Paylaş
İki kanat ortaya çıkıyor; Başbakan Erdoğan ve ekonomi danışmanları, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bir tarafta, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı bir tarafta. Ekonomi sert bir türbülansa girmemişse iki nedeni var; biri 2001 krizi sonrasındaki Kemal Derviş reformları, diğeri de son birkaç yıldır kimi hatalarına karşın Ali Babacan ve Mehmet Şimşek gibi bakanların varlıklarının hala güven unsuru olarak görülmesi. Çünkü neyin nerede ‘çatlayabileceğini’ görüp müdahale edebilecek iki akil bakan olarak görülüyorlar.
Babacan ve Şimşek dışındaki ekonomi politikası ilgili parti-kabine kanatlarına bakılırsa ekonomi politikasının, politik irade ve adımlarla yürüdüğünü değil de sadece Merkez Bankası’na bırakılmış bir çerçevede kaldığını sanırsınız.
Ak Parti’nin ilk kurulduğu ve iktidara aday olduğu dönemde bir ‘ortak akıl’ heyeti ile hazırladığı ekonomi programının ve duruşun yerinde yeller esiyor. Akil bakanlardan çok, ‘tüpü çakmakla kontrol’ meraklısı bakanların sesi çıkıyor. Politik iradenin alanı olan yapısal alan ve reformlardan çok, uzman bir kuruluşa bırakılan para politikası alanına girerek durmadan akıl veriyorlar. Parti ve kabine içinde de ‘ortak akıl’ kalmadığı gibi, dört bir taraftan çekiştirilen ekonomi politikası ve kurumlar tablosu var.
Bir süredir dillendirilen, Merkez Bankası bağımsızlığının ortadan kaldırılarak para otoritesi TCMB’nin bir bakanlığa bağlı TCDD gibi konumlandırma düşüncesi ve faizin daha büyük oranda indirilmesi yönünde hükümet kanadından gelen baskılar, 1994 krizi öncesi Çiller dönemini hatırlatıyor. O dönemde de akil teknik kadrolar yenilirken, ülke yüksek bir bedelin ödendiği sarsıcı bir krize girmişti.
Endişe verici olan şu, peki ya şimdiki ‘akillerin’ eli kolu bağlı ise?
Paylaş