İnsanlar yakın gelecekte Ankara’ya Anıtkabir’den sonra Esenboğa Havalimanı’nı görmek için gidecekler.
Belki de günlük gezi turları bile düzenlenecek. Ankara’nın dışında kalıp, kentin dokusuna işleyen yepyeni bir kapı açılıyor.
Türkiye modern yüzünü, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan sonra başkenti Ankara’da Esenboğa ile dünyaya gösterecek. İzmir Adnan Menderes, Antalya, Dalaman derken özelleşmenin gurur verici abideleri bir bir ortaya çıkıyor.
İhalesi yapılmasına rağmen ne yazık ki hiçbir hareket olmayan Bodrum-Milas Havalimanı dışında Devlet Hava Limanları İşletmesi’nin (DHMİ) bir dizi projesi daha yakın gelecekte gün ışığına çıkacak. Dünyanın çeşitli yerlerinden Türkiye’ye gelenler, modern terminallere ayaklarını attıklarında içleri huzurla dolacak. Modern, gelişmiş bir ülkeye gelmenin o inanılmaz rahatlığını tadacaklar.
ÇOK GÖRKEMLİ BİR YAPI
Geçen hafta iki havalimanına bir gezi yaptım. Kokpit’in mimarı Ertuğrul Özkök, Türkiye’de havalimanı terminallerinde yepyeni ve çok modern yapım-işletme anlayışını getiren Tepe-Akfen ortaklığının üç büyük gücünden Akfen’in patronu Hamdi Akın ve TAV’ın CEO’su Atom Karınca Sani Şener’le Esenboğa’yı birlikte gezdik. Önce alçak bir uçuşla Esenboğa Havalimanı yeni terminal binalarını yukarıdan gördüm. Bir dalga güzelliğindeki çatı, önüne yığılan köşeli bir yapı ve sıralanmış köprülerin bulunduğu rahat apron yukarıdan çok hoş görünüyordu. Ama yukarıda siz daha büyüksünüzdür. Ve detaylar içeride gizlidir.
Aşağı inip heyecanla terminale koştum. Yeni yapılan otoyolla Ankara’ya sımsıkı bağlanan Esenboğa Havalimanı terminal binasının kapısından içeri soluk soluğa girdim. İşte heyecan veren başlıklar gözümden aklıma şöyle bir yolculuk yaptı:
Kapıdan adım attığımda önce en önemli şeyi fark ettim. İç ve dış hat terminalleri öyle demirperde ülkelerinde ya da bizim eski terminallerdeki gibi koca duvarlarla ayrılmamıştı. İnsana güvensizliğin, özgürlüğün kısıtlandığı o bürokratik duvarlar burada yoktu. İki terminal şeffaf ve zarafetle birbirinden ayrılıyordu. Hayallerdeki "Schengen" ülkesinin terminaliyle el sıkıştım.
Yüksek çatı, görkemli çelik bağlar binanın üzerimize çullanmasını önlemişti. Ayrılık, hastalık ziyaretine ve cenazeye gidişte ya da keyifli bir yolculuğa çıkışta terminal size sıkıntı vermiyor. Omuzlarınızda yük olmuyor. Aksine sıkıntılarınızı hafifletiyor. Gri ağırlık ve paslanmaz malzeme yoğunluğu, mağazalarla, yapılan havuzla, oluşturulan sevgi köprüleriyle yumuşuyor ve yapının size çok daha hoş gelmesini sağlıyor.
Gün ışığına derin bölgeleri bile doyan, gece ışıklandırmasında insana ortaya atılıp dans etme isteği yaratan yapı yer kaplamasından çatısına, havalandırma çıkışlarından cam yoğunluğuna kadar zarif bir dalgalanmayla ritmik hareketlerinize katılıyor. Sizden kopmuyor, birlikte yaşamaya hazırlanıyor...
Terminallerde genellikle 10-12 yaşlarında bir çocuk dış kapıdan içeri bırakılır. Ve en kısa sürede uçağa ulaşması beklenir. Bu, o yaştaki çocuğun zekası ve göz alışkanlıkları ile yapılan mükemmel bir testtir. Esenboğa, bu testi çoktan geçmiş görünüyordu. Henüz yönlendirme levhaları konmamış, ışıklı panolar uygun kontrast ayarları ile yapıya katılmamıştı ama köprülere giden kapıların uzaktan görünüşü kolay kullanım sunacağını belli ediyordu.
Bir an durup çok alışkın olduğum bir şeyi yaptım. Mağazaları, kafeleri yerlerine koyup ışıklandırdım, renklendirdim. Gri ağırlıklı, yüksek tavanlı görkemli yapı bir anda iyi bir alışveriş merkezi, bir yakın dostla buluşup kahve içilecek bir yer, yormayan bir lokantada uzun uzun oturmak istediği gibi hayatın antraklı bütün zamanlarından ışıltılar sundu.
İnşaatta çalışan ekibin başında bir kadın eli vardı: Mimar Nuray Demirer; bütün hatlardaki sertlikler onun elinde yumuşamıştı. İç giydirmelerin bir kısmı, terminal mobilyaları gelip yerlerini bulmamıştı. Ama onlar olunca da güzel olacağını tahmin etme imkanı verdi bana.
Ara katlar ile ana katların çeşitli vesilelerle kucaklaştığı yapı; büyük hacimleri, aşırı yükseklikleri ile çok ilginçtir insanı ürkütmeyen bir gizeme sahip. Derinliklerine rağmen mükemmel bir ses düzeni çalan müzikten anlaşılıyordu.
Daha onlarca hayranlık duyduğum çizgiler aklıma işlendi. Ama bittiğinde gidip hayallerimle ne kadar örtüştüğünü görmek istiyorum. O zaman dünyanın en iyi terminalleri ile karşılaştıracağım ama şimdiden iki bir önde gibi görünüyor.
BİNALİ YILDIRIM’IN BAŞARISI
Türkiye’nin modern kapılarının hemen hemen çoğunda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın imzası var. Bürokrasinin aşılmasından yeni terminallerin inşasındaki hıza kadar her aşamada Bakan Yıldırım büyük bir çaba harcadı. Elbette Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu noktada büyük desteğin ana taşıyıcısı oldu ama Bakan Yıldırım belki Türkiye’nin 10 yıl sonra yapacaklarını, hızı ve vizyonuyla bugüne çekmeyi başardı. Yakın gelecekte Türkiye’nin her yerindeki havalimanlarının terminalleri modern yüzleriyle yolcuların huzurlarına çıkacak. Sanırım daha sonraki aşama havalimanlarının tümünün özelleşmesi olacak.
ANKARA ESENBOĞA HAVALİMANI İÇ VE DIŞ HAT TERMİNALLERİ
Aynı gün İzmir Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali’ni de gezdim. Beş yıldızlı terminal çalışmaya başlamıştı. Bagaj eşleştirme sisteminden check-in kontuarlarına kadar bütün hareketi yaşadım. Adnan Menderes Dış Hatlar Terminali’nin mimarı da yüksek çatılı bir terminal çizmiş. İçeride hava emici ve üfleyici olarak oluşturduğu renkli bacalar en çok hoşuma giden detaydı. Adnan Menderes’ten izlenimleri şöyle satır başlarında topladım:
Bina kullanım olarak çok rahat. Yolcu hareketini sağlayan sistemler, yolcu patlamasına karşı uzun yıllar rahat hizmet verecek kalite ve kapasitede.
Altına tren ulaşan terminal garlardan etkilenmiş gibi. Gidiş salonu, belki de çatı kaplama ve eğimlerinden olacak Almanya’daki "bahnhof"lardan bazılarını hatırlattı bana.
Hızlı imalattan kaynaklanan hasarlı ve göze batan malzeme miktarı çok az. Sanırım TAV yaptıkça bu konuda da bir başarı sağlıyor.
Üst kattaki uçak kabin kesitli kafe ve çevresindeki fast-food alanı yolcuyu terminal yoğunluğundan çekip alabiliyor. Ama "sulu yemek" gibi ilkel yazılara da rastladık. Yani İngilizce düşününce iş iyice sulu hale geliyordu.
Uluslararası terminalin alışveriş noktaları birçok Avrupa havalimanından çok daha iyi, zengin, ucuz ve ürün yelpazesi tam havayolu yolcuğuna uygun olarak belirlenmişti.
Yönlendirme levhalarının çokluğu ve netliği ile aynı bakış açısında çıkış kapılarından köprü üzerindeki numaraların bütünleşmesi çok hoştu. Ama köprülere iki rakamlı numara verilmesi sanırım DHMİ’nin standart ve görkem yaratma unutkanlığından kaynaklanıyordu.
Terminal içinde en güzel olan da elinizi nereye atsanız istediğini bulacakmış gibi duyguyu yaratan şekilsellikti. Büyük hacimde bakış aralığında her şeyin yakalanabilmesi büyük rahatlıktı.
Mimar gri yapının içinde sarı-turuncu arasındaki bir rengi iyi kullanarak bir hareket yaratmışken, bazı yerlerde sadece turuncu kullanarak bitmemiş bir yer, paslanacak malzeme üzerine sürülen sülyen boya gibi bir aklı rahatsız eden davranış bozukluğunun tuzağına nasıl düşmüş anlayamadım.
Yapının tümüne bakıldığında TAV’ın terminal inşasında seri imalat hızına eriştiğini, ama ellerine tutuşturulan her projede ayrı bir butik çalışması yapabileceği noktasına geldiğini de bana gösterdi.
İzmir Adnan Menderes Havalimanı, İzmir’in şanını şöhretini kurtarmış. İç hatlarla mimari bütünlük ve dekoratif kontraslık bozukluğu da giderilirse beş yıldızlı bu kapımızla da çok övünebiliriz.
AIRPORT OTEL YOK
Ankara Esenboğa ve İzmir Adnan Menderes Havalimanı yeni yapılarında bir havalimanı oteli ne yazık ki yok. Havalimanı içindeki oteller bence standart olmalı. Üstelik Ankara Esenboğa’nın kente uzaklığı düşünüldüğünde böyle bir otelin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor.
Sabah erken uçuşu olan ve Ankara’ya günü birlik gitmiş birçok kişi bu otelde konaklayarak hem uçağını kaçırma riski almayacak hem de terminalden dışarı çıkmadan uçağına hemen ulaşabilecek. DHMİ, bu projelere otel eklemesini baştan yapması halinde terminal ve çevresinde gelecekte yeniden bir şantiye kurulmasını önleyebilirdi. Ama iki terminal içinde otel yapılmasının ne kadar gerekli olduğu Atatürk Havalimanı otelinin doluluk oranına bakıldığında kolayca anlaşılabilir.