Bir pazar uçuşu

İstanbul geceden ıslaktı. Gri bir sabaha uyandık. Ömer aradı. Ömer Sulyak. Türk havacılığının efsane adı Nedim Sulyak’ın oğlu. Diğer oğlu Ali Sulyak harika bir helikopter pilotu. Birçok uçağı da kullanıyor. “Assos’a uçalım. Bizim evin iskelesine ineceğiz” dedi. Çok uzun zamandır bu uçuşu istiyorduk.

Haberin Devamı

Ali helikopteri hazırladı. Ömer, ben, Ali’nin karting şampiyonu oğlu zeki ötesi çocuk Kerim ve bizim mimar Bulut Atatürk Havalimanı’ndan kalktık. Sabah saat 09.30. Uygun bir irtifa ile Atatürk Havalimanı trafiğinin alt katmanından sıyrıldık. Grinin içinde 800 metreden fazla bir görüş vardı. Bizim Ali baştan söylemişti, görüş düştüğü an dönecektik. Ama alınan meteoroloji bütün uçuş boyu doğru çıktı.Havalandıktan sonra güneybatıya döndük. Marmara’dan çıkarken, aralanmış bulutlar arasından güneş ışıkları kokpit camında yansıdı. Sonra bizi bir ışık şelalesinin altına aldı. Görüş 10 kilometre ve üzerindeydi.

 

Bir pazar uçuşu

 

Haberin Devamı

Erdek hizalarından geçerken birbiri ardına tepeler, çam ormanları çıkmaya başladı. Birçok yerde yanmış ormanlarda sonradan dikilmiş ağaçlar farklı renkleriyle büyümüşlerdi. Yaklaşık 1000 feet yani 330 metreden karaya çıkıp ormanlık arazinin üzerine gelince 4 bin feet yani 1330 metreye yükseldik.

 

 

İSKELE HELİPORTA İNİYORUZ

 

Kalkıştan 1 saat 5 dakika sonra Assos’taki evin iskelesine indik. Eski bir zeytinyağı fabrikasını Nedim Bey ev yapmıştı. Aslına dokunmadan, zorlamadan kendi sahilinde maceracı ruhunu oraya yerleştirmişti. Zeytin sıkma makinesi, bahçede binalar arasında heybetli biçimde duruyordu. Eski zamanlara ait pervaneler, fotoğraf makineleri, denizcilik ekipmanları, zevkle toplanmış salonda yerleri almışlardı. Birkaç kültürün müzesi gibiydi. Huzur veren bir yapı oluşmuştu. Zeytin ağaçları, dallarında çatlamış narlar, yüzde yüz organik mandalinalar, gelişme güçlüğü çekmiş güzel elmalar bir anda bizi sentetik bir dünyadan doğanın içine çekmişti.

 

Haberin Devamı

Ne güzel bir şans” diye düşündüm. Bir saat beş dakikalık yolculuk derin bir soluk için harika bir uçuştu. Topu topu 1 saat 5 dakika içinde gelmiş, evin yasal heliportu olan iskelenin ucuna inmiştik. Amerikan Bell imalatı tek motorlu 407 helikopteri, orada bir katalog çekimindeymiş gibi duruyordu. Helikopterin kızaklarında su üzerinde acil inişlerde patlatılarak suya emniyetle inişi sağlayan float’lar vardı. Yani tam güvenlikle gelmiştik. Pilot dahil altı kişilik bu helikoptere bakarken, Türkiye’de neden daha çok helikopter olmadığını, hâlâ sayıları çok az olan hayat kurtaran heliportların sayısının neden artmadığını düşündüm. Her belediye, her hastane, her kuruluş bir biçimde heliport yapmalıydı. Ve sonra bir biçimde gece uçuşları için de helikopterlere izin verilmesi için harekete geçilmeliydi.

 

Haberin Devamı

Benim yaşadığım gibi iyi günde değil ama kötü günde helikopterler, heliportlar Türkiye için çok ama çok önemli.

 

 

HELİKOPTER SAYISI AZ

 

Türkiye’de sivil helikopter sayısı 62. Bu filoya Sağlık Bakanlığı’na hizmet veren ambulanslar dâhil. Sadece Brezilya’da Sao Paulo’daki helikopter sayısı 300. İş jetlerine veya özel uçak sayılarına bakıldığında Türkiye gibi coğrafi olarak çok engebeli büyük bir ülkenin helikopter sayısı çok az.Heliport yani helikopterlerin emniyetle inip kalkabileceği, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü onaylı iniş sahalarının sayıları ise yavaş yavaş artıyor. Şu ana kadar tescil edilmiş heliport sayısı 72. Yüzün üzerinde başvuru sırada. Ne yazık ki birçok iniş kalkış alanı otopark hatta çocuk bahçesi olarak kullanılıyor. Acil durumlarda buradan nasıl hayat kurtarılacak?

Yazarın Tüm Yazıları