Paylaş
Duvarlarda göreceğiniz motifleri yakından incelediğinizde size hiç yabancı olmayan esintiler göreceksiniz. Üniversite duvarındaki bilinçli deforme edilmiş soyut figüratif çalışmaların bir Türk sanatçının elinden çıktığını farkedince yüzünüzde bir gurur tebessümü belirecek.
Türkiye’den binlerce kilometre ötede size bu gururu yaşatan sanatçı Efgan Beyaz’dan başkası değil. Beyaz TRT kökenli bir ressam. TRT’de kullanılmış bir çok dekorda, ekrana yansımış grafikte, statik resimde, karikatürde veya heykelde Efgan Beyaz’ın imzasının görebilirsiniz. Beyaz, TRT’den emekli olduktan sonra sanatla daha özgür bir şekilde içli dışlı olma fırsatını yakalamış. Beyaz’ı atölyesinde ziyaret ettiğimde, yaz aylarında Alaçatı’da açacağı kişisel sergisi için harıl harıl çalışıyordu. Sadece sergi açmakla kalmayıp, canlı performanslarda da bulunacakmış. Sanatçı, deforme ettiği figürlerin ağır bastığı çalışmalarında ağırlıklı kendi yaşamından kesitleri baz alıyor. “Şehir yaşamını çocukluk anılarımla donatıyorum” diyor.
Atölyeye adım attığımda Beyaz’ın Alaçatı için hazırladığı, ayakkabı boyacılığı yapan, kirli ellerinde dondurmaları, yüzlerine gülücüklerin yansıdığı çocukların bulunduğu büyük bir tablo ile karşılaştım. Atölyenin bir duvarında da sanatçının karma şehir manzarası ile karşılaştım. “Neden çocuk?” diye sorduğumda Beyaz’ın verdiği yanıt aslında beni de çocukluk yıllarıma götürdü:
“Kendi geçmişimi çok seviyorum ve açıkçası özlüyorum da...Ankaralıyım. Çok güzel geçti çocukluğum. Üç dört arkadaş birarada olurduk. Tatillerde harçlığımızı çıkarmak için çalışırdık. Ayakkabı boyacılığı da yaptım ben. 1980 askeri darbe öncesine denk gelir çocukluğum. Çember çevirirdik, tel arabalar yapardık, bisiklet kiralar binerdik. Günümüz çocuklarının sahip olduğu, her istediklerine ulaşma imkanı yoktu o zamanlar. Bu nedenle kendimiz yaratıcı oyunlar bulurduk. Şimdiki çocukların, şeker kutularıyla kamyona dönüştürdüğümüz, baldıranına vites kolu taktığımız tel arabası yapması mümkün mü? Bu güzellikleri ve geçmişin de bugün özlemle anılan bir sürü güzelliği olduğunu anlatmaya çalışıyorum resimlerimde.”
Yazının başında dediğimiz gibi, şehir yaşamı da Beyaz’ın konuları arasında önemli yer tutuyor. Mimari çalışmalardan da zevk aldığını gizlemiyor. Söz yine Efgan Beyaz’da:
“Şehirden kesitler, çizgi, leke, perspektif açısından önem taşıyor benim için. Mimari tasarımdan da hoşlandığım için, gerçekçi mekanlardan yararlanıyorum. Ama dikkat ederseniz bir harmanlama vardır benim şehirlerimde. Ayrıntılı bakarsanız, cami minaresi de görürsünüz, kilise çanı da. Batının barok tadını bulduğunuz kadar, Selçuklu döneminin mimarisi de karşınıza çıkar. Kendime göre harmanlayıp, kendimin tasarladığı bir şehir yaratıyorum. Ve bu şehirlere de kendim de dahil olmak üzere hepimizin hayatından kesitleri yerleştirmeye çalışıyorum. Gençlik yıllarımda eski Amerikan otomobilleri önemli bir yer tuttuğu için, bu tip araçları da resimlerime yerleştiriyorum.”
Beyaz’ın bu yaz Alaçatı’da açacağı sergide anattığı bu konular elbette olacak. Ancak Beyaz’ın fırçasından çıkmış, deforme edilmiş kadın figürleri de, Ege’nin bu gözde beldesini bu yıl ziyaret edeceklerin karşısına çıkacak.
DOLANDIRICILARIN YENİ HEDEFİ SANAT
Telefonda özellikle yaşlı insanları, “Hesabınıza şu veya bu terör örgütü girdi” diye kandırıp, kendilerine polis süsü veren, bankalardan binlerce lira tutarında para çektiren dolandırıcılar hepimizin malumu. Ancak şimdi yazacaklarım hem ressamlar, hem de galericiler için önemli. Dolandırıcılar sanat dünyasını da keşfetti. Pilot bölge olarak Ankara’yı seçmişler. Sahte resim olayından değil, başka bir dolandırıcılıktan bahsediyorum. Nasıl mı? Anlatayım: Galerilerin telefonlarını internetten bulmak çok kolay. Galeriyi telefonla arayan dolandırıcı, kendisini isim de vererek bilinen herhangi bir ulusal TV kanalının sözde yan kuruluşu temsilcisi olarak tanıtıyor. Galeriyi tanıtmak için çekim yapacaklarını, 12-13 ayrı ulusal TV kanalında bunu yayınlayacaklarını, birçok ünlü spikerin yayını seslendireceğini (Birçoğunuzun tanıdığı spiker isimlerini sıralıyorlar), Türkiye’nin tanınmış şirketlerinin kendilerine sponsor olduğunu (Ünlü firmaların isimlerini söylüyorlar) belirtip, belli bir ücret karşılığı çekim yapabileceklerini söylüyorlar. Ulusal TV kanalının ismi söylendiği için kanmanız çok rahat. Eğer kabul ederseniz, üzerinde belirttiği ulusal TV kanalının amblemi yapıştırılmış köhne bir kamerayı taşıyan sözde bir kameraman ile sözde bir yönetmen galeriye geliyor. Artık ne tutturduysa bir fiyat söyleyip başlıyorlar çekim yapmaya. (Kamera çalışıyor mu, çalışmıyor mu belli değil). Ressamlar ve galericiler sözde tanıtım için sakın bu tuzağa düşmesinler. Kendilerini bu tuzağa düşürmeye çalışanları da en yakındaki polis karakoluna veya elemanı olduğunu iddia ettiği ulusal TV kanallarına şikayet etsinler.
KENTTE NE VAR?
Adnan Turani-1 Mayıs’a kadar (Valör Sanat/Yıldız), Nuri Abaç-16 Mayıs’a kadar (Armoni Sanat/Yıldız), Ebru Ceylan-14 Mayıs’a kadar- (Çağdaş Sanatlar Merkezi/Çankaya), Hızır Tepeev-28 Nisan’da açılacak (Galeri Akdeniz/Yıldız), Tülin Demir-1 Mayıs’ta açılacak (Gözde Sanat/A.Ayrancı), Kayhan Aybatlı-4 Mayıs’a kadar (Rosetta Art/Hollanda Caddesi), Tunç Tanışık-29 Nisan’a kadar (Sevgi Sanat/Çankaya), Zeliha Akçaoğlu-27 Nisan’a kadar (Stillife/Yıldız), Hande Çolpan-Serhat Karademir-28 Nisan’da açılacak (Tosca Art/Çankaya), Ceyda Alparslan-Yarın açılacak (TBMM Mustafa Necati Kültür Evi/Kızılay).
Paylaş