Paylaş
Tüm meslektaşları tarafından Türkiye’de suluboyanın ustası olarak görülen Sabri hoca, yine beyaz önlüğünü üzerine geçirmiş, elinde fırçası şövalenin başında çalışıyordu.
Şövaledeki büyük tuvali görünce bir an şaşırdım. Çünkü dev tuvale akrilik boya ile işlenmiş resmi gördüğünüzde, altındaki imzaya bakmasanız da yine beyaz ışıklı (kar olarak da algılayabilirsiniz) ağaç dallarından, tuvaldeki fırça darbelerinden eserin Sabri Akça’ya ait olduğunu anlayabilirsiniz.
Ancak bu kez resimde, Sabri hocanın artık efsaneleşmiş, geleneksel çarşaflı Anadolu kadınlarının yollarda ya da ev önlerinde bekleştiği karla kaplı köy manzarası yoktu.
10 KASIM’DAN ETKİLENME
Ön planda ağaç dalları ve tüm tuvale işlenmiş yüzbinleri temsil eden fırça darbeleri...
Ve insan kalabalığının içine serpiştirilmiş kırmızı beyazlı flamalar ya da ay-yıldızlı Türk bayrağı motifleri...
“Hayırdır hocam, farklı bir tema işlemişsiniz” diye lafa girdim. Sabri hoca bu yaz Türkiye’nin siyasi gündemine oturan ve hala etkisini sürdüren Gezi olayları ile özellikle geçen 10 Kasım’da 4 milyonluk Ankara’nın dörtte birinin Anıtkabir’e Atatürk’e saygı ve bağlılıklarını göstermek için akın etmesinden ciddi şekilde etkilendiğini anlattı.
MİLLİ İRADE ÖNEMLİ
Atatürk Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği ressamlarımızdan olan Akça, büyük ebatlı tuvale yaptığı resimlerini “Milli iradeye saygı” olarak isimlendirmiş.
Akça, bu eserlerini yakın bir tarihte İstanbul’da, taraftarı olduğu Beşiktaş için yaptığı resimlerle birlikle sanatseverlerle buluşturmayı planlıyor. Akça, “Milli irade çok önemli. Çünkü bu irade Cumhuriyet’in, demokrasinin temelidir. Kimseyi de rahatsız etmemeli” diyerek, neden çalışmalarında yeni bir anlayışı işlediğini anlatmaya çalıştı.
ÇAĞDAŞ SANAT İÇİN NE DİYOR?
Akça’yla sohbetimizde söz döndü dolaştı, çağdaş sanat etkinliklerine de geldi. Sabri hocaya biraz da provokatif amaçlı olarak şu soruyu yönelttim:
“Hocam Türkiye’de eski kuşak çok yerel kalmıyor mu? Sizce de çağdaş resim anlayışı artık ciddi şekilde ön plana çıkmadı mı?”
Akça, çağdaşlık kavramına karşı değil ama itirazı şu noktada:
“Yöresellikten gelmeyen çağdaş olamaz. Önce yöreselliği içimize sindirmemiz lazım. Çarlık Rusya’sında Tolstoy, Dostoveyski nasıl çağdaş oldu? Yereli, kendi ülkelerini yazarak. Nazım Hikmet, nereyi, kimleri, şiire döktü? Yaşar Kemal’in İnce Memed’i nasıl dünya klasiği oldu. Fransa’da Eyfel ve civarında olanları anlatmadı Yaşar Kemal, Çukurova’yı anlattı. Ben şimdi Çin Sarayı’nı çizebilir miyim? Hayır. Bu nedenle yöreselliğimizi sindirerek, çağdaş dünyanın gündemine girmemiz gerekir.”
Yeni çalışmalarını Ankara’da da görme umuduyla Akça’nın atölyesinden ayrıldık.
KENTTE NE VAR?
Özdemir Altan (18 Şubat’a kadar-Arete Sanat/Yıldız), Tansel Türkdoğan ve genç sanatçılar karma sergisi (1 Şubat’a kadar-KAV Sanat/Yıldız), İsmail Acar (31 Ocak’a kadar-Nurol Sanat/Güvenevler), Suna Özkalan (30 Ocak’a kadar-Fırça Sanat/Hilal Mah.), Hayri Esmer (1 Şubat’a kadar-Galeri Akdeniz/Hilal Mah.), Orhan Gürel (18 Ocak’ta açılacak-RC Müzayede Sergi Evi/Mesa Plaza AVM Çayyolu), Mustafa Kula (30 Ocak’a kadar-Peker Sanat/Hilal Mah.), Gamze Şiriner (9 Şubat’a kadar-m 1886/Tepe Prime), Turgut Akan (3 Şubat’a kadar-Medya Sanat/Çankaya), Neşe Çalık (Bugün açılacak-Altanay Sanat/Kavaklıdere), Nilüfer Hikmet Dolunay (17 Ocak’ta açılacak-Ankara Vakıf Eserleri Müzesi/Ulus), Funda Açıkgöz (18 Ocak’ta açılacak-Antigone Sanat/Çayyolu), Birsen Gültekin (28 Ocak’a kadar- AG Sanatevi/Konutkent 2), Ateş Gökeri (26 Ocak’a kadar-CerModern/Sıhhiye), Yusuf Toprak (14 Ocak’ta açılacak-Doku Sanat/Çankaya), Mavi inisiyatif sergisi (26 Ocak’a kadar-Çağdaş Sanatlar Merkezi/Çankaya), Nuran Altıata Kuzulugil (27 Ocak’a kadar-Galeri Gözde/Y.Ayrancı), M.Hacı Fettahoğlu-N.Gün Güney (18 Ocak’ta açılacak-GaleriM/Armada AVM), Şevki Demircan (29 Ocak’a kadar-Onur Sanat/Hilal Mah.), Ustalardan karma sergi (31 Ocak’a kadar-Galeri Polart/Hilal Mah.), Malik Bulut (heykel) (17 Ocak’ta açılacak-Armoni Sanat/Hilal Mah.), Ayşe Sibel Kedik (heykel) (14 Ocak’ta açılacak-Atlas Sanat/Çankaya), RC resim müzayedesi (19 Ocak-Bilkent Center).
Paylaş