Kokpit nasıl korunur?

Havadaki terörü önlemek için çeşitli araştırmalar arasında kokpitin tümüyle girilmez hale getirilmesi de var. Yani kabinle kokpit arasında hiçbir ilişki bırakılmayacak. Kokpite sadece telefonla ulaşılabilecek.

Bütün bu çalışmalar havadaki terörü önlemekten çok caydırıcılık amacıyla geliştiriliyor. Uçak imalatçıları, kullanıcılar ve kural koyucular yaşanan olaylardan alınan derslerle önlemleri giderek arttırıyorlar. Kabine konacak kameralar, aşağıdan uçağın kontrol altına alınıp indirilmesi, plastik bıçaklar, uçak içine yolcuların çantasız binmesi gibi binlerce tedbir asla yüksek bir ceza kadar caydırıcı olamaz diye düşünülüyor. Bu yüzden havacılık dünyası uçak korsanlarına, teröristlere karşı özel bir yasa ile ceza verilmesini istiyor. Bu cezanın, bütün yolcuların tek tek şikayetleri ile oluşması, hürriyeti bağlayıcılık, ölümle tehdit gibi tüm unsurları kapsaması düşünülüyor.


Elinde hiçbir şey yoktu.

Kabin memurlarından birinin boynunu sıkmaya başladı.

Yerden 10 bin metre yüksekte ölüm tehdidi savuruyordu. Hava korsanının ilk isteği kokpit kapısının açılmasıydı.

Kapı kitliydi. Yeni nesil bir kapıydı. Şifreyle açılabiliyordu. Pilotla kabin memuru mutabık kalarak kapıyı açabiliyorlardı.

Eylemci kabin memurunun ya da bir yolcunun boğazını sıkmaya devam ediyor ve avazı çıktığı kadar 'Kapıyı açın' diye bağırıyordu.

Bir başka senaryo da hava korsanı üzerindeki mumların bomba olduğunu söylüyor ve yine kokpit kapısının açılmasını istiyordu. Ya da 11 Eylül sonrası uçaklara konan plastik bıçaklardan birisini yolcunun gırtlağına dayamış, pilotun kapıyı açmasını istiyordu.

Bütün senaryolarda kokpit kapısı bir şekilde açılacaktır. Uçağın Mesul Kaptan Pilotu, kabinde yaşananları görmese de buna seyirci kalamaz ve sorumluluğunu tümüyle yüklendiği yolcuları için kuralları yorumlamak zorunda kalacaktır.

* * *

Silahlı, özel eğitimli teröristlerden bahsetmiyorum. Akli dengesi bozuk, kişilik sorunları yaşayan, bunalmış, ruhunda fırtınalar esen sıradan bir saldırgandan söz ediyorum. O bile 200 yolcunun hayatını tehdit edebiliyor. Kokpit kapısı, önerilen uyarılar gereği uçuş boyunca kapalı-kilitli tutulmak zorunda. Ama nereye kadar? Kabinde yükselen ölüm tehdidi, ya da dökülen kana bir pilot ne kadar süre ile ilgisiz kalabilir? Havacılık dünyasının hükmetmekten çok tavsiye oluşumlu 'Kokpit kapısını kapalı tutun' kararı her şartta uygulanması çok zor bir kural.

Bir uçuş sırasında yaşanan böylesi basit bir eylemde yolcuların ayaklanıp hava korsanını tesirsiz hale getirmesi bir sürü başka riski de beraberinde getiriyor. Ya da uçakta yolcu gibi oturan bir güvenlik görevlisi olayın basit ve ferdi bir eylem olduğuna karar verip müdahale ederken hava korsanının yine yolcu gibi oturan diğer yandaşları ortaya çıkıyor ve belki de silahlar konuşmaya başlıyor.

* * *

Havada eylemin çözümü yerdekinden çok daha zordur. Kontrolü güçtür. Basit ve tecrübesiz bir eylemcinin tesirsiz hale getirilmesinde bile bir dizi risk vardır. Riskleri sayıp, onlarca ipucunu ortaya sermenin mantığı yok. Peki böyle bir şartta ne yapılabilir? Yıllardır havacılık güvenliği ile uğraşan uzmanlar bunu tartışıp duruyorlar. Kokpit kapıları 180 bin doları bulan özel kapılar haline getiriliyor. Kurşun geçirmez yapılıyor. Balta ile parçalanmaz imal edilebiliyor. Kabine kamera konup kokpitten izlenmesi sağlanıyor. Havalandırma sistemi içine bayıltıcı gaz koyup, bir olay anında patlatılarak herkesin bir süre uyutulması bile düşünülüyor.

Ama hiçbir buluş açılması istenen kokpit kapısının açılmasını engelleyemiyor. Tek çözüm caydırıcılık. Suç ve ceza ile uğraşanlar basit bir gasp suçlusunun 24 yıla mahkum olduğu düşüncesinden hareket ediyorlar. Ve çözümün uçak kaçırma olaylarında eylemcinin kişisel şartları ve amaçlarına bakılmaksızın cezasının çok ağır olmasından yana tavır koyuyorlar. Kabindeki 150-200 yolcunun hayatını tehlikeye sokan, özgürlük haklarını kısıtlayan bir hava korsanı ömür boyu cezaevinde çürüyeceğini bilse belki bu suçu işlemeyi aklından bile geçirmez diye düşenen hukukçuların sayısı giderek artıyor. Her yolcunun olaydan sonra tek tek 'Hayatımızı tehlikeye soktu. Bizi ölümle karşı karşıya getirdi' diye başvurması cezayı doruk noktasına çıkarmaya yeter.

Hava hukuku ve havacılıkta işlenen suçlarla ilgili kurumlar işi ömür boyu cezaya taşımanın yollarını arıyorlar. Yollar değişik ülkelerin, değişik suç ve ceza anlayışlarının farklı açıdan ortak bir çözüm için uzlaşmayı bekliyor... Uzlaşma cezanın, olayın şekline göre ne kadar önemsenmesi gerektiği fikrinde çatışmalar yaratıyor... Oysa 200 yolcuyu ölümle tehdit eden bir anlayışıyla yola çıkıldığında ömür boyu hapse uzanan bir ceza hiç de insafsız olmayacak gibi görünüyor.


Özel kapı

Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi FAA'in yeni kurallarına göre 9 Nisan'a kadar Amerika yönüne uçacak tüm yolcu uçaklarının güçlendirilmiş kokpit kapılarına sahip olması gerekiyor. Dışardan açılmayan bu kapılar kurşun geçirmiyor. İmalatçı US Global Aerospace'in verdiği bilgiye göre özel kokpit kapıları kabin konfigrasyonuna bağlı olarak uçak başına 40 ila 180 bin dolara mal oluyor.


THY’nin teknik patronu Cemil Kayahan emekli oldu


Çok uzun yıllar Türk Hava Yolları uçaklarının teknik bakımından sorumluydu. Her gün dünyanın dört bir yanına uçan uçaklarının mutlu dönüşlerini beklerdi. Telefonu her çaldığında irkilir, bir arıza haberi gelecek korkusunu yaşardı. Gövdeden motora geniş bir yelpazede uçak endüstrisinin gelişen teknolojisini yakından izler ve THY'nin yükselen vizyonunda yerini alırdı.

Hiçbir zaman yorulmayan, enerji dolu bir insan olarak yıllarca THY Teknik'i yönetti ve yükseklere taşıdı. Hızlı karar veren, uzatılmış ve bürokrat korkusu ile yapılmış işleri sevmeyen Cemil Kayahan, kendisine olan güvenin rahatlığı içinde 65 uçaklık filoyu sürekli havada tutmanın yanısıra teknisyen arkadaşları ile de her sorunu paylaşmayı başardı. Türk Hava Yolları Teknik'i yurtdışına hizmet satan hatta uçak satan bir kuruluş haline getirdi. O da geçtiğimiz günlerde emekli oldu ve çok sevdiği bakım üssüne veda etti.

İYİ BİR MÜHENDİS

THY'de 29 Nisan 1970 tarihinde çalışmaya başlayan Yüksek Makine Mühendisi Cemil Kayahan, 16 yıl Motor ve 7.5 yıl da Revizyon Atölye Müdürlüğü yaptı. Kayahan, 14 Ağustos 1997'de Yusuf Bolayırlı'nın THY Genel Müdürlüğü'ne atanmasıyla Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı oldu.

Cemil Kayahan'ın yerine Doç.Dr. Temel Kotil atandı. Uçak Mühendisi olan Kotil, ABD'de Michigan Üniversitesi'nde uçak mühendisliği üzerine master ve doktora yaptı. İTÜ'de dekan yardımcılığı görevinde de bulunan Kotil'in THY'ye katılmadan önceki görevi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde APK Başkanlığı'ydı.

BÖLGENİN BAKIM MERKEZİ

THY Teknik Bakım Üssü son yıllarda büyük bir gelişme göstererek bölgenin en önemli uçak bakım merkezi oldu. Türkiye'deki özel havayollarının yanı sıra çevredeki ülkelerin havayollarının uçaklarının büyük bakımlarını gerçekleştiren THY, bakımın yanı sıra teknik danışmanlık yapacak seviyeye de ulaştı. Pazardaki payını arttırabilmek için THY kendi filosunda olmayan uçakların da bakım yetkilerini almaya başladı. Geçtiğimiz yıl THY dışarıya sattığı bakım hizmetlerinden yaklaşık 40 milyon dolar gelir elde etti.

NE GÜZEL BÖYLE GİTMEK

Türk Hava Yolları'nın Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Cem Kozlu görevinden ayrıldığı gün hemen tüm televizyonlar ve ertesi gün de gazeteler övgüler yağdırdı.

Güzel bir vedalaşma oldu. Rakamlar, THY'nin Dr. Cem Kozlu ile olduğu yıllardan güzel örneklerle doluydu. Şirketin değişen yüzünün, gelişen büyüklüğünün ve tescil gören markasının arkasında elbette sadece Dr. Cem Kozlu yoktu. Genel Müdür Yusuf Bolayırlı, Atilla Çelebi, Tezcan Yaramancı, Erman Yardelen de vardı. O da zaten bunu her zaman söyledi. Son 15 yılın içindeki kimseyi unutmadı, inkar etmedi. O dönem birçok insanın vizyonunu THY için paylaştığı özel bir dönemdi.

HEYECANLANDIK

Sanırım önceki sabahtı. Viyana'dan aradı ve vedalaştık. Kaç yıllık bir dostluğu noktalamak için değil, paylaşılmış bir dönemin heyecanını yaşamak için konuştuk. Türk Hava Yolları'nın uzak ülkelere açılışını konuştuk. New York'tan Tokyo'ya direkt uçuşlardan, orta kapasite orta menzil filonun tümüyle değişiminde yaşanan sıkıntılardan söz ettik.

Geçen 15 yıl içinde THY Asya-Pasifik krizinden tutunda Türkiye'nin sayısız ekonomik çalkantıları içinde hep ayakta durmuştu. Avrupa'da, Amerika'da havayolu şirketleri birbiri ardına batarken THY az-çok birçok dönemi kárla kapamış, filo yapısını değiştirmiş, gelecekle ilgili proje ve yatırımlarını ertelememişti.

UMARIM İYİ OLUR

Dr. Cem Kozlu, THY şapkasını bir kenara bıraktı. Artık Coca Cola'daki Viyana merkezli, büyük çaplı işini sürdürecek. THY'nin Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı bir süre önce Genel Müdürlük görevine atanan Abdurrahman Gündoğdu yürütecek. Yani şirketin bir bakıma tek hakimi olacak. Bu hakimiyetin nasıl olacağını bekleyip göreceğiz. Erken iddialar, kanıtlanmamış suçlamalar için zaman da çok hızlı geçiyor.

Ama sınır tanımayan bir kadrolaşma, siyasi yer açmalar peşine düşülmezse, adil yerleşim düzeni bozulmazsa ve iyi bir vizyon ortaya konursa, Cem Kozlu gibi efsane olmak için de büyük şans doğacağına inanıyorum.

Umarım bir gün Abdurrahman Gündoğdu'nun da arkasından iyi şeyler yazarız... Tıpkı Dr. Cem Kozlu gibi güzel bir başarıya imza atar. Ayrılırken heyecanlanırız. Vedalaşmak çok zor olur.

Yazarın Tüm Yazıları