Paylaş
Sergide yer alan resimlerin büyük çoğunluğunun yapılışına şahit olmuştum. Bu sergi için Hürriyet’in Ege ilavesine yazdığım yazıyı aşağıda sizlerle paylaşacağım. Ancak bu paylaşımdan önce İzmir’de plastik sanatlar dünyası ile ilgili küçük bazı gözlemlerimi aktarmak istiyorum.
Gökçebağ sergisinin açılışı oldukça kalabalıktı. Sergiye katılanlardan aldığım bilgilere göre İzmir’de resim-heykel sergisinde ciddi bir canlanma var. Birbiri ardına açılan galeriler, İzmir’in sanat dünyasını hareketlendirmiş. İzmir’in özellikle Ankara ve İstanbul’un her güçen gün kendini hissetiren “muhafazakar baskıcı havasından” kaçanların tercih ettiği şehir olduğunu da dikkate almakta fayda var. Bu, Ankara ve İstanbullu sanatçılar hatta galericiler için önemli bir fırsat. Yeter ki, fiyat konusunda makul davranılsın. İzmir, okuyan bir kent. Gökçebağ sergisiyle ilgili Hürriyet Ege’de yayınlanan yazıma elektronik posta yoluyla gelen değerlendirmeler, oldukça yoğundu. Gökçebağ’ın İzmir’den sonra yeni sergisini 2018 ilkbaharı sonuna doğru Ankara’da açacağını da öğrendim. Gökçebağ’ın İzmir sergisindeki çalışmaları merak eden Ankaralı sanatseverler için ise Hürriyet Ege’de yayınlanan yazımdan bir bölümü burada paylaşıyorum:
“Gökçebağ, İzmir sergisi için büyük ebatlarda çalışmayı tercih etmiş. Konu olarak, artık kendisiyle özdeşleşmiş tepeden bakışlı resimler çoğunluktaydı. Ancak Ankara ve İstanbul’da açtığı sergilerden farklı olarak İzmir’e taşıdığı resimlerde değişik renk anlayışını gözlemek mümkün. Tepeden bakışlı hasat ve çay tarlaları Gökçebağ’ın en çok sevilen eserleri arasında yer alır. Anadolu’da yaşam ağır basar resimlerinde. Hatta kimi eleştirmenlere göre Gökçebağ, Türk resminin Yaşar Kemal’idir. Kemal, Anadolu’nun yaşamını, zorluklarını, insan ilişkilerini nasıl kaleme döktüyse, Gökçebağ da bunları tuvale yansıtmıştır. Eleştirmen Sedat Örsel, Gökçebağ için “Eserlerinin ‘nesebi sahihtir’ ve özgünlük yönünden de ‘meşrudur’. Onlara dikkatle ve resimden anlayarak bakmak gerekir. Çünkü resimleri Yalçın’ı, Yalçın da Anadolu’yu ve çağdaş Türk resmini beyan eder” diye yazmıştır. Gökçebağ’la yaptığım konuşmalarda, “tepeden bakış” anlayışının kendisinde nasıl oluştuğunu sorduğumda aldığım yanıt da ilginçti: “TRT’de kameraman olarak çalışırken helikopterle çekim yaptığım dönemlerde bulduğum bir tarzdır doğaya tepeden bakarak resmetmek. Hem modernist bir anlatım meydana getiriyorum, hem de olayları daha geniş bir açıdan görme imkanı vermiş oluyorum. Resmi yakından yapsam birçok şey görülemez, mesela ağaç çeşmeyi kapatabilir, karşıdan en uçtaki insalar görülemeyebilir. Ancak tepeden bakışla her şey gözler önüne seriliyor. Ayrıca kompozisyondaki simetriye dikkat etmek gerekiyor. Geometriyi çok severim, resimlerimde simetri küçük ayrıntılarda hep bozarım. Resimlerimde simetri vardır, yüzey çoğunlukla çarpı işareti gibi bölünmüştür. İçerisindeki nesneler dengelidir ama birebir simetrik değildir.”
BU SERGİYİ KAÇIRMAYIN
Değerli okurlar sizlerden bir ricam olacak. Yarın Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (Çankaya) saat 18.00’de açılacak “Engel tanımayan renkler” isimli sergiyi bir fırsat yaratıp muhakkak gezin. Çünkü burada sergilenecek olan resimler down sendromlu, Muhammed Yalçın’ın elinden çıkma. Engelli bir insanın nasıl harikalar yarattığını, kendi naif duygusunu nasıl coşkuyla tuvale yansıttığını göreceksiniz. Onu sanat yolunda destekleyen, oturdukları evin duvarlarına kadar her yeri boyamasına izin veren ailesine büyük saygı duyacaksınız. Yalçın’ın sergisi 4 Ocak’a kadar açık kalacak.
KENTTE NE VAR?
Tolga Akalın-5 Ocak’ta açılacak (Stillife/Yıldız), Mustafa Ayaz- 19 Ocak’a kadar (M.Ayaz Müzesi/Balgat), Lütfü Günay-22 Ocak’a kadar (Kayıhan Keskinok Vakfı/Çankaya), Micha Kloth-20 Ocak’a kadar (Krişna Sanat/Kavaklıdere), Saffet Aykanat-29 Aralık’a kadar (İsmail Altınok Sanat Merkezi/Kolej), Pelin Özgeçen-6 Ocak’a kadar (Nurol Sanat/Güvenevler), Serap Selçuk Atabaş-9 Ocak’a kadar (Fırça Sanat/Hilal Mahallesi), Taner Alakuş-6 Ocak’a kadar (Kent Sanat/Yıldız).
Paylaş