Paylaş
Dünyadaki terminal-meydan işletmecilerinin, inşaatçılarının gözü İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanı projesi için Türkiye’de. Ancak doğru firmaların, doğru fiyatlarla alamadığı projelere finansman bulunamıyor. Eğer toplama firmalara böyle bir ihale verilirse, bu proje tek kelimeyle berbat olacak. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile DHMİ’nin havacılıktaki başarılarına yanlış bir kurguyla gölge düşmemesi gerekiyor.
Yap-İşlet-Devret metoduyla ihaleye çıkacak 3. Havalimanı Projesi, 150 milyon yolcu kapasitesiyle, altı pistiyle İstanbul’u bölgenin en büyük aktarma noktası haline getirmeye hazırlanıyor.
Üç etapta tamamlanacak proje için yer belirlendi. Havalimanı, İstanbul’un Avrupa tarafında, Kemerburgaz’ın kuzeyinde, Karadeniz sahilinde inşa edilecek. Ancak, özellikle zemin konusunda yaşanan sıkıntı, havalimanı inşaatının maliyetlerini de ciddi oranda artıracak gibi duruyor. Yapım süresi bu zorluklarla birkaç yıl uzayabilir.
İNŞAATI ZORLAYACAK
* Bazı kömür ocaklarında kazılan tüneller yerin 100-150 metre altına kadar uzanıyor.
* Arazi adeta jelleşmiş durumda. Bu durum, devasa terminal binalarının oturacağı, tonlarca ağırlıktaki uçakların inip-kalkacağı pistlerin yapımını zorlaştıracak. İnşaat maliyetlerini yükseltecek.
* Madenlerin bir bölümünün 2015’e kadar ruhsatları var. Bu ruhsatların nasıl iptal edileceği soru işareti.
TEMEL KAYASI YOK
* Yapılan incelemede bölgede derinde temel kayası olmadığı ortaya çıktı. Bu durum yapılacak platformun temelini daha karmaşık hale getirecek.
* Havalimanı arazisinde çok sayıda göletin kurutulması gerekiyor.
* Maden çukurları dışında arazi engebeli. Ciddi miktarda hafriyat çıkacak.
* Bölgede milyon metrekarenin üzerinde ormanlık arazi yer alıyor.
* Hem Karadeniz hem de güçlü rüzgarlar nedeniyle arazinin sahil yapısı bile sık sık değişiyor. Erozyon yaşanıyor.
* Bu büyüklükte bir saha için ÇED yani Çevresel Etki Değerlendirmesi raporunun uzun bir sürede çıkması bekleniyor.
Bu proje bir inşaat projesi değildir, mimariden işletmeye bir bütündür ve çok büyük bilgi ister, kopya yazılımlarla yürümez. En az 50 yıl İstanbul markasının taşıyıcı projesidir, asla hata affetmez.
Kabinde tasarruf tehlikeli oyundur
Türk Hava Yolları, bir süredir orta kapasite-orta menzilli uçaklarında bir, uzun menzilli uçaklardaysa iki ya da daha fazla kabin memuru eksikle uçuyor. Orta kapasite-orta menzilli bir uçakta ‘emergency’ yani acil çıkış sayısı sekiz ama orta sıradaki kapıları bir kabin memuru kontrol edebiliyor. Bu durumda THY bir kabin memuru eksik uçurabilir.
Aynı şartlar uzun menzilli, geniş gövdeli uçaklarda da çok doğru olmasa da uygulanabilir. Uluslararası kural, bir tehlike anında 50 yolcuya bir kabin memuru düşmesi şeklinde kurgulanmıştır. Buradan baktığınızda uçaktaki yolcu sayısıyla uçuş öncesi görevlendirilen kabin memuru sayısı sıkı bir kontrolle ayarlanabilir.
Ama öyle olmuyor, kabin memuru uçağa geçerken bile yolcu sayısında artış olabiliyor. THY bunu düzgün bir akışla ayarlayabiliyor mu? Yani son dakika artan yolcu sayısıyla kabin memuru sayısı arasındaki doğru orantı doğru uygulanabiliyor mu?
Hayır...
Uzunca bir süredir gözlüyorum, son dakika kontrolsüzlükleri ve bir o kadar beceriksizliklerine birebir tanık oluyorum.
BÖYLE İKRAM YOK
İşin güvenlik kısmının ötesinde, ciddi bir sorun da ikramın sunumu. THY dünyada en iyi, en detaylı ikramı veren havayolu şirketi. Bundan artık geriye dönüş yok. Çünkü ikramdaki olağanüstü başarısı THY’nin marka değerinin altın kısmı oldu. İç hatlarda, 45 dakikalık uçuşta sunulan ikramı bir çok havayolu neredeyse okyanus aşırı seferinde bile vermiyor.
Bu mükemmel ikram akışının doğal olarak bir ya da iki eksik kabin memuruyla karşılanması çok zor bir iş. Eksik kabin memuruyla bu iş yapıldığında sistem aksıyor. Örneğin başlangıçtaki içecek servisiyle yemek ya da kahvaltı servisi birleştiriliyor. Ya da sıcak havlu verilmiyor. Yani bize sunulan standartlarla oynanmaya başlanıyor.
Ama asıl önemli tarafı, zaten ağır bir iş yapan kabin memurlarının solukları kesiliyor. Yorgunluktan bitap düşüyorlar. Bir sonraki sefer için perişan oluyorlar. Bu işi Lufthansa, Iberia, KLM ya da Qantas hatta son haliyle Singapur Havayolları’nda yapabilirsiniz. Onların ikramları daha cılız, daha az seçenekli ve daha az sunumlu.
?imdi yapılması gereken şu:
1. Eksik kabin memuruyla uçuştan hızla vazgeçilmeli.
2. İkram zenginliğini azaltmak gibi bir yöntemle eksik kabin memuruyla uçularak tasarruf sağlama akıldan bile geçirilmemeli.
3. THY kabinden tasarruf mantığını tartışmadan rafa kaldırmalı.
4. Kabin memurlarının dinlenme süreleriyle oynayanlar, oynama yöntemleri üzerinde çalışanlar sihirbazlıklarını başka işlerde kullanmalı.
5. Tasarruf yapacaksanız dış meydanlarda 1000 metrekare alanda üç ofis kiralamaktan, fazla personel bulundurmaya kadar işe başlayacağınız onlarca kalem var. Oralardan tasarrufa başlayın...
CEYDA HANIM’IN STRES KONTROLÜ
Geçtiğimiz haftalarda TK1885 İstanbul-Barcelona uçuşunda Kabin Amiri Ceyda Hanım’ın çektiklerini Fatih Çekirge sayesinde canlı yayınla izledim. Ekonomiden bir yakınını business’a almak isteyen varlıklı makam sahibi yabancı yolcunun kabine sığmayan şımarıklığını Ceyda Hanım dakikalarca yaşadı.
Yolcunun önünde diz çöktü, ikna etmeye çalıştı. İkramını zorunlu aksattı. Keyfi olarak bir yolcunun ekonomiden business’a alınamayacağını, kendilerinin yetkisi olmadığını en zarif kelimelerle defalarca anlattı ama olmadı.
Adam, ön galley’e yani mutfağa gelip tehditler bile savurdu.
Ceyda Hanım bütün uçağın güvenliğini ve ikramını yönetecek hem de o yolcuyu ikna edecekti. Bu stresi Ceyda Hanım mükemmel yönetti.
Fatih Çekirge gibi deneyimli, gazeteler yönetmiş bir gazetecinin sabrı tükendi, Ceyda Hanım’ın sabrı tükenmedi. İşte bu sabıra bir de verdiğiniz maaşların tartışmasını sokarsanız kabinde bitersiniz.
Kabin memurundan, ikramdan, onlara verdiğiniz paradan çalamazsınız. Aklınızdan bile geçirmeyin. Geçirmeyin ki, marka değerinizin başına gelebileceklerin ürkütücü senaryosunu yaşamayın...
Asla unutmayın, hostesleriniz sayesinde mekanikleşmeyen kabininiz, ikram çeşitliliğiniz sayesinde tercih edilişiniz, sizin en büyük zenginliğiniz.
Tamam, uçaklarınızın filo yaşının genç olması, pilot eğitimine verdiğiniz özen, teknikteki dikkatiniz, pazarlamadaki başarınız hepsi çok önemli. Ama oralardaki tercihler-çabalar sizin sorununuz.
Ama kabin bizim. Bizim yaşadığımız yer. Bize alıştırdığınız konforu, bizim yol arkadaşlarımızı perişan ederek sağlayamazsınız.
Bunu yapamazsınız... Yaparsanız, yapmayı sürdürürseniz marka değerinizi hançerlersiniz.
Paylaş