Paylaş
BİNDİNİZ bir uçağa, içi cehennem gibi. 30-35 derece... Ya da en iyisi 28 derece. Havalimanında koşturdunuz, kalabalıkla birlikte köprüde dakikalarca uçağa binmek için beklediniz, sonunda uçağa bindiğinizde iyice terlediniz. Motor çalıştırıyor ve pist başına gidiyor. Soğuması daha zaman alacak. Kabin ekibi, kokpitte pilotlar yeterince özen göstermediği için garip bir yolculuk yapacaksınız. Su kaybedeceksiniz, yorulacaksınız. Elinizi kaldıracak haliniz kalmayacak.
23 DERECENİN ALTINDA
Bunun tek sorumlusu vardır. Havayolu şirketi. Biz de ne yazık ki, özel havayolları da dahil, kabin ısısına özen gösterilmiyor. Ya da 23-24 derece yapıldığında yolcular uçağın çok soğuk olduğunu ileri sürerek uçağın ısıtılmasını bile istiyorlar. Bu ikilemde doğru olan kabin ısısının en fazla 23 derece olmasıdır. Başta Lufthansa olmak üzere birçok iyi havayolunda kabin ısısı 23 derecenin bile altında tutulur. Ama bizde öyle değil. Kabin ısısı kültürü yok. Bu işi en ciddiye alan THY yıllardır mücadele ediyor. Ama ekiplerin keyfine kalınca tatsız sonuçlar ortaya çıkıyor. Diğer havayollarında da kabin ısısı ile ilgili talimatlar var ama önemsenmiyor. Hele özel havayolları uçağın arka kısmında bulunan ve APU denilen jeneratörlerinde arıza varsa, dışarıdan da soğutma sistemi almadıkları için uçakların içi hem çok sıcak hem de havasız oluyor. APU uçak yerdeyken sağladığı enerji ile havalandırma, klima sisteminin beslenmesini sağlıyor. Harcanan yakıt çok önemsenmeyecek bir maliyet. Yolcunun uçağa gelişinden 10-15 dakika önce APU çalıştırılarak uçağın klima sisteminin devreye alınması gerekiyor.
Havayollarında uçuş için alınan yakıtı pilotlar belirliyor. Onlar da mümkün olduğu kadar ucu ucuna planlama yapıyorlar. Daha az yakıt yakan pilot ödüllendirilmiyor ama çok fazla yakıt harcanması sorgulanıyor. Eğer kabin 24 dereceden fazlaysa o uçuş bilgilerini THY Müşteri Hizmetleri’ne, özel havayolu şirketine bildirin. Üşenmeyin. Bana da mail atabilirsiniz. Hepsini tek tek ilgili kişilere atarım. Sonuçta bu sağlığınızla ilgili bir şey. THY Uçuş İşletmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Aykut Alpa, şirket kararı olan kabin ısısını 23-24 derece olarak açıklamıştı. Uçaklar yerdeyken eğer APU arızası varsa, harici soğutma alınması için pilotlara talimat verildi. Kalkıştan sonra da kabin ısısı doğru ayarlanmıyorsa, kabin ısısı artıyorsa, kabin ekiplerinin sürekli bunu kontrol etmeleri istendi.
İHBAR EDEBİLİRSİNİZ
Ama ne yazık ki geçen zamanda gerekli özen gösterilmediği ortaya çıktı. Talimatlar yenilendi, kontroller artırıldı. Ama hala bir başarı standardı yakalanamadı. Hep diyorum, uçakta biraz üşüyerek yolculuk yapmak zararlı değildir. Terleyerek uçmamak için mutlaka ihbar edin. THY bunu düzeltmek için kabin ısısı konusunda hassas davranıyor ve tedbirler alıyor. Uçağın yerde yolcu gelmeden 15 dakika önce APU’sunun çalıştırılması için harcanan yakıtı da şirket artık dert etmiyor. Yani pilotlara bu konuda ciddi bir rahatlık veriliyor. Aynı şekilde harici soğuk hava için de pilotların yetkileri var. Uçaklarda üşüyen yolcular için battaniye sayıları da artırıldı. Yine de bütün tedbirlere rağmen personel hataları yolcuların sırtına yük oluyor. Bu yüzden lütfen sıcak bir kabinle karşılaştığınızda görevlileri uyarın, yetinmeyin ilgili yerlere bildirin. Mail atın, işin peşini bırakmayın.
MÜDAHALE YELTENMELERİNE KARŞI BARİYER
TÜRK Hava Yolları İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Abdülkerim Çay, pilot alımları konusunda bir devrim yaptı. Kendisini iyi tanırım. Cesurdur, taviz vermez. Akıllıdır. Başıma bir şey gelir tipi ürkek çalışmaz. Yani doğru olanı mutlaka yapar. Pilot aday başvuruları, İngilizce yeterlilikler, yer eğitimleri, sınav sonuçları, simülatör sonuçlarına artık şirket içinden-dışından kimse ulaşamıyor. Sadece adaylara geldikleri aşamaların sonuçları bildiriliyor. Şirket içinden, en üst seviyede bile bir yönetici her hangi bir adayın performansı hakkında bilgi alamıyor. Torpil kelimesini pek kullanmak istemiyorum ama yeni sistemden bu konuda bir girişimin bile yapılması imkânsız hale getirildi. Kendi çocukları sınava giren ve halen THY’de uçan pilotlara bile sınavlara katılan çalışma arkadaşları her hangi bir şey söyleyemiyorlar. Söyleyenlerle ilgili ciddi idari işlemler yapılacağı da sessiz duyurular arasında yer alıyor.
Sonuçta THY uzun yıllar bu konuda büyük hatalar yaptıktan sonra gerçek bir güvenlik bariyeri oluşturdu. Yıllarca pilot adayları için torpil yapılır, hatta sınav sonuçlarının bile değiştirildiği iddiaları duyulurdu. Şimdi hayatta olmayan bir İstanbul Valisi de oğlunu yıllar önce zorla THY’ye sokmuş, pilot yetiştirilmesi için ciddi baskı uygulamıştı. Valinin oğlu İngiltere’de eğitime gönderilmiş, 50 bin dolardan fazla bir harcama THY’nin kesesinden çıkmıştı. Ama Vali oğlu birkaç kez uçurulduktan sonra uçamayacağı anlaşılmış ve sistem dışına çıkarılmıştı. Yani havayolu pilotluğu başlamadan bitmişti. Ben de her zaman şu soruyu sorarım. Sınırlı yetenekleri olan bir kişi ite kaka nasıl pilot yapılır: Ve biz böyle birinin kullandığı uçağa nasıl güvenle binebiliriz? Hayatlarımızı emanet ettiğimiz pilotların bir kayırmaca ile uçmasını sanırım kendileri de istemezler...
Genel Müdür Yardımcısı Abdülkerim Çay bu bölümün kapılarını tamamen kapattı. Sanırım bu bariyer, THY’nin geleceği ve hepimizin hayatı için uygulanan en önemli karar.
ÜNİFORMALAR TAMAM, BAVULLAR YANLIŞ
TÜRK Hava Yolları yeni kabin memuru üniformalarını nihayet kullanmaya başladı. Şimdi sorun uçuş ekibinin bavullarında. İhtiyacın belirlenmesi sürecinde ciddi bir araştırma yapılmadığı için ekiplere verilen iki bavul da gerçekten yanlış seçim. Bavullardan biri günlük uçuşlar ya da bir gecelik konaklamaya göre çok küçük. İkinci bavul ise o kadar büyük ki taşıması bile bir eziyet. Bavullardaki yanlışlığın nasıl düzeltileceği ciddi bir merak konusu oldu.
Paylaş