Regal Oteli cinayeti

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

Bugün, hukuk tarihimize geçecek müthiş bir skandalın dosyasını açıyoruz. Dosyanın kapağında ‘‘Regal Oteli Cinayeti’’ yazıyor.

Cinayet iki yıl önce Kurban Bayramı'nın ilk günü, Bodrum'da işlendi. Regal Oteli sahibi Hikmet Babataş, Turman otoparkındaki otomobiline doğru ilerlerken, yanına yaklaşan iki kişi ‘‘Hikmet ağabey, seninle bayramlaşmaya geldik!’’ diyerek önünü kesti. Babataş, gelenlerin gerçek niyetini fark etmişti. Silahına davranmak için elini beline götürürken, tetikçilerin 14'lü Browningleri kurşun kusmaya başladı...

ÖLDÜREN BAYRAMLAŞMA

Kabadayı Babataş, tek kurşun atamadan, oracıkta yıkılıverdi. Vücudu delik deşik olmuştu.

Yurdun dört bir yanında kavgalıların barıştığı, küskünlerin el sıkıştığı, kin ve nefret tohumlarından bile kardeşlik umutlarının yeşerdiği bayram günü Hikmet Babataş'ın cesedinden akan kanlar, otoparkı aşıp yola kadar ulaştı.

Cinayetin ardından hızla Bodrum'u terk eden katiller, kullandıkları aracı Bafa Gölü yakınlarındaki ormanlık arazide terk edip, büyük patrona hayırlı (!) bayram müjdesini verdiler:

‘‘Adamın işini bitirdik!..’’

Telefon hattının ucundaki kişi, ‘‘Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal'dı. Akşamdan beri sabırsızlıkla bu haberi bekliyordu! Avucunun içiyle masada yuvarlayıp yumuşattığı puronun ucunu ıslatıp, kokain tabağında gezdirdi. Kokainli purodan çektiği ilk nefesler, uykusuzluğun ve stresin verdiği çöküntüyü atmaya yetmişti. Birkaç dakika içinde, cinayeti örtbas etmenin yolunu ve yöntemini de bulmuştu.

Yaptığı plana göre gerçek katiller saklanacak, onların yerine eylemi, olaya hiçbir şekilde karışmamış ‘‘sahte tetikçiler’’ üstlenecekti.

İstanbul'da Akgün Oteli otoparkında 24 kurşunla öldürttüğü Bülent Fırat'ın katlinden sonra da aynı yöntemi kullanmış ve tanıklara yalan ifade verdirerek, dosyayı kapattırmayı başarmıştı.

‘‘Bana hemen Yusuf'u çağırın!’’ dedi.

Yusuf Kayapınar, Topal'ın bazı kumarhanelerinde güvenlik sorumlusu olarak çalışmıştı. Mensubu olduğu aşiretten birçok kişiye iş ve aş olanağı sağladığı için, akrabalarına her dediğini yaptırabilecek güçteydi.

Yusuf Kayapınar, Topal'ın yanına giderken patronun kendisinden ne isteyeceğini az çok tahmin etmişti. Topal, sözü uzatmadan talimatı verdi:

‘‘Hikmet Babataş cinayetini üstlenecek üç kişi bul!’’

Ardında da, sahte sanıkların mağduriyetlerini önlemek için vaatler sıralamaya başladı:

‘‘Bu iş karşılığında size 400 bin dolar vereceğim. Hepinize ev alınacak. Cezaevinde yattıkları sürece, hiçbir maddi sıkıntıları olmayacağı gibi, ailelerinin bakımını da üstleneceğiz. Kaldı ki cezaevinde iki yıldan fazla yatmazlar. Bir yolunu bulup, onları çıkarırız.’’

ZORAKİ GÖREV

Yusuf Kayapınar, Topal'a ‘‘Hayır!’’ dediği takdirde başına gelecekleri çok iyi biliyordu. Ağzından çıkacak ‘‘Evet’’ sözcüğü meteliğe kurşun atan adamlarını yüzbinlerce dolara kavuşturacak, bir anda köşeyi dönmelerini sağlayacaktı. ‘‘Hayır’’sa, her şeyin sonu demekti. Hiç düşünmeden ‘‘Peki ağabey, sen merak etme, ben adamları bulurum!’’ dedi.

Kısa sürede sahte sanıklar belirlenmişti: Yeğenleri Çetin ve Metin Aydoğmuş ile onların arkadaşı Ergün Müjde...

Senaryo da şöyle yazıldı:

Yusuf Kayapınar, kâğıt üzerinde hayalinden bile geçmeyen bir göreve getirildi ve Seyhan Oteli kumarhanesinin müdürü yapıldı. Altına da bir otomobil tahsis edildi. Bayram izni için Mersin'e gitmiş bu tatil sırasında sahte sanıklığı üstlenen akrabaları da ‘‘Şöyle bir gezelim...’’ diyerek otomobille Bodrum'a doğru yola çıkmışlardı. Yine senaryo gereği Çetin - Metin Aydoğmuş ile Ergün Müjde, Bodrum sokaklarında dolaşırken, tesadüfen Hikmet Babataş'a rastlayacaklar ve bayramlaşma bahanesiyle yaklaşıp iş isteyeceklerdi. Önerileri geri çevrilince bu kez Metin Aydoğmuş ‘‘Ben Regal Oteli'nin inşaatında iki ay çalıştım, bari alacağım olan o parayı ver!’’ diyecek, sonra da Babataş'ın küfür edip, elini beline attığı gerekçesiyle, tabancalarını konuşturmak zorunda aldıklarını anlatacaklardı...’’

Ancak, senaryoda bazı çelişkiler vardı. Bunlardan biri, Çetin Aydoğmuş'la Ergün Müjde'nin yaşamları boyunca bir kez bile Bodrum'a gitmemiş olmalarıydı! Daha da önemlisi, sanıklar otomobil kullanmayı bilmiyorlardı.

Bu nedenle Yusuf Kayapınar, yeğeni Çetin'e üç gün süreyle araç kullanma eğitimi yaptırdı.

Sahte sanıklar, gerçek katillerle yan yana gelerek, nasıl işlendiğini öğrendiler ve kâğıt üzerinde provalar yaptılar.

Ezber tamamlanınca, Aydın Barosu avukatlarından Namık Kemal Karamercan'a başvurup, polise teslim oldular.

Yer gösterme günü, tatbikatı yaptıran polisler Çetin Aydoğmuş'tan aracı kullanmasını istediler. Sahte sanık üç günlük eğitime rağmen otomobili hareket ettiremedi! Ancak her üçü de mahkemede ısrarla suçu üstlendikleri için, müebbet hapse hüküm giydiler.

YARGI YANILTILDI

İşte böyle sevgili okurlar...

Ömer Lütfü Topal, Regal Oteli inşaatı sırasında Hikmet Babataş'a yaptığı yardımların karşılığında, otele el koymak isteyince eski dostlar arasında ihtilaf patlak vermişti.

İhtilaf, 1996 yılı kurban bayramının ilk günü Babataş'ın canının kurbanlık koyun gibi alınmasıyla sonuçlandı.

Yoksulluk ve cehalet, üç gencin müebbet hapis ve ‘‘katil’’ damgası yemesine neden oldu. Gerçek katiller ise ortalıkta hiç görünmedi. Bu olayda da yüce yargı yanıltıldı ve adalet yerine rezalet tecelli etti.

Adalete olan inancın sarsıldığı toplumlarda, kamu düzeninden söz edilemeyeceğini bildiğimiz için yüce yargıya yardımcı olmak amacıyla ‘‘Regal Oteli Cinayeti’’ dosyasını, ARENA'da açmaya hazırlanıyoruz.













Yazarın Tüm Yazıları