Kokpit

Uğur CEBECİ
Haberin Devamı

Her uçuşta radyasyon alıyoruz

Gökyüzünde, yerden binlerce metre yükseklikte, beyaz bulut tarlalarının üzerinde mükemmel bir yolculuk yapıyorsunuz. Ancak sinsi bir tehlikeyle karşı karşıyasınız. Bu tehlikenin adı kozmik radyasyon. Yüksek irtifalarda insan vücuduna başta kanser olmak üzere önemli zararlar veriyor. Pilot ve kabin memurları gibi uçaklarda görev yapan ekibin yanı sıra çok sık uçan yolcular da kozmik radyasyonun pençesinde.

Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi FAA'in 1992'de yaptığı araştırmaya göre pilotlar ve kabin memurları her yıl nükleer santrallerde çalışan işçilerden iki kat daha fazla radyasyona maruz kalıyorlar. Çeşitli meslek grupları arasında yapılan araştırmada kansere yakalanma oranı diğerlerine göre pilotlar ve kabin memurlarında oldukça yüksek.

Kozmik radyasyon nedeniyle uçuş ekiplerinde daha çok göğüs ve kemik kanserine rastlanıyor. Finli bilim adamlarının araştırmasına göre kadın kabin memurlarının göğüs kanserine başka işlerde çalışan hemcinslerine oranla yakanma riski iki kat daha yüksek.

RADYASYON NEDİR

Radyasyonu göremezsiniz ve hissedemezsiniz. Fakat radyasyon etrafımızdadır ve gelişen dünyamızda ne yazık ki hayatımızın bir parçasıdır. Radyasyon yani ışınım bir kaynaktan çevreye parçacık akışı ya da dalga biçimindeki enerji salınımı olarak tanımlanıyor. Saniyede 300 bin kilometre hızla hareket eden radyasyon canlılara zarar verirken kanser tedavisi gibi konularda yararları da olabiliyor. Zararları ise iki türlü. Kısa vadede, radyasyon yayılırken rastladığı hücreleri tek tek öldürüyor. Uzun vadede ise hücreler üzerinde moleküler değişiklikler yaparak mutasyon ile bunların kalıtsal olarak diğer kuşaklara aktarılmasına neden oluyor.

Kozmik radyasyon güneş ve uzay kaynaklı. Işık hızına yakın saniyede 300 bin kilometreyle ilerliyor. İlk defa 1907 yılında bilimadamları tarafından keşfedilen kozmik radyasyon uzayı katederek dünyaya ulaşıyor. Ancak atmosfer bir süzgeç gibi kozmik radyasyonu engelleyerek yeryüzün etkilemesini önlüyor. Yüksek irtifalarda atmosferin daha ince olması nedeniyle radyasyon tam süzülemiyor. Bilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre 11 bin 200 metrede yapılacak 4.1 saatlik yolculuk sırasında röntgen filmi çektirmiş kadar radyasyona maruz kalınıyor.

Kozmik radyasyonun en riskli olduğu noktaların başında yüksek irtifalar ve kutuplar geliyor. Araştırmalar bu bölgelerdeki radyasyon riskinin iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Çünkü burada atmosferin koruyuculuğu azalıyor ve kozmik radyasyon ışınları tam olarak süzülemiyor. Yükseklerde yolcu uçaklarının kabinlerinde alınan küçük dozdaki kozmik radyasyon bile tehlikeli. Atmosfer ekvatora indikçe kalınlaştığı için burada kozmik radyasyon etkileri yarı yarıya düşüyor. Ancak çoğunlukla kutup hatlarındaki uçuş rotaları uzun menzilli uçaklar tarafından zaman kazanmak için kullanılıyor. Çok yüksekten uçan ve sesten iki kat daha hızlı seyir süratine sahip olan Concorde, kozmik radyasyonun daha fazla olduğu tabakaları hızlı geçtiği için bu riskler daha az.

Normalde insan vücudu yılda ortalama 360 millirenms radyasyon alıyor. Bunun 300'ü doğa koşullarıyla, 60'ı da çeşitli cihazlardan geliyor. Mrem olarak da adlandırılan millirenms, radyasyon etki düzeyinin ölçüm birimi. Röntgen çektirdiğinizde 40 mrem radyasyon alırsınız. Kozmik radyasyon genlere de etki ederek mutasyon oluşturur. Yani genler normal yapılarından çıkar ve bozulmaya uğrar. Bu özellikle hamile kadınlar için büyük tehlikelere neden olabilir.

Yapılan araştırmalara göre her 3 bin metrede radyasyonun etkisi yaklaşık iki kat artıyor. Özellikle 9 bin metrenin üzerinde radyasyon etki oranı ciddi olarak artış gösteriyor. Bunun dışında uzaydaki meteor olayları da kozmik radyasyon oranını etkiliyor. Araştırmalara göre her 11 yılda bir radyasyon oranı en üst seviyeye çıkıyor. Bu yıl yani 2000 yılı kozmik radyasyon oranı en üst seviyede olacak.

YENİ DÜZENLEMELER

Son yıllarda etkileri ortaya çıkan kozmik radyasyon karşısında özellikle pilotlar ve kabin memurları büyük tehlike içinde. Uluslararası pilotlar ve kabin memurları birlikleri bu konuda önlemler alınması için havacılık otoritelerine baskı yapıyorlar. Avrupa Ortak Havacılık Otoritesi JAA yeni kurallar hazırlıyor.

Uçuş saatlerinin azaltılmasının yanı sıra risk nedeniyle pilot ve kabin memurlarına tazminat ödenmesi de düşünülüyor. Kozmik radyasyonun yanı sıra uçuş ekipleri cihazların yaydıkları radyasyona da maruz kalıyorlar.

AIREX 2000 muhteşem olacak

Türkiye 25-28 Mayıs tarihleri arasında dünyanın en büyük sivil havacılık fuarlarından birine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. İstanbul Atatürk Havalimanı Askeri Apron'da düzenlenecek üçüncü Airex Uluslararası Sivil Havacılık ve Havalimanı Ekipmanları Fuarı iş jetlerinden yolcu uçaklarına, havalimanı ekipmanlarından motor imalatçılarına kadar sektörün devlerini bir araya getirecek.

Fuarın organizatörü MİNT Fuarcılık yetkilileri Feyzan Erel ve İbrahim Anıl, Airex 2000'de büyük bir aşama kaydederek katılımcı şirket ve uçak sayısında önemli artışlar yakaladıklarını söylediler. Toplam 114 şirket katılım için anlaşma yaptı. Bu sayı fuar tarihi yaklaştıkça artacak. Dünyada yalnız sivil havacılık dalında fuarın çok az olduğunu belirten Feyzan Erel, büyüklük açısından Airex'in sektörde önemli bir yere sahip olduğunu söyledi. Ayrıca fuar askeri bir apronda açılan ilk sivil fuar da olacak.

Airex 2000'in kapalı alanı her biri 100 metre boyunda 30 metre eninde 3 bin metre karelik iki çadırdan oluşacak. Bunların ilkinde havacılıkla direkt ilgili uçak, motor imalatçısı şirketlerin standları, ikinci çadırda ise TAV, Bayındır gibi havalimanı işletmecilerinin yanı sıra ekipman imalatçılarının standları bulunacak. Bu yılki fuarda toplam kapalı alan 6 bin, toplam alan ise 55 bin metre kare. Oysa 1996'da fuar ilk kez açıldığında 15 bin metre kare üzerine kurulmuştu. Açık alanda ayrıca bazı şirketler 'şale' adı verilen özel kapalı alanlar da kiraladılar.

Fuar sırasında çeşitli konferanslarda düzenlenmesi planlanıyor. Küçük ölçekliler Havacılık Müzesi salonunda, büyükler ise Polat Rönesans Otel'de gerçekleştirilecek. Konferans konuları arasında havacılıkta leasing ve sigorta işlemleri, zirai havacılık, uçuş emniyeti ve eğitim konuları bulunuyor.

Sergilenecek uçak ve helikopter sayısı şu an 37. Son katılımlarla bunun 40'ı geçmesi bekleniyor. Fuara katılacak uçaklar arasında özellikle iş jetleri dikkat çekiyor. Boeing dev iş jeti BBJ'yi getirirken, Cessna Caravan, Bravo, Ultra, 172, Citation 3 ve X, Raytheon Hawker 800XP, Premier 1, Beechjet 400A, Kingair B200, Bombardier Challenger 604, Global Express, Lear 45 ve 60, Galaxy Aerospace Astra SPX ve Galaxy, Dassault Falcon 900 ve 50, Bell 427 ve 430, Canadair CL415 ve 215, Robinson R22 ve R44, Eurocopter EC135 ve EC155, Agusto Kaola ve Power 109, Vulcan Air Observer ve Cangoro, Pilatus PC12, Cosy ve Piaggio da P180 Avanti ve P166 MLU uçakları ile katılıyor.

Tolga ÖZBEK

Cep telefonuna farklı güvenlik

Atatürk Havalimanı'nda iç hatlardan gidişte cep telefonları X-Ray cihazlarından geçirilmiyor. Güvenlik geçişi sırasında bir sehpaya bırakılıp sonra alınıyor. Oysa dış hat uçuşlarında cep telefonları bir çok yabancı havalimanında olduğu gibi X-Ray cihazları içinden geçiriliyor.

Cihazlar üzerinde bulunan küçük plastik kutulara konulan cep telefonlarının diğer eşyalar, el çantaları gibi X-Ray'den geçişle kontrol edilmesi zorunlu olmasına karşın başta İstanbul iç hatlar olmak üzere bir çok havalimanımızda uygulanmıyor.

Cep telefonları, son yıllarda içlerine yerleştirilen patlayıcılar nedeniyle ciddi bir tehlike aracı haline geldi. Bazı ülkelerde cep telefonu X-Ray cihazından geçirildikten sonra kapalıysa sahibine açtırılıp, çalışır duruma getirtiliyor. Yani bir kez daha kontrol ediliyor. Yıllarca başı terörle belaya girmiş olan ülkemizde cep telefonlarının X-Ray'den geçirilmemesi ciddi sorunlar çıkarabilir. İçişleri Bakanlığı'nın talimatına rağmen güvenlik birimlerinin cep telefonu konusunda farklı uygulamaları endişe verici bulunuyor.

Kemerleriniz bağlı kalsın

Mevsim değişikliğinin eşiğindeyiz. Dünyanın bir çok yerinde hava sahalarında pilotlar beklenmedik türbülansla karşılaşıyorlar. Ve kemerleri bağlı olmayan yolcular uçakları şiddetle sarsan türbülans nedeniyle koltuklarından fırlıyor, sağa-sola çarparak yaralanıyor.

Artan türbülans kazaları nedeniyle havayolu şirketleri tüm uçuş boyunca kemerlerin bağlı kalmasına karar verdiler. Başta Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi FAA olmak üzere sivil havacılık kuruluşları havayollarından tüm uçuş boyunca yolcuların kemerlerinin bağlı kalması için talimatlar çıkarıyorlar. Geçtiğimiz yıl sadece Amerika ile Avrupa kıtası arasındaki uçuşlarda 78 kaza yaşandı. Türbülans nedeniyle normal uçuş sırasında birden fırlayan ve sonra hızla irtifa kaybeden uçaklarda 224 kişi yaralandı.

Avrupa üzeri uçuşlarda ise kaza sayısı 45 olarak belirlendi. Uzakdoğu uçuşlarında da son bir yıl içinde 165 kişinin yaralandığı, bunlardan sekiz yolcunun hayatını kaybettiği belirlendi. Türk Hava Yolları da uzun bir süredir tüm uçuş boyunca kemerlerin bağlı kalmasını isteyen havayolları içinde yer alıyor. Kabin ekipleri kalkış öncesi yaptıkları anonslarda bunu vurguluyorlar. Özellikle yolcu uyurken bir türbülansa girilmesi durumunda kemerleri bağlı değilse daha fazla yara alıyor.

Bu nedenle siz siz olun tüm uçuş boyunca mutlaka kemerlerinizi bağlı tutun. Kemerinizin gevşek olmamasına, belinizi uygun bir sıkılıkla sarmasına da ayrıca dikkat edin.

Yazarın Tüm Yazıları