Paylaş
UÇAKTAN iniyorsunuz, bavulunuzu alıyorsunuz ve evinize ya da otele gidiyorsunuz. Kilitli, şifreli bavulu açamıyorsunuz. Ya da kilitli değilse açtığınızda karşılaştığınız manzara karşısında şoke oluyorsunuz. Çünkü bavulun içindekilerin sizinle hiç ilgisi yok. Bavulunuzun dışarıdan bir benzerini, aynı marka olanı alıp gelmişsiniz. Bu tür dalgınlıklar sıklıkla oluyor. Böyle bir durumda bavulu havalimanına götürüyorsunuz. Bavulunu aldığınız kişiye o bavul bir sürü formaliteden sonra ulaştırılıyor. O kişi de sizin bavulunuzu almış olabilir, o zaman onun geri getirilmesini bekliyorsunuz. Bu işe çare bulunamıyor. Her alanda gelişen havayolu yolculuğunun bir kara deliği bu. Yani bavulunuzu alıp salondan çıkarken bavul üzerindeki barkodla, elinizdeki bagaj etiketini okuyup karşılaştıracak bir sistem yok. Oysa çıkışta böyle bir sistem olsa yanlışlıklar sıfıra indirilebilir.
Ama bir de madalyonun diğer yüzü var. Bagaj avcıları. Yani bazı ülkelerde bu bir çete işine bile dönüşmüş durumda. Kötü bir bavulla uçağa binen yolcu inişten sonra bavulların döndüğü konveyörde marka bir bavulu gözüne kestiriyor. Onu kendi bavulu gibi alıp salondan çıkmak için yürümeye başlıyor. Bavulun sahibi fark ederse özür dileyip geri dönüyor. O bavulu veriyor. Ama fark edilmezse alıp gidiyor. Bu çete yolcular iz bırakmamak için çıkarlarken kendileri uçağa verdikleri içinde doğru dürüst hiçbir şey olmayan bavullarını da alıp çıkıyorlar. Böylece iz bırakmamış oluyorlar.
O iyi cins bavulun sahibi kayıp bavul için başvurduğunda, o kötü bavulu verenin almış olabileceği sistemde tanımlanamıyor. Yani herkes bavulunu almış çıkmış ama o iyi cins bavul ortada yok...
Yetkililer sistemleri inceliyorlar. Kayıp olan bavulun yolcu ile birlikte o istasyona geldiğini, bagaj konveyöründen dağıtıma girdiğini belirliyorlar ama bavul ortada yok. Genellikle bir yolcunun alıp gittiği ortaya çıkıyor. Elbette bir başka bavulun geride kalmamış olması, çete üyesi yolcunun bu işi yaptığını ortaya koyuyor. Ama artık o anda yapılacak fazla bir şey yok.
GÜVENLİK KAMERASI
Sadece güvenlik kameraları inceleniyor. Çıkışlar çok yoğun değilse o bavulu çıkaran yolcu belirleniyor, uzun ve bir kadar da meşakkatli araştırma başlıyor. Eğer yaşadığınız kente gelmemiş, başka bir yere uçmuşsanız bavulunuzun örneğin otelinize gelmesini bekliyorsunuz. Bu da çoğu zaman gittiğiniz yerde çok uzun kalmıyorsanız çok zor. Belki döndüğünüzde uzun süre sonra bavulunuza kavuşabilirsiniz. Tabii ciddi bir araştırma yapılırsa havayolu yolculuğunun bu kara deliğini kapatmak için bavul içine konan tanımlamayı sağlayan özel sinyal veren kartla falan hepsi kayıp bavulu bulmak için geliştirilmiş yöntemler. Çete eline düşmüş ya da kötü niyetli yolcular için alınmış ciddi bir tedbir hâlâ yok. Bu yüzden bavulların bagaj konveyörlerinin çıkış ağızlarına yakın durmak ve gelişleri iyi izlemek gerekiyor. Bavulunuz aşağı düşer düşmez gözden kaybetmeden almalısınız... Yoksa orada bavulunuzu bekleyen bir pusu her zaman var...
OTEL İÇİN ‘JUMBO’ ALDI
GEÇTİĞİMİZ hafta Türkiye’nin ilk Boeing 737MAX-8 uçağını filosuna katan Antalya merkezli Corendon Grubu, bir de Boeing 747 Jumbo Jet alıyor. Bu uçak, grubun Hollanda’daki üçüncü otelinin bahçesine konulacak.
ABD’den uçarak gelecek Boeing 747, Amsterdam Schiphol Havalimanı’na indikten sonra parçalanarak otelin bahçesine taşınacak. Uçağın kabininde toplantı odaları ve restoran yer alacak. Havalimanı oteli olarak hizmet verecek yeni konsept önemli ölçüde tamamlandı. 677 odalı otel, 3 yıldızlı, 4 yıldızlı ve uzun dönemli kalışlar için de ‘apart’ hizmeti veren üç ayrı bölümden oluşuyor. Otelin resmi açılışı mayıs sonunda yapılacak.
İLK MÜŞTERİ TAV
Otelin ilk müşterisinin Schiphol Havalimanı’nda terminal inşaatı yapan TAV Havalimanları olduğunu söyleyen Corendon Grubu CEO’su Yıldıray Karaer, “TAV, bir Türk kuruluşuna destek vererek apart bölümünden kendi ekiplerinin kalması için oda kiraladı. TAV, Rönesans İnşaat ile Schiphol Havalimanı Ek Terminal İhalesi’ni kazandı. Türk şirketlerinin başarısı bizleri gururlandırıyor” dedi.
Paylaş