Uğur Dündar: Kartal Cezaevi de kokuşmuş

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Kartal Özel Tip Cezaevi'ndeki aramalar sırasında Alaattin Çakıcı'nın koğuşunda cep telefonu bulunmasına çok şaşırdığını söylemiş. Şimdi sunacağım mektubu okuyunca sanırım Sayın Bakan’ın şaşkınlığı fena halde artacak. Hatta dehşet içinde kalacak.

Mektubu, Karagümrük Çetesi'nin başı Nuri Ergin, Adalet Bakanı'na hitaben yazmış. Her türlü olasılığı düşünerek, bir kopyasını da bana yollamış.

‘‘HABERSİZ SİNEK UÇAMAZ(!)’’

Çetebaşı Ergin, mektubu yazmadaki amacının ‘‘Devletimizin bu cezaevindeki otoritesinin bozulmasının önüne geçmek’’ olduğunu belirtiyor.

Bakanlık yetkililerinin ‘‘Haberimiz olmadan sinek bile uçamaz’’ dedikleri Kartal Özel Tip Cezaevi'nin kısa sürede ne duruma geldiğini belgeleyen bu mektubun önemli bölümlerini, aynen sunuyorum:

‘‘Sayın Bakanımız ve Yetkililerimiz,

Malumunuz olduğu üzere, Eskişehir Özel Tip Kapalı Cezaevi'nde, üst yetkililerin organizesi ve koordinesiyle, bu güçler tarafından yönlendirilen kiralık iki kişinin silahlı saldırısına uğradık. Böyle bir komplonun yapılacağını sizlere bildirmiştik. Sizler tarafından gönderilmiş bulunduğumuz Kartal Özel Tip Cezaevi'nde de aynı siyaset, şahıslarımıza yönelik olarak devam etmektedir. Son zamanlarda medyadan da görüldüğü üzere, ekonomik güçler karşısında bazı üst düzey yetkililer, çifte standartlı davranışlarla bizi ortadan kaldırmayı planlamaktadırlar.’’

BÜYÜK RANT

‘‘Sayın Bakanımız; size buradaki entrikalarla ilgili olarak çok kısa bilgiler aktarmaya çalışacağım:

1- Bizlerde telefon yakalandığı haberi yalandır. Telefonu kendimiz teslim ettik! Çünkü bu cezaevinin iki kısmı vardır. Bir bölümünde telefon çeker (yani cep telefonu çalışır), bir bölümünde ise çekmez! Bu cezaevinde ne kadar ünlü varsa, hepsi telefonun çektiği taraftadır. Bir tek biz, çekmeyen bölümdeyiz! Çekmeyen telefonu ne yapalım? Kendimiz teslim ettik!

2- Telefonların şu kadar para karşılığında personel (gardiyan) tarafından sokulduğunun söylenmesi asılsızdır. Bu işler garip gardiyanları aşar! Onların buradaki görevleri, kapıları açıp kapamaktır! Ancak amirleriyle anlaşacaklar ki, koordineli bir sistem oluşsun. Bu cezaevinde yaşanan entrikaları, bizler hiçbir cezaevinde görmedik. Nedenine gelince:

Bu cezaevi dolar ve mark kokuyor. Rant büyük, pasta büyük, bölüşenler de büyük!.. Hacısı, hocası, dolandırıcısı, kolpacısı yani herkes burada. Dostu dosta düşman edip, rantı kendi ellerinde tutuyorlar. (Nuri Ergin mektubun bu bölümünde bazı yetkililerin isimlerini vererek, rantı onların paylaştığını yazıyor.) Büyük ekonomik güce sahip hasımlarımızla organize ederek, bizi yok etmenin peşindeler. Verdiklerini istiyorlar, bu da tezgáhın içinde olduklarının kanıtıdır.

Burada güvendiğimiz tek kişi, şerefli Başsavcımız Hüseyin Boyrazoğlu'dur. Zaten o şerefli insan burada olmasa, vay haline bu cezaevinin ve bizlerin...

Sayın Bakanımız, burası böyle ise, taşra cezaevleri nasıldır, düşünemiyoruz! Taşrada sigara parası bile olmayan yöneticiler buraya gelirse buranın halini düşünün.

Eğer bir gününüzü ayırıp buraya gelir, bir de bizlerle görüşürseniz, hayret ve şaşkınlık içinde kalacağınızdan eminiz. Bizlerden alacağınız bilgi ve belgeler, radikal kararlarınızın aynası olacaktır. Biz burada düzen arıyoruz. Delikanlılar ölmesin, satılmasın, entrikalar dönmesin, ekonomik ve politik güçler karşılığında infaz olaylarına çanak tutulmasın.’’

YOZLAŞAN ÖRNEK CEZAEVİ

Nuri Ergin sütten çıkmış ak kaşık değil. Bir suç örgütünün, Karagümrük Çetesi'nin başı. Ancak o, birçok ünlü kabadayı gibi hákim karşısına çıktığında bin dereden su getirip, suçlarını inkár etmiyor. Aksine işlediği cinayetleri bir bir kabul ediyor. Bu bakımdan iddialarının ciddiye alınması gerektiğine inanıyorum.

Nuri Ergin'in mektubundan, Adalet Bakanlığı bünyesinde örnek cezaevi olarak değerlendirilen Kartal Özel Tip Cezaevi'nin, kısa sürede kokuştuğu anlaşılıyor. Nuri Ergin'in satırları, ne kadar önlem alınırsa alınsın, yozlaşan insan malzemesi ıslah edilmedikçe, cezaevi gerçeğinde hiçbir olumlu değişimin sağlanamayacağını gösteriyor.

Sağlam ve saygın hukuk adamı kişiliğine yakinen tanık olduğumuz Hüseyin Boyrazoğlu gibi bir başsavcıya rağmen Kartal'da yaşanan bu rezaletler, insanı şaşırtmakla kalmıyor, ürkütüyor.

BAŞSAĞLIĞI

Haber peşinde koşarken gencecik yaşında kalbine yenik düşen STV kameramanı Osman Özküçük'e Allah'tan rahmet, acılı ailesine, STV camiasına ve tüm meslektaşlarına başsağlığı dilerim.

Yazarın Tüm Yazıları