Paylaş
Veli Sözdinler, tetikçi Hüseyin Kantar'ın tabancasından çıkan 11 kurşunla öldüğünde, takvimler 5 Mart 1996 tarihini gösteriyordu.
Maktul Sözdinler, görünürde Çankırı Caddesi 22/B-Ankara adresindeki işyerinde oto alım satımı yapıyordu. Firmasının adı, ‘‘Sözdinler Oto’’ idi.
KİM KORUYORDU?
Oysa onun asıl işi tefecilikti! Hem de çok büyük tefeciydi! İddialara göre, ölümünden bir yıl önce sadece Ankara piyasasından alacağı 25 trilyon lira civarındaydı! Yakından tanıyanlar Veli Sözdinler'in tefecilikte, İstanbul'un ünlü Nesim Malki'siyle yarışabilecek biri olduğunu söylüyorlar.
Ancak İstanbul'un Malki'sinin birkaç kez Mali Polis'te ifade vermesine, vergi soruşturması geçirmesine karşın, Ankara'nın Malki'si Veli Sözdinler, ne karakol yüzü görmüş, ne de vergi soruşturmasına uğramıştı!
Peki ama onca yıl yüzde 30'lara varan faizlerle para satmasına, insanların ocağını söndüren yasadışı işler yapmasına karşın Ankara'nın Malki'si nasıl olup da polisin ve maliyenin kıskacına girmemişti?
Şimdi, hiç kimseyi önyargıyla suçlamadan bazı önemli noktalara dikkat çekmek istiyoruz.
Ankara'nın bu ünlü tefecisi, ölümünden iki yıl önce, bacağından kurşunlanmıştı. Vuran kişi Mustafa Kaya isimli tetikçiydi. Kaya, kendisini azmettirenin Kasım Gençyılmaz olduğunu söylemişti. Kasım Gençyılmaz, Ankara polisinin yakından tanıdığı biriydi ve ülkücü çek-senet mafyasının önde gelen ismiydi. Ünlü kabadayı Ümit Ölmez'in öldürülmesinden sonra onun yerine geçmiş, özellikle tefecileri haraca bağlamıştı. Taammüden adam öldürme, cinayete azmettirme ve çete kurma suçlarından 208 yıl hapis istemiyle yargılanan Gençyılmaz, halen cezaevinde bulunuyor.
GENÇYILMAZ'IN İDDİALARI
Cezaevinde görüştüğümüz Kasım Gençyılmaz, 1994 yılında gerçekleşen yaralamayı kendisinin yaptırdığını kabul ediyor ve cezasını hapis yatarak çektiğini söylüyor:
‘‘Bu adam, insanların iliğini kemiğini emiyor, yuvaları yıkıyordu. Kendisini uyardım, ama dinlemedi. Çünkü arkasını güçlü kişilere dayamıştı. Örneğin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kardeşi Hacı Ali Demirel'e para verirdi. Öldürüldüğünde Hacı Ali Demirel'den yaklaşık bir trilyon lira alacağı vardı.’’
Hayatının 15 yılını cezaevinde geçirdiğini anlatan 34 yaşındaki ‘‘Ülkücü Baba’’ Kasım Gençyılmaz, bu yaralama olayından sonra dönemin Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar'ın, tefeciyi korumaya aldığını iddia ediyor.
Türkiye'de esmeye başlayan temiz toplum rüzgârları karşısında hiçbir gücün direnemeyeceğini savunan ‘‘Ülkücü Baba’’, kendisinin de üstüne düşeni yapmaya kararlı olduğunu söylüyor:
‘‘Veli Sözdinler'i öldüren Hüseyin Kantar, benim eski adamımdı. Cinayette kullandığı tabancayı, daha sonra cezaevinde şişlenerek öldürülen Ecevit Yıldız'dan almış. O da bizim arkadaşımızdı. Aynı silahı, Kıbrıs'ta bulunduğum sırada hiç tanımadığım halde, bir tartışma sırasında yaraladığım Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın torunu Alp Denktaş'ın olayında da kullandığım için, bu cinayet benim üstüme yıkıldı. Tabancayı ve Ukrayna'dan polisi arayıp bilgi vermemi de suç delili saydılar.’’
HACI ALİ DEMİREL'E SORULAR
Sözdinler'i kimin öldürdüğüne yüce yargı karar verecek.
Ancak buradan Sayın Hacı Ali Demirel'e yanıt vermesi dileğiyle bazı sorular yöneltmek istiyoruz:
1- Veli Sözdinler'in ölümünden hemen sonra niçin apar topar maktulün işyerine gittiniz? Çünkü cinayet yerine polis bile sizden daha sonra ulaşmıştı.
2- İddia edildiği gibi, tefeci Sözdinler, sizden alacağı olan yaklaşık bir trilyon lirayı tahsil edemeden mi öldü?
3- Cinayetten sonra yazılı basında kullanılan fotoğraflarda maktulün yanıbaşında bir kasa görülüyor. Bu kasa daha sonra ortadan kayboldu. Tefecinin tüm kayıtlarının bulunduğu kasanın akıbetinden haberiniz var mı?
4- Cinayetin tetikçisi Hüseyin Kantar ve silahı ona veren Ecevit Yıldız'la, cinayetten kısa bir süre önce Kızılcahamam yakınlarındaki Çam Oteli'nde görüştünüz mü?
Yukarıda da belirttiğim gibi amacımız hiç kimseyi suçlamadan, doğrulara ulaşabilmek. Toplumun gerçekleri öğrenme hakkı adına yaptığımız ‘‘doğruya yolculuk’’ta yanıtlarınızla yardımcı olursanız seviniriz.
Malum, güzel Türkiye'miz temiz topluma, hepimizin katkılarıyla ulaşacak...
Paylaş