Arabadan inip, sana bir çakarsam!..

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

Belki gözünüzden kaçmıştır. 25 Ocak Pazar akşamı, TV'lerin ana haber bültenlerinde ilginç bir haber yayımlandı.

MUHABİR ISRAR EDİNCE

Konya'da oynanan olaylı Kombassan-Fenerbahçe basketbol maçından sonra, yerel TV'lerden birinin muhabiri, hakemlere yaklaşarak şu soruyu yöneltti:

‘‘Türk basketbolu bu şartlar altında nasıl düzelir?’’

Kombassan Teknik Direktörü'nün, maçın galibi Fenerbahçe'den yana taraf tutmakla suçladığı ve bu nedenle seyircinin tepkisini çeken hakemler, soruya yanıt vermediler.

Oysa muhabir kararlıydı. Hızlı adımlarla otomobillerine doğru yürüyen hakem Fatih Söylemezoğlu ve Mustafa Can'a yine aynı şeyi sordu:

‘‘Türk basketbolu bu şartlar altında nasıl düzelir?’’

Hakemlerin canlarının sıkıldığı, bir an önce oradan uzaklaşmak için sabırsızlandıkları, her hallerinden belliydi.

Ancak muhabir peşlerine takılmıştı bir kere:

‘‘Türk basketbolu nasıl düzelir?’’

Muhabirin ısrarı, sonuç vermekte gecikmedi! Otomobilin camını aralayan sinirli hakemlerden Fatih Söylemezoğlu, ‘‘Arabadan iner, sana bir çakarsam, o zaman Türk basketbolunun nasıl düzeldiğini görürsün!..’’ dedi.

Allah'tan iri yarı hakem, otomobilden inip genç muhabirin suratına bir yumruk çakmadı! Ama çakabilirdi ve bir spor karşılaşmasında hiç de arzu edilmeyen müessif olaylar yaşanabilirdi.

UYARMAK GÖREVİMİZ

Haberi seyrettikten sonra, deneyimsiz TV muhabirleriyle canlı spor yayını yapan meslektaşlarımı uyarmaya karar verdim.

‘‘Aman siz siz olun, maçların devre aralarında, yenik durumda oynayan takımın sporcularına, ya da bir mağlubiyetin ardından sahayı üzüntü içinde terk eden oyunculara, onları kızdıracak soruları, hiçbir zaman yöneltmeyin. Aynı durum, tartışmalı maçların hakemleri ve karşılaşma sırasında oyun dışına alınan sporcular için de geçerlidir. Bu durumdaki kişiler, birer mayın gibi patlayabilirler!..’’

Nedenine gelince...

TRT'ye spor programları hazırladığım 70'li yılların başında, Türk futbolunun unutulmaz yıldızlarından merhum Baba Gündüz (Kılıç) bunun nedenini şöyle açıklamıştı:

‘‘Sporcu ve hakem, karşılaşma boyunca olağanüstü enerji harcar ve bedenleri toksinle dolar. Bu durumdaki insanlar, toksinin etkisiyle, hiç beklenmedik davranışlar yapabilirler. Örneğin, saha dışında ölçülü davranışlarıyla dikkat çeken bir futbolcunun, oyun sırasındaki aşırı sinirli hareketleri ancak böyle izah edilebilir.’’

Daha sonra okuduğum kitaplar ve yaşadığımız bazı olaylar, Baba Gündüz'ün ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Özellikle Amerika'da iddialı basketbol maçlarından sonra, televizyon tarihine ‘‘canlı yayın rezaleti’’ olarak geçen bir yığın kötü örnek yaşanmış. Karşılaşmaların gergin dakikalarından sorumlu tutulan sporcular, kendilerine yönelen mikrofonlar aracılığıyla kızdıkları herkese, güneş yüzü görmemiş küfürler yağdırmışlar! Tabii bu çirkin ‘‘an’’lar, hem küfür eden sporcuların, hem de affedilmez canlı yayın hatasını yapan muhabirlerin sonunu getirmiş...

Hiç unutmam, Çanakkale Dardanelspor'un kalesini koruyan Engin, Fenerbahçe'de oynadığı yıllarda bir maç sırasında, kendisine yaklaşan muhabirin sorusuna, küfürle yanıt vermişti. Oysa Engin, Türk futbolunun gördüğü en efendi futbolculardan biridir. Sanırım kendisi de bu istenmeyen durumun etkinliğini, yıllarca yaşamıştır.

Konya'daki yerel TV muhabirinin, görevini en iyi şekilde yapmak istediğinden hiç kuşkum yok. Belli ki yöneticileri, bu yazıda sıraladığım tehlikeleri ona anlatmamış. Neyse, hem kendisine, hem de meslek yaşamlarını riske ettiği basketbol hakemlerine büyük geçmiş olsun.

Eğer hakem Fatih Söylemezoğlu, arabadan inip genç TV'ciye vurmuş olsaydı, bu yazıyı daha önceden yazmadığım için, suçluluk duygusuna kapılabilirdim.

NOT: Geride kalan Şeker Bayramı'nızı kutlar, sağlık, başarı ve mutluluk dolu günler dilerim.













Yazarın Tüm Yazıları