Paylaş
Alın size bir pazar gülmecesi. ‘‘Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı öldürmek için sıkılan kurşunların ardındaki gerçekler, yeterince aydınlatılamadı!’’
Bu iddia, Özal ailesinin bazı bireylerince zaman zaman kamuoyunun gündemine yerleştirilmek isteniyor. Son olarak girdiği siyasi parti de hiçbir başarı gösteremeyen Korkut Özal da konuştu ve ağabeyini, Erol Simavi'nin öldürtmek istediğini öne sürdü. Siyasette çıkış yapmak isteyen Korkut Bey'in açıklamalarına bakılırsa, merhum ağabeyi bir gün kulağına, ‘‘Bu olay yeterince aydınlatılamadı!’’ demiş ve Erol Simavi'nin adını fısıldamış.
Bu bomba(!) iddiayı okuyunca çok güldüm. Ayrıca bir siyasetçinin, gündemde kalabilmek uğruna neleri göze alabileceğini görüp, dehşet içinde kaldım.
Baksanıza, Korkut Özal gibi, yaşını başını almış biri bile ortaya çıkıp ağabeyinin adını ve anısını istismara cüret ediyor, medya duayeni Erol Simavi'yi bir çırpıda karalamaya yeltenebiliyor.
Dikkat ederseniz, Özal ailesinin bazı bireyleri, benzer davranışlara sık sık başvuruyor. Kimi zaman merhum Cumhurbaşkanı'nın ihmal sonucu yaşamını yitirdiği, yani bilinçli şekilde ölüme itildiği söyleniyor, kimi zaman da malum suikast olayı temcit pilavı gibi ısıtılmak isteniyor.
Ancak Korkut Özal'ın yeni çıkışı, bardağı taşıran son damla oldu. Adı siyaset sahnesinden silinmek üzere olan bir politikacının, gündemde kalabilmek uğruna sansasyon ve iftira balonlarına adeta bir can simidi gibi sarılması, toplumda bir ibret belgesi etkisi yarattı.
KORKUT ÖZAL'A SORULAR
Suikastçı Kartal Demirağ, Turgut Özal'a öldürücü kurşunları, yaklaşık 10 sene önce sıkmıştı. Şimdi de Korkut Özal, iftiralarıyla Türk medyasının ölümsüz isimlerinden Erol Simavi'yi yok etmeye çalışıyor! Sansasyon ve iftira silahının bazen sahiplerini yok edebileceğini hatırlatarak kendisine bazı sorular yöneltiyoruz:
1- Suikastın yapıldığı 1989 yılında ağabeyiniz Turgut Özal başbakandı. Sonra da cumhurbaşkanı oldu. Merhum Özal, kulağınıza eğilerek ‘‘Bana suikastı yaptıran kişi Erol Simavi'dir’’ dediğinde, ona dönüp ‘‘Peki o halde neden yakalatmadın?’’ diye niçin sormadınız?
2- Suikast sırasında Mehmet Ağar, Ankara Emniyet Müdürü'ydü. Madem ki Ağar, suikastın ardındaki gerçeklerin üzerine yeterince gidip olayı aydınlatamadı, o halde neden terfi ettirilerek İstanbul Emniyet Müdürü yapıldı? Bildiğimiz kadarıyla Turgut Özal, Ağar'ı evladı gibi severdi!
3- Diyelim ki emniyet, olayı Kartal Demirağ'ın üstüne yıkarak, bir anlamda örtbas etmeye çalıştı. Bu durumda neden MİT devreye sokulmadı?
4- Ağabeyinizin sağlığında kulağınıza fısıldadığı bu bomba(!) gibi haberi, niçin yıllarca adli mercilere yansıtmayıp bugünleri, yani ülkenin seçime hazırlandığı dönemi beklediniz?
5- Sadece iki kurşun atabilen, üçüncü mermide her zaman tutukluk yapan çakar almaz bir tabancayla ağabeyinizi öldürmeye çalışan Kartal Demirağ'la Erol Simavi arasındaki bağlantıyı nasıl kurduğunuzu doğrusu çok merak ediyorum. Cezaevinden çıktıktan sonra meteliğe kurşun atan ve üç-beş milyon lira karşılığında bildiklerinin yanı sıra bilmediklerini de anlatan Kartal Demirağ, bir milletvekilini para için tehditten yine hapiste. Acaba bu son işi de Erol Simavi'yle birlikte mi yaptılar(!)
İŞTE GERÇEKLER
Hürriyet, suikastçının bağlantılarını araştırmak için özel bir ekip kurmuş, ben de bu konuda birçok haber yapmıştım. İddianızdan sonra arşivimi karıştırdım ve Kartal Demirağ'la Erol Simavi'nin halen yaşamını sürdürdüğü İsviçre arasında bir bağlantı olduğunu anımsadım. Evet, Kartal Demirağ'ın İsviçre'de bir arkadaşı var. Adı Osman Atay. Demirağ, suikasttan önceki yıllarda cezaevinde yatarken, bu kişi kendisini ziyaret etmiş ve hemşeri dayanışması içinde, bazı maddi yardımlarda bulunmuş. Ancak Osman Atay'ın adı savcılık iddianamesinde, ‘‘Kemal Horzum'un adamı’’ olarak geçmiş. Horzum'a gelince... Emlak Bankası'nı dolandırıp İsviçre'ye kaçtıktan sonra yakalanarak yurda getirildi ve yıllarca cezaevinde kaldı. Yani Osman Atay'ı tanıyan kişi, Kemal Horzum. Türkiye, Horzum'un Emlak Bankası'nı nasıl dolandırdığını ve İsviçre'deki lüks yaşamını, hep Hürriyet'in haberlerinden ve oradaki araştırmalarımızdan öğrendi. Horzum, Türkiye'den kaçırdığı milyarları İsviçre'de yerken, aynı ülkede yaşayan Erol Simavi, bize hiçbir müdahalede bulunmadığı gibi, kanun kaçağının yakalanmasını sağlayan haberlerimizde hep destek oldu.
Ülkemizde bazı siyasetçiler, toplumsal hafızanın zayıflığına sığınarak, Makyavelizm'in tüm yöntemlerini rahatça kullanabiliyor.
Bize göre Korkut Özal'ın son bombası(!) seçimlere doğru gündemde yer kapabilme çabasından başka bir şey değil.
Bu nedenle yazıma ‘‘Alın size bir pazar gülmecesi...’’ diyerek başladım.
Bazılarının düştükleri komik duruma gülesiniz diye!
Paylaş