Uğur Dündar: Siyasetteki virüs

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

CHP Lideri Deniz Baykal, 18 Nisan'daki seçim hezimetinin faturasını ödedi ve onurlu bir davranışla genel başkanlıktan istifa etti. Oysa Baykal, önüne konulan hayal ürünü kamuoyu yoklamalarına inanıp, ‘‘Seçim, mutlaka erken seçim!’’ diye tutturmak yerine, toplumdan gelen gerçekçi tepkileri görebilmiş olsaydı, ne kendisi ne de koskoca CHP, bu hüsranı yaşamış olacaktı.

Bakın, yaklaşık bir yıl önce, 22 Mart 1998 tarihli köşemizde Deniz Bey'i bugünkü dramatik sona sürükleyen yanlışları peş peşe nasıl sıralamışız:

‘‘CHP Lideri Deniz Baykal'ı anlamak giderek güçleşiyor. Deniz Bey önce 'Ara rejim gelebilir!' kehanetini, Ertuğrul Özkök'ün deyimiyle ‘fitili yakılmış bir dinamit' gibi siyaset arenasına fırlattı, ardından hava tahmincisi üslubuyla konuşup 'Sonbaharda erken seçim var!' dedi.

...Oysa ülke sorunlarına kafa yoran herkes görüyor ki, Türkiye'nin gündeminde seçim maddesi hiç yok. Peki ne var? Artık havada uçan kuşlar bile gündemin birinci maddesinin ‘terör ve irticayla mücadele' olduğunu, enflasyon, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve giderek artan işsizlik sorununun da, bu ilk maddenin hemen yanıbaşında durduğunu biliyor.

Siyasi çıkar hesaplarından arınmış olarak Türkiye panoramasına bakanlar, ‘enflasyon, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve işsizlik' üçgenine adeta kara bir yazgı gibi çöreklenen istikrarsızlığın bir an önce tarihe karışmasını bekliyorlar.

...Deniz Baykal, kendisini ve partisini sonu belli kısa mesafeli ihtiras koşularına sürüklemek yerine, dünyadaki değişimin ışığında sağlıklı politikalar ve programlar üreterek, kalıcı toplumsal destek için çalışmalıdır...’’

Yazmışız da ne olmuş? Baykal, birkaç hafta sonra fikir değiştirip erken seçim ısrarından vazgeçmiş.

Ayrıca hükümete, Meclis'e getireceği reform yasa tasarılarını destekleme konusunda söz vermiş! Kısa bir süre içinde yine cayıp, erken seçim konusunu gündeme yerleştirmiş. (Herhalde o sıralar Bülent Tanla yeni bir kamuoyu araştırması yaparak ‘‘Yüzde 33 oyla iktidara geliyoruz’’ demiş olmalı!..)

Gazetecilerin ülke yönetimine el atmalarına karşıyım. ama gazetecinin görevinin gerçekleri, art niyet taşımaksızın cesaretle yansıtmak olduğunu da biliyorum. Kanımca demokrasimizde tüm liderlerin yakalandığı virütük bir hastalık var. Hastalığa hangi adı koyabiliriz bilemiyorum ama, virüs, yakın çevredeki kişilerden lidere bulaşıyor ve onun gerçek yerine, hayal ürünü toz pembe tablolar görmesine neden oluyor...

Siyaset dünyamıza musallat olan bu virüs, CHP'yi tarihinde ilk kez parlamento dışına itmekle kalmadı, Deniz Baykal gibi deneyimli ve değerli bir politikacının da sonunu getirdi.

Haddini bilmezlere 18 Nisan tokadı

ÖYLE kentlerimiz var ki, hemen her mahallesinde Güneydoğu'da şehit düşen babayiğit delikanlıların anıları yaşıyor. Onlarla ilgili öyküler, giderek modern zaman efsanelerine dönüşüyor. Güneydoğu'da eşkıyanın tazecik beyinleri yıkayarak dağa çıkardığı gençler için anaların yüreklerine korlar düşüyor, ateş düştüğü yeri yakıyor...

Bazı kendini bilmezler de, cami avlularından yükselen feryatlara, kara toprağa bırakılan aslan gibi bedenlerin ardından şehitliklerde yakılan ağıtlara kulak tıkayıp, oy avcılığı amacıyla iftira üstüne iftira yumurtluyor:

‘‘Güneydoğu'daki terörle mücadele bahanedir! Asıl amaç, bölgeyi insansızlaştırıp, Ermeniler'e ve Yahudiler'e satmaktır!..

Şırnak'ı topa tutan PKK değil, Tugay Komutanı ve Emniyet Müdürü'dür! Daha sonra kent yağmalanmıştır!..’’

Oy peşinde koşarken şehit kanıyla sulanmış kutsal toprakların Ermeniler'e ve Yahudiler'e satılacağı iftirasını gözünü kırpmadan atanlara halk, 18 Nisan seçimleriyle hak ettikleri dersi verdi. Umarız bu tokat, bazı haddini bilmezlere unutulmaz bir ders olmuştur.

TV'lerin seçim reytingleri...

GEÇEN haftaki yazımda, 18 Nisan gecesi TRT'nin ‘‘Seçim 99’’ programında özel konuk olacağımı yazmıştım. Bugün de bazı notlar ve izlenimler aktarıyorum. Önce AGB'nin ölçümlerine göre, en çok seyredilen ilk 5 TV kanalının izlenme oranlarına bakalım:

1- TRT 1 14.30

2- ATV 13.90

3- TGRT 12.40

4- STAR 10.20

5- SHOW 9.30

Evet, geniş yığınların ekrana baktığı saat dilimleri olan 20.00 ile 23.00 arasında (Prime Time) TV'lerin izlenme payları böyle gerçekleşmiş. Bana göre o gece NTV Haber Kanalı da çok başarılı bir yayıncılık örneği sergiledi. Ancak onlar, AGB'nin ölçümlerine katılmadıkları için, bu listede yer almadılar.

TRT'nin büyük başarısına karşın bazı eleştirmenler, seçim sonuçlarını vermekte geç kaldığını belirttiler. Hatta aralarında ‘‘Dağ fare doğurdu’’ diyenler bile çıktı.

TRT'nin tüm seçimlerde devlet kurumu olmanın sorumluluğu ve ciddiyeti içinde hareket ettiğini unutup, ilçe seçim kurullarından gelen resmi rakamların ekrana yansıtıldığını görmezlikten gelenlere bir önerim var! Hemen kendi gazetelerinin 19 Nisan sabahı attıkları manşetlere baksınlar! Acaba orada yer alan oy yüzdeleri ve milletvekili sayılarıyla bu satırların yazıldığı cuma sabahı bile henüz belli olmayan kesin sonuçlar, ne kadar örtüşüyor?..

TRT, 18 Nisan gecesi dört dörtlük bir yayıncılık örneği sergileyerek, tarihi bir başarıya imza attı. Halk da bunu görüp TRT'yi ve aynı çizgiyi yakalayan diğer kanalları izledi. Bu başarı nedeniyle başta Genel Müdür Yücel Yener olmak üzere tüm yönetici arkadaşlarını, değerli yayıncı ve sunucu meslektaşlarımı, binlerce TRT çalışanını ve emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum. Tabii, diğer kanallarda görev yapan başarılı dostları da...



Yazarın Tüm Yazıları