Time kapağının analizi

Malum kapakta Başbakan kolları bağlı görünüyor. Vücut dilinden az buçuk anlıyorsam bu defansif bir duruş.

Haberin Devamı

Modelin fotoğrafçısına çok güvenmediğini gösterir. Aynı zamanda sorulara ya da itirazlara bayılmadığını da. Yüz ifadesi bunu doğruluyor zaten.
“İşin-gücün ortasında bir de bunlarla uğraşıyoruz” der gibi bakmış. Bir nevi “bitse de gitsek” tavrı.
Aynı zamanda fotoğrafı çeken kişiye “Yanlış yaparsan bittin oğlum sen!” mesajı veren bakışlar.
Aynı mesaj fotoğrafa bakan herkese geçiyor ve Papua Yeni Gineli bile olsak 25 kuruşa simit olmadığına hemen uyanıyoruz.
Bakınız: “Taksi Şoförü” filminde aynadaki aksini “Bana mı dedin?” diye kalaylayan Robert De Niro.
Ama fotoğrafın Time’a kapak olacağının ve bunun öneminin de farkında. Sadece “cool” takılıp umursamaz görünmek istiyor.
Yine de en yakışan takım elbise giyilmiş, fotoğraf çekilirken dik durulmuş. Hafif fotoşop ihmal edilmemiş.
Fotoğrafın siyah-beyaz olmasına takıldım. Galiba böyle yaparak Erdoğan’ı çizgi-roman kahramanına benzetmek istemişler.
Fonu beyaz bırakıp gölgeleri keskinleştirince, “Sin City” çizgi romanındaki esrarengiz karakterlerden biri çıkmış.
Bu bana ilginç geldi çünkü bilenler bilir, siyah-beyaz kapak pek adeti değildir derginin. Ayrıca resimde hareket de yok. Her şey gayet simetrik ve statik.
Bence verilmek istenen mesaj net: Ey Avrasya halkları, Erdoğan’ın kıymetini bilin! Ey Batı medeniyeti, olay kontrolümüz altında, merak etmeyin!
Erdoğan’ın egosu, derginin logosunun önünde. Bir nevi gönül okşama legosu. “Erdoğan’s Way” de Sinatra’nın “My Way” şarkısına atıf. Malumunuz, bilhassa erkeklerin bayıldığı bir şarkıdır.
“Her şeyi bildiğim yoldan yaptım ve pişman değilim” diyen erkeğin şarkısı.

Haberin Devamı

Berlin’in yalnız kadınları

Ne zamandır bahsedesim var “Berlin’in Yalnız Kadınları” kitabından. Usta gazeteci Orhan Karaveli döktürmüş.
Çapkın bir kitap bu: Ben “İkinci Dünya Savaşı sonrasında umutsuz ve erkeksiz kalmış Berlin kadınları ve bir Türk delikanlısı” diyeyim, gerisini siz anlayın.
Orhan Karaveli, Almanya’nın küllerinden doğuşunu anlatmış. O ülkenin kadınlarının travmalarını. Berlin muhabiri romantik bir delikanlının heyecanıyla.
Acı şeyleri anlatmanın en iyi yolu, neşeyle anlatmak. Acıları yok etmiyor, tam aksine derinleştiriyor. “Berlin’in Yalnız Kadınları”, bunu başarabilen nadir kitaplardan.

tatlı  Sözlük

Haberin Devamı

Taraf: Bugünün Peyam-ı Sabah gazetesi.

Yazarın Tüm Yazıları