘ülkedeki genel atmosferin getirdiği şartlar’ nedeniyle bunu yapmak zorunda olduğu biçiminde. Sonra bu konuşma ayrı ayrı 13 üst düzey yönetici ile daha yapılıyor. Sonra da topluca bir veda konuşması yapılıyor.
İşte bunlar, geçen hafta Ankara’da; her iki günde bir ‘birinci sınıf hukuk olmazsa birincisi sınıf demokrasi olamayız’ diye konuşma yapan bir Başbakan Yardımcısı’na bağlı Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) cereyan ediyordu. 3 Başkan yardımcısı, 11 daire başkanı geçen hafta kendilerine bunlar anlatılarak görevden alındı. Hükümete yakın gazetelerde nasıl mı yer aldı? Şu şekilde; “Paralel temizlik”.
Ankara’daki kaynaklarım, görevden alınan 14 üst yönetici arasında çok farklı görüşlere sahip kişiler olduğunu, görevden alınan kişiler hakkında da herhangi bir idari ya da adli suçlama ya da soruşturma olmadığını aktarıyor. İdari ya da adli bir soruşturmanın konusu olmadan, hukuksuz biçimde görevden alınmaya ne denir? Tek bir açıklaması var; ‘cadı avı’.
Daha ilginç olanı şu; SPK’da görevden alınan 14 yöneticinin büyük bir bölümü, kendilerini bir ‘cadı avına’ toptan feda eden kurul başkanı tarafından göreve getirilmişti. Öyle görünüyor ki şöyle bir ‘idare-i maslahat’ tercih edilmiş; haklarında dedikoduyu geçmeyen iddialar olan birkaç kişiyi görevden alma baskısına karşı, herkesi toptan görevden alıp ‘yahu şunu unutmuşsun’ denilmemesini sağlamak.
Şunu merak ediyorum; bizatihi kendi atadığı yöneticileri, hukuksuz biçimde görevden alan, görevden alınanların da ‘paralel’ diyerek itibarlarının karalanacağını kestirebilen bir yönetici, görevden aldıklarının yerine atadığı yeni yöneticilerden, ‘mutfakta’ çalışan diğer uzmanlardan saygı görebilir mi?
BDDK ile başlayan Ankara’daki ‘cadı avı’ sadece SPK ile de sınırlı görünmüyor. Çeşitli sosyal medya platformlarında bir süredir Merkez Bankası’nın, Hazine’nin, Borsa İstanbul’un (BİST) kimi yöneticileri de hedef gösteriliyor.
Ankara kulislerinde, örtülü biçimde ‘cemaatçilikle’ suçlanarak görevden alınan bir BDDK yöneticisinin, sosyal demokrat eğilime sahip olduğu için ‘Ergenekoncu’ diye hedef gösterildiği günler anlatılıyor.
‘Cadı avının’ 17 Aralık sonrası daha keskin biçimde mali piyasaları düzenleyen ve denetleyen itibar kurumlarının kalbine yönelmesi mali piyasalar için pek de hayırlı değil. ‘Üç-beş yönetici’ diyerek küçümsenebilir ama çalkantılı bir küresel ekonomik seyirde, Türkiye’yi diğer gelişen ülkelerden olumsuz biçimde ayrıştırabilir; 1994 örneği hala taze.
Paylaş