Paylaş
Profesör Doktor Ahmet Bolat’ın 64’üncü doğum günüydü. THY, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki 13’üncü uçuş noktası Detroit’e gidiyordu. Haftada üç gün yapılacak seferler yakında dörde çıkacak. Ama konuşmalarda hedefte 2033 yılı var. Bütün projeksiyonlar bu hedefe yönlenmiş durumda. Bolat anlatırken sürekli bu heyecanını paylaşıyordu. Emin adımlarla ilerleyişten söz ediyordu. Gelecekte ABD ve Çin’de yine bugünün en büyük üç havayolu şirketi aynı şekilde yoluna devam edebilirdi ama bu iki coğrafyanın ortasındaki yer mutlaka THY’nin olacaktı. 813 uçak ve 171 milyon yolcu ile Türk turizminin de ağır taşıyıcısı ve yüksek gelir kapısı olarak yine THY’den söz edilecekti.
Bütün planlar 2033 yılına göre yapıldı. Ortaya çıkabilecek uluslararası krizler ya da talihsiz olaylar hesaba katıldı. Hiçbir şart büyümenin önüne geçemiyor
Önce Detroit uçuşu sırasında arkasından da bu kentteki bir otelde satış ve pazarlamadan Sorumlu Genel müdür Yardımcısı Ahmet Olmuştur ile Basın Müşaviri Yahya Üstün’ün katılımında düzenlenen toplantılar yapıldı. İşte Başkan Bolat’ın konuşmalarından satır başları:
-Bu yıl bizim aşağı-yukarı 21 milyar dolara yakın gelirimiz var. Bunun 3 milyar dolarlık kısmı TL geliri. Bu yıl Türk ekonomisine 56 milyar dolarlık katkımız olacak. 430 uçağımız var. 2033’te 810 uçağa çıkmış olacağız. Airbus siparişlerimiz tamam. Boeing siparişleri için görüşmeler iyi bir noktada. Uçak sayımız iki katı artıyor ama Türkiye’ye katkımız 2.5 katından fazla olacak. Çünkü çarpan etkisini artıracağız. Turizm Bakanlığı ile yürüttüğümüz bir proje var. 10 ülke tespit ettik. Amerika, Kanada, Meksika, Endonezya, Malezya, Çin, Kore, Avusturalya, Japonya, Tayvan. Çin’de yapılan ankette Türkiye tercih edilen 5 ülke içinde. Bu ülkelerden 10 milyon turist getirelim diyoruz. Ama getirdiğimiz turistler Antalya’da otele kapanacak turistler değil. Her biri 3 bin dolar harcayacak turistler olmalı. Bu da 30 milyar dolar eder. Burada yedi havayolu içindeyiz ve yükseleceğiz. Biz hassas bir coğrafya da bulunuyoruz. Malum olaylardan sonra Ortadoğu’dan gelen yolcu segmentinde azalma var. Şimdi hemen alternatifinin peşindeyiz. THY tek başına ekosistemi ile birlikte Fas kadar bir ekonomik üretim yapacak.
-Detroit’de çok büyük bir Müslüman nüfus var. Bu insanlar Umre’ye gidiyor. Giderken ‘Üç gün İstanbul’da’ Eyüp Ensari’nin misafiri olun’ türünden kampanyalarımız var. Burada çok fazla Yemenli, Suriyeli var. Bu insanlar ülkelerine gidemiyorlar. ‘Türkiye sizin eviniz gibi bir yer’ diyerek gelmeleri ve ziyaret etmeleri için kampanyalar hazırladık. Seneye Amerika Birleşik Devletleri’nde 14’üncü destinasyonumuz olan Denver’ı açarız. THY Satış ve pazarlamadan Sorumlu Genel müdür Yardımcısı Ahmet Olmuştur yazın bu hattı açacaklarını ekliyor. Ayrıca sonra Orlando hattı devreye girecek.
-Bizim Avusturalya’ya haftalık yedi uçuş hakkımız var. Nereden uçarsak uçalım biz başlayınca inanıyoruz ki, hem Sidney’e hem Mebourn’e uçarız. Zaten şu anda ortak uçuş yaptığımız şirketlerle iyi bir kâr noktasındayız. Avusturalya’da çok sayıda Makedon, Kıbrıs Türkü, Yunanlı var. Dört gözle bizi bekliyorlar. Bizim uçaklarımızla uçmaları çok güzel olacak. Ayrıca Avusturalya’da sağlık hizmetleri çok pahalı. Biz bu sektör içinde planlar yapıyoruz. Zaten uzak noktalardan gelenlere İstanbul’da ekonomi sınıfında iki, Business sınıfında üç gün otel veriyoruz. Bedava. Adam mesela Avusturalya’dan gelip Kosova’ya gidiyor. Onu otellerde ağırlıyoruz. Aslında Avusturalya’da Perth’e de uçmak istiyoruz ama yakınında yedek havalimanı yok. Bir ‘divert’ durumunda sıkıntı. Şu anda 787-9 uçaklarımızda İstanbul-Singapur-Sidney ya da Melbourne yapabiliriz. A330 ile de yapabiliriz. Yetişiyor menzil. Sorun yok. Ama 787-9 da Business kapasitesi iyi. Birkaç haftaya belki bu uçuşları açarız. Evrak işleri sürüyor. Ayrıca 6 bin 500 pilot alacağız. Pandemide bizi terk etmeyen yabancı pilotlarımızı biz de bırakmayacağız.
-Şimdi sayın bakanımız bizi topladı. İGA, DHMİ ve biz bir araya geldik. İstanbul Havalimanı’nda mevcut beş pist kapasitesini nasıl daha iyi kullanacağımızı konuşuyoruz. Bunun için İngiltere’den NUTS’dan danışmanlık aldık. Oradaki efektif yönetimi uygulayabilirsek saatlik 130 operasyona kadar çıkabiliyoruz. Taksi süreleri, geniş gövde uçağın arkasından dar gövde inişleri falan gibi düzenlemelerden bahsediyorum. Bu yaz daha iyi bir operasyon olacak. Bakan bey bir operasyon ekibi kurdu. Çalışıyoruz.
-Anadolujet yerine ayrı bir şirket olarak Ajet’i kurduk. Sadece dar gövde uçaklarla operasyon yapacak. Uzun menzil gibi bir hedef yok. 24 Kasım’da Sabiha Gökçen Havalimanı’nda hangarımızda tanıtımı yapacağız. Antalya’da ağırlıklı olarak ortaklığımız SunExpress olacak. 45 artı 45 uçak siparişi yapıldı. Boeing 737 MAX uçakları çok farklı operasyonlar olacak. Hem Ajet hem de SunExpress düşük maliyetli taşıyıcı noktasında büyüyecekler.
-Kendi ekonomi koltuklarımızdan sonra Business koltuğumuzu yaptık. Bir Business koltuk alımı için 80 bin dolar ödüyoruz. Şimdi kendi koltuklarımızı hızla imal ederek maliyeti aşağı çekeceğiz. Bizim koltuklarımız daha açık renkli olacak. Klostrofobik kabinden kurtulacağız. Üstelik ‘suit class’ gibi kapılı olacak. Yani kapıyı çektiğinizde özel jette uçuyormuş gibi uçacaksınız. Koltukları Hamburg’daki uçak içi donanım fuarında tanıtacağız.
-Çinli ve Hintlilere izin verdik. Bize uçsunlar. Şirket olarak onların havayollarına bir kısıtlama yapmayacağız. Gelsinler. Hintli İndiGo Havayolu’nun büyük uçağı yok. Biz verdik. Getirdiği yolcuyu dünyanın her yerine taşıyacağız. Bizde kalmaları için de kampanyalar yapıyoruz. Mesela Meksikalı turist geliyor. Dizilerimizden etkilenmiş. Kız kulesi karşısında çay simitle fotoğraf çektiriyor. Çinli turistler arkeolojiye meraklılar. Biz de onlara Anadolu’nun ne olduğunu gidip anlattık. Urfa için altenatifler sunuyoruz. Türkiye Kapadokya’dan ibaret değil. Yoksa birisi Madrit’den gelip Phuket’e bizimle uçmuş bunun çok faydası yok. Burada kalsınlar istiyoruz. Kalsınlar görsünler. Ayrıca kargoda hızlı büyümeye devam edeceğiz. Kebap bile taşıyacağız. Farklı iş planlarımız var.
MÜKEMMEL ÖTESİ İNİŞ
-TK 205 sefer sayılı Detroit’e ilk uçuş planlanandan daha erken gerçekleşti. Sorumlu kaptan pilotumuz Fırat Kocaoğlu (Boeing 777-787 Tip Müdürü) Boeing 787-9 Dreamliner uçağımızla Detroit Metropolitan Havalimanı’na (DTW) mükemmel bir iniş gerçekleştirdi. Hoyrat rüzgârlara karşı gardını aldı ve ilk kez iniş yaptığı Detroit’e kusursuz bir yaklaşma ile pisti başından kullanıp, zamanında terk ederek hazırlanan su takının altından geçip kenti selamladı.
Uçağımızda yine Kaptan Pilot Levent Ulaş Öztürk, First Officer (yani 2. pilot) Kemal Eldek ve Purser olarak Hande Tanrıyaşükür yer alıyordu. 11 Kabin amir ve memuru ile Turkish-DO&CO’dan Flying şefler Serkan Bükrücü ve dönüş uçuşunda İsra Göklü olağanüstü bir konfor sundular. Uçaktaki Adana kebabı ve lahmacun doruktaki lezzetleriyle yolculardan tam not aldı. Ayrıca Detroit’te kent ve havalimanı yöneticilerine verilen gala yemeğinde DO&CO Amerika’ya yiyecek sokmak yasak olduğu için iç pazardan temin ettikleri ile mükemmel lezzetli Türk yemekleri sundu.
Uçuşun ardından gittiğimiz Detroit Foundation Oteli eski itfaiye merkeziydi. Yangınla ilgili her şey salonlarda yer alıyordu. Güzel düzenlendiği için insana hüzün vermiyordu. İtfaiye araçlarının çıktığı kapılardan birinden otele giriliyordu. Hepimiz çok etkilendik.
CEDİ OSMAN’A YETİŞEMEYEN UÇUŞ
-NBA’deki büyük gururumuz Cedi Osman altı yıl Cleveland Cavaliers’de forma giydi. İstanbul’dan Cleveland’a direkt uçuş olmadığı için önce Chicago’ya uçuyor ve orada beklemeden sonra bir başka uçakla Cleveland’a gidiyordu. Çok yorucu bir yolculuk yapıyordu. Hep THY’nin Detroit uçuşunun başlamasını hayal etti. Sık sık bana sordu. Her seferinde “yakında” diyordum. Pandemi sonrası Boeing uçak teslimatları gecikince Detroit hattının açılması da defalarca ertelendi. Nihayet Detroit hattı açıldı. Ama bu arada Cedi Osman San Antonio Spurs’a transfer oldu. Yani bu uçuş NBA’deki gururumuza yetişmedi. Ama şimdi daha rahat uçuşlar yapacak. San Antonio’ya gitmek için Houston’a uçacak. Sonrası 2 saat 30 dakikalık bir kara yolculuğu yapacak. Bekleme eziyetinden kurtulacak. Hem de daha ılıman bir iklimde yaşayacak. Yani yaşamaya başladı bile. Elbette uçuşun böyle olması eşi Ebru Şahin için de bir konfor oldu. İşleri nedeniyle yapacağı uçuşlarda çok daha rahat edecek.
İŞTE O OTOMOBİL
-ABD Başkanı Kennedy, 22 Kasım 1963’te saat 12.30’da Dallas’ta eşiyle birlikte üstü açık bir otomobilin içinde bir konvoyun arasında ilerliyordu.
Tam bu sırada ateş açıldı. Başından, boğazından ve ensesinden vurulan Kennedy, Parkland Hastanesi’ne götürülürken yolda hayatını kaybetti. Başkan Yardımcısı Johnson aynı gün yemin ederek başkanlığı üstlendi. Henüz 13 yaşındaydım ve bu suikasten çok etkilenmiştim.
Tam 60 yıl sonra Detroit’teki Henry Ford müzesinde Kennedy’nin vurulduğu otomobili gördüm. O günün dünyadaki sessizliğini yeniden yaşadım. Haberleri TV olmadığı için sadece radyodan izlemiştim.
Paylaş