Paylaş
Uzaklardan olduğu için ilkinden başlayalım. Uzun süreden beri Paris’te yaşayan Neveser Aksoy’un Paris ve İstanbul’dan bina cepheleri ile pencerelerini konu olarak seçip soyutladığı sergisi Ankara Sanayi Odası (ASO) Kültür Merkezi’nde açıldı. Aksoy’un 8 yıl aradan sonra Ankara’da açtığı ve 30 Nisan’a kadar sürecek sergisindeki resimlerde mavi, sarı, kırmızı gibi canlı renklerle boyanmış, ama solmuş, sıvaları dökülmüş, üzerine afişler yapıştırılmış, kalp desenleri ve grafitiler yazılmış, hatta kazınmış duvarlar, bunları örten beyaz boya lekeleri, camları kırılmış ya da boyanmış, kapatılmış pencereler izleniyor. Kafes ve renkli camlı eski ev pencerelerini de yorumlayan Aksoy, pencerelere bazen bir pencerenin kafes aralığından baktığında, resimlerinde iç ve dış mekanlar kaynaşıyor. Çerçevenin çeşitli pencere formlarını aldığı bazı yapıtlarında, sanatçının kare veya dikdörtgen gibi geleneksel tablo konseptinin dışına çıktığı görülüyor. Yapıtlarında tahta, kumaş, cam, kum ve kağıt gibi malzemeleri kullanan Aksoy’un sergisinde tuval üzerine çalışmalarının yanı sıra, camaltı resimleri ve asamblajları da yer alıyor.
“BİR DAMLACIK”
İkinci konuğumuz Ankara’dan Damla Torun Oğuz. Halen Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nde öğretim elemanı olan Oğuz’un, 1Sanat’ta (Kennedy Cad.) açılan ve 30 Nisan’a kadar sürecek “Bir damlacık” isimli sergisindeki eserleri incelediğinizde sanatçının doğayı işleyen (olumlu veya olumsuz farketmez) insanla bir hesaplaşması olduğunu görebiliyorsunuz. Oğuz, eserleri için şunları söylüyor:
“Çalışmalarım insanın doğa üzerinde bıraktığı izlerden ve bu izlerin yüklendiği anlamlardan ortaya çıktı. Ufak bir toprak parçasında tüm tarihi görebilecek olmanın verdiği heyecan, bu tarihin gelecekte nasıl şekilleneceğini kestirememenin sıkıntısı, tabii doğanın ve insanoğlunun yaptıkları karşısındaki acizliğimle oluşturduğum peyzajlar, terk edilmişliğin ve insandan sonraki doğanın tasvirleridir. Bu imgeler benim için sürülmüş, yıkılmış, yakılmış, kazılmış, kapatılmış, sınırlandırılmış, oyulmuş ve yeniden canlanmış geniş arazilerle somutlanmakta. Tüm bunların üstüne içimize yerleşen felaket ve kıyamet söylemleri ve yok olacağından korktuğum yaşam da eklenince, benim doğa ile ilişkim ve bakışımın yansımaları ile kurulmuş kompozisyonlar ortaya çıkıyor.”
ASİ FIRÇA VE SIRADIŞI DEKLANŞÖR
Türk resminin asi ve aykırı çocuğu, “mavi gözlü kedilerin” ressamı Fatih Urunç’un ağırlıklı olarak son dönem çalışmalarından oluşan sergi bugün Ankasanat’ta (Çankaya) açılacak. İki yıl önce genç yaşta kaybettiğimiz Urunç, eserlerinde ekspresyonist anlatımın egemen olduğu, çocuksu bir duyarlılığın izlerini hissettiriyor. Basit ve kolay gibi görünen anlatım dilini izlerken Urunç’un şaşırtıcı, yaratıcı bazen de yaralayıcı dilini keşfedebiliyorsunuz yapıtlarında. Kısa ve çalkantılarla dolu yaşamı boyunca sanat çevrelerinden uzak kalmayı yeğlese de eserleriyle yerli ve yabancı sanatseverlerin ilgisini çekmeyi başaran Urunç’un sergisi 26 Mayıs’a kadar açık kalacak.
Hollandalı sıra dışı fotoğrafçı Erwin Olaf’ın eserleri de Hollanda Milli Günü’nün kutlanacağı 28 Nisan’da CerModern’de açılacak sergide sanatseverlerle buluşacak. Fotoğrafları ve renklerini bir ressam titizliğinde kurgulayan Olaf, dünyanın değişik yerlerinde açtığı sergilerle adından sıkça söz edilen fotoğrafçıların başında geliyor. Çarpıcı ve özgün tarzıyla bilinen Olaf’ın sergisi 15 Temmuz’a kadar açık kalacak.
KENTTE NE VAR?
25. yıl karma sergisi (25 Nisan’da açılacak-Arda Sanat/Yıldızevler), Şenol Özdemir (5 Mayıs’a kadar-Valör Sanat/Yıldızevler), Ayla Renda (25 Nisan’da açılacak-Fırça Sanat/Hilal Mah.), Gülnaz Yılmaz Tezcan (7 Mayıs’a kadar-ERGE Sanat/CEPA AVM)
Paylaş