Demir kafesteki adam

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

‘‘Yaklaşık bin civarında kişi, dayak yediklerini ve işkence gördüklerini iddia ederek, karakollara başvurdu. Şikâyet edilen bendim! Ancak bunların hiçbirinden mahkûm olmadım.’’

Bu sözleri, Süleyman Çığlıoğlu söylüyor. Yani, namı diğer ‘‘Muhteşem Süleyman!..’’ Bir zamanlar Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal'ın kumarhanelerinde Güvenlik Genel Müdürü olarak çalışan kişi! Topal ‘‘vur’’ deyince tüm gücüyle vuruyor, hatta dövdüğü kişilerin sağını solunu kırıyormuş. Topal'a kumar borcu takıp, üstüne yatmaya çalışan kumarbazların, tahsilat için karşılarına dikilen Muhteşem Süleyman'ı gördüklerinde altlarına kaçırdıkları anlatılıyor.

PROFESYONEL DAYAKÇILAR

Süleyman Çığlıoğlu'na ‘‘Peki, yüzlerce kişiyi dövüp, karakolluk etmenize karşın, kayda değer bir ceza almamışsınız. Bunu nasıl becerdiniz?’’ diye soruyorum. Yanıtı çok ilginç:

‘‘Hepimiz, dayak atma konusunda uzman olmuştuk. Dayak yediğini iddia eden kişinin alacağı rapor çok önemlidir. Eğer 20 günü aşmamak kaydıyla 'çalışamaz' raporu almışsa, korkmaya gerek kalmaz! Gerisini zaten patron hallederdi!’’

‘‘Nasıl hallederdi?’’

‘‘Adamları vasıtasıyla. Onun her yerde adamı vardı! Adliyede, poliste, sağlık kurumlarında... Yani sizin anlayacağınız, bağlayamayacağı iş yoktu! Ayrıca dayak gibi ufak olaylarda kendisi devreye girmez, adamlarına havale ederdi.’’

‘‘Topal ne zaman devreye girerdi?’’

‘‘Cinayetlerde!.. Emperyal için cinayet işleyenleri korumak, yerlerine sahte tetikçileri cezaevine göndermek... Onları da kısa sürede içeriden çıkarmak gerektiğinde, Topal kolları sıvardı!..’’

Belgelediğimiz olaylar, adalete teslim ettiğimiz gerçek katiller, Muhteşem Süleyman'ın söylediklerini doğruluyor. Cinayet işlemesine, uyuşturucu kaçakçılığı yaparken yakalanmasına karşın, sabıkasız olduğunu gösteren belgeyi almayı başaran Ömer Lütfü Topal, meğer nelere kadirmiş! Süleyman Çığlıoğlu'ndan dinliyoruz:

BAKANA LİMUZİN

‘‘Dönemin Turizm Bakanı'na Lincoln limuzin tahsis edildi. Hem de şoförüyle birlikte... Karslı Bakan, bu limuzinle yaklaşık bir ay süreyle dolaştı. Ayrıca Bakırköy Emniyet Müdürü Yener Kur'u Bodrum Regal Oteli'nde bir hafta boyunca ağırladık. Kendisiyle kibrit çöpüyle kumar oynardık. Yılbaşı hediyelerini de ben götürüp teslim ederdim!’’

Topal kimleri ağırlamamış ki!

‘‘Antalya Emniyet Müdürü Mete Altan iyi dostuydu! Biz, Bülent Fırat cinayeti nedeniyle aranırken, Antalya'da saklanıyorduk. Mete Bey, İstanbul'a geldiğinde Polat Renaissance Oteli'nde misafir edilirdi. Mete Bey zamanında Antalya, bizim kalemizdi!’’

Muhteşem Süleyman, Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesinden sonra işleri üstlenen oğlu Murat'ın, gaddarlıkta babasını hiç aratmadığını, hatta geçtiğini söylüyor:

DEHŞET VERİCİ ANILAR

‘‘Polat Renaissance Oteli kumarhanesinde çalışan personelden birkaç kişi, müşterilerle bir olup tek kollu makinelerde jeton hırsızlığı yapmışlar. Çok geçmeden hırsızları yakaladık. Toplam 11 kişiydiler. Cezalandırmak için falakaya yatırdım. Üçüncü kişiye geldiğimde, adam çözüldü! Dayak attıklarımı tuzlu suda yürütüyordum. Aksi takdirde ayakları şişiyor! İtiraf faslı bittikten sonra, bir iş için dışarıya çıktım. Geldiğimde adamların birinin poposunda, göğsünde, kollarında ve bacaklarında sigara söndürüldüğünü fark ettim. Murat Topal yapmıştı bunları! O kadarla yetinmeyip, dövdüğümüz kişileri kafese koydurmuş. Kafes, demirden yapılmıştı!..’’

Dehşet verici anılar bununla bitmiyor. Dahası var:

‘‘Murat Topal, kafesin karşısına geçmiş, adamlara fındık atıyordu. Tıpkı maymuna atar gibi...’’

Muhteşem Süleyman'ı dinlerken insanın midesine kramp giriyor.

‘‘Peki, bu tüyler ürperten işi niçin yaptınız?’’ diye soruyorum. İşsiz bir insanken, bu görev karşılığında ayda 10 bin dolar maaş aldığını söylüyor.

Ancak artık o da yaptıklarından bin pişman! Son dönemde bildiklerini açıklayıp adalete yardımcı olduğunu, çetelerle savaşarak Türkiye'yi temiz topluma götürmek için üstüne düşeni yerine getirdiğini belirtiyor.

Muhteşem Süleyman'ın tanık olduğu gerçekler çok önemli.

O, uyuşturucu ve kumardan gelen kapkara trilyonların, Türkiye'nin kaderiyle nasıl oynandığını gösteren canlı bir belge...

Anlattıklarını tekrar tekrar dinlemekte ve okumakta büyük yarar var.

Çünkü onun itirafları bir bakıma ‘‘Susurluk nedir?’’ sorusunun da yanıtı oluyor!



Yazarın Tüm Yazıları