Adadaki mucize

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

Geyikli

Bozcaada seferini yapan tarihi Kasımpaşa Feribotu, çarşamba günü adaya, sevinç gözyaşları arasında karşılanan bir konuk getirdi.

Dizkapağına kadar bandajlı olan sol ayağına basamadığı için, şimdilik koltuk değnekleriyle yürüyebilen genç konuk adaya indiğinde, müthiş bir alkış koptu.

Önde Kaymakam Yavuz Akkoç olmak üzere, tüm ada halkı iskeleye toplanmış ve genç konuğu ‘‘Yaşa, varol, geçmiş olsun...’’ diyerek alkışlamaya başlamıştı.

Koltuk değnekli adamın hemen arkasında gözü yaşlı biri daha vardı; o da babasıydı... Kaymakam, bir hafta süreyle adanın konuğu olacak gence yardım ederek onu, sahildeki Gümüş Oteli'nin deniz gören bir odasına yerleştirdi.

Koltuk değnekli konuğun kim olduğunu, adaya niçin geldiğini merak ettiğinizi biliyorum. O halde hemen anlatayım:

RÜZGÁRIN SIĞINDIĞI ADA

Rüzgâra ‘‘Vatanın neresi?’’ diye sormak mümkün olsa, sanırım ‘‘Bozcaada!..’’ yanıtını verirdi. Efsaneye göre, denizlerin efendisi Poseidon'un torunlarından Thenes, iftira sonucu bir sandığa konularak denize atılmış. Poyrazın köpürttüğü dalgalarla sürüklenen sandık, Thenes'i bir adanın sahiline getirmiş. Sandıktan çıkan Thenes, burayı çok sevmiş ve daha önce Luekophrys olan adanın ismini Tenedos'a (Bozcaada) çevirmiş.

Adayı kucaklayan denizlerde öylesine müthiş fırtınalar çıkar ki, en büyük gemiler bile dalgaların oyuncağı olup, tıpkı Thenes'in sandığı gibi, ada kıyılarına doğru sürüklenmekten kurtulamaz.

İşte bu yılın 14 Şubat günü rüzgâr, sert vınlamalarla denizi kabartmaya, fırtına da ‘‘Geliyorum’’ demeye başlayınca, devriye görevini yapan karakol gemisi TCG Koçhisar'ın komutanı, rotasını Bozcaada Limanı'na çevirmiş.

Mendirek içinde bile egemenliğini sürdüren dev dalgalar, geminin ilk manevrada iskeleye yanaşmasını engellemiş. Halatlar fora edilip, ikinci manevra yapılırken, güvertedeki personelden Astsubay Abdullah Eği, sol ayağını halat düğümüne kaptırmış. Gemi açıldığı, halat da hızla aktığından, gencecik subayın ayağı deliğe sıkışıp kopuvermiş.

FİLM ÖYKÜSÜ GİBİ

Bundan sonra yaşananlar, soluk soluğa seyredilen gerilim filmlerine benziyor.

Acılar içinde kıvranan Astsubay Eği'nin ayağının denize fırladığını gören gemi komutanı Binbaşı Erol Çokkeser, önce gözlerine inanamamış. Ancak kendisini hemen toparlayıp, sağlık personelinin ilk müdahaleyi yapmasını sağlamış.

Adadaki komando bölüğünün komutanı Yüzbaşı Deniz Atahan da, Boğaz Komutanı Tuğamiral Yalçın Ertuna ile Çanakkale Deniz Hastanesi Baştabibi Albay Mennen Esener'i arayıp, kazayı ve hastanın durumunu rapor etmiş. Bu arada Güney Saha Deniz Komutanlığı'na da haber verilmiş. Baştabip Esener'in yardım ekibine ilk talimatı ‘‘Yaralıyı bize getirin ve kopan ayağı da bulmaya bakın... Eğer ayak dikime uygunsa, 6-7 saat içinde yerine bağlanabilir!’’ olmuş. Ayağın bulunması halinde yapılması gerekenleri saymayı da unutmamış: ‘‘Naylona sarın, buz kutusunun içine koyun, ama ayak buz parçalarına doğrudan temas etmesin! Haydi göreyim sizi!’’

Bu arada başta Kaymakam Yavuz Akkoç olmak üzere tüm ada halkı işi gücü bırakıp, yardıma koşmuş. Sağlık Ocağı'nda kazazedenin kan kaybı önlenirken, morfinle ağrıları nispeten dindirilmiş. Dalgıçlar da gönüllü olarak dondurucu denize dalmaya başlamışlar. Geminin manevraları sırasında deniz bulandığından, dalgıçların ilk bir saatlik arama çabaları, başarısızlıkla sonuçlanmış. Bunun üzerine yaralı astsubay, ambulansla feribota bindirilerek Çanakkale Deniz Hastanesi'ne yolcu edilmiş. Kaymakam Yavuz Akkoç, yaşanan kritik dakikaları şöyle anlatıyor:

‘‘Saatler ilerliyor ve ümitsizliğe kapılan dalgıçlarımız, birer birer sudan çıkıyorlardı. O sırada dalgıç Kerim Kılavuz'u gördüm. Kendisine insanlık namına son bir kez dalması gerektiğini söyledim. Bizi kırmadı ve gemi komutanının işaret ettiği yere daldı. Çıktığında, elinde ayak vardı! Mucize işte böyle başladı!..’’

Öteki adaları bilmem ama bizim Bozcaada, iyi kalpli ve yardımsever insanlarla doludur. Yaz kış durmadan esen poyrazın, kalplerindeki tüm kötülükleri alıp götürdüğü bu güzel insanlardan biri, buz kutusunu kaptığı gibi, motoruna atlamış ve dalgaları yara yara karşıya geçivermiş.

MUCİZE GERÇEKLEŞİYOR

Yaralı astsubayla kopan ayağı, yaklaşık onar dakika arayla, Çanakkale Deniz Hastanesi'nin ameliyathanesine getirilmiş.

Albay Mennen Esener, unutulmaz müdahaleyi anlatırken ‘‘Yapacağımız iş sınırlıydı. Yaralının hayati durumunda büyük bir tehlike olmadığından, kanamayı durdurduk ve serumla kopan ayağı steril hale getirdik. Ayrıca tetanoz iğnesi yaptık!’’ diyor ve ekliyor:

‘‘Asıl endişemiz, hastane bahçesine indirdiğimiz helikopterle ilgiliydi. Çünkü hava kararmaya başlamıştı. Helikopter, gece uçuşuna pek elverişli değildi. Oysa, yaralının mutlaka birkaç saat içinde dikimin gerçekleşeceği Haydarpaşa Askeri Eğitim Hastanesi'ne gitmesi gerekiyordu...’’

Mucize orada da devam etmiş. Helikopter pilotu, Olağanüstü Hal Bölgesi'nde görev yaptığından gece uçuşlarında deneyimli bir subaymış. Sorulduğunda ‘‘İstanbul'a değil ama Çorlu'ya indirebilirim!’’ demiş.

Sonrası, gerçekten bir film öyküsü gibi... Çorlu'dan ambulansla Haydarpaşa'daki hastaneye gidiş, tam yedi saat süren çok başarılı bir ameliyat ve ertesi sabah ilk sevindirici haber: ‘‘Hastanın ayağına kan akışı sağlandı!’’ Yani yaralı, ileride ayağını kullanabilecek...

Adadaki mucizenin üstünden, beş aylık bir süre geçti. Kopan ayağını bırakıp, acılar içinde adadan ayrılan 23 yaşındaki Astsubay Abdullah Eği, bu kez ayağıyla birlikte adaya döndü.

Kaymakam Yavuz Akkoç, Yüzbaşı Deniz Atahan ve yardımsever Bozcaada halkı, o günkü gibi yine iskeledeydi. Ama bir farkla: Bu kez herkesin gözünde sevinç gözyaşları vardı.

Not: ARENA'da yayınlayacağımız mucize, askeri ve sivil bürokrasiyle halkımızın koordineli çalışması sonucunda sağlandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın takdirname ve para ödülü verdiği bu örnek insanlarımızın öyküsünü, ayrıntılarıyla ARENA'da bulacaksınız.













Yazarın Tüm Yazıları