Telesekretere konuşamayanlar

Telesekretere mesaj bırakamayan adamlar, bırakıp gitmeyi gayet iyi bilirler.

Haberin Devamı

Bir kadını, şehri ya da mesleği efendi gibi terk ettikleri vakidir.
Onları alacak yelin ne zaman nereden eseceğini bilemezsiniz. Hayatları “icabında basıp gitmek” üzerine programlanmıştır.
Telesekretere konuşamazlar, çünkü kelimelerin kifayetsiz olduğunu bilirler. Kırık dökük sözcükleri soğuk bir makineye kaydetmek anlamsız gelir.
Bir bar taburesinin üstünde de kifayetsizdir sözcükler, gökdelen dolu bir Uzakdoğu şehrinde altmışla giden taksinin arka koltuğunda da...
Sivri topukların yumuşak halılara gömüldüğü otel odasında da beş para etmezler, tankının termik kamerası bozuk sınır karakolunda da...
Telesekretere konuşamayanlar bunu bilir, bu yüzden konuşmazlar. Yoksa alete özel bir gıcıkları yoktur. Ama konuşamadıkları için telesekreterler bunu bilmez, boş yere gücenirler.
Bilmezler onların zaten böyle tipler oldukları için başladıklarını gitar çalmaya, resim yapmaya, bir şeyler karalamaya...
Telesekretere çatır çatır konuşan insanlar tarafından içine edilen dünyada paylarına bunun düştüğünü anladıkları için.
Sinyal sesinden sonra karıncayı bıraksanız sabaha kadar konuşur. Ağustosböceği iki kelimeyi bir araya getiremez.
Telesekretere konuşamayan heriflerdir onlar. Ama icabında bırakıp gitmeyi gayet iyi bilirler.  
Tırnaklarını olaya gurursuz bir hırsla geçirmek yerine geçirirler sırtlarına deri ceketlerini, motosikletlerine atlayıp ufukta kaybolurlar.
Onlar uzaklaşırken önce müzik duyulur, sonra aşağıdan yazılar akmaya başlar. Tanju Okan “Tek Dostum”u söylemekte, motosikletli adam gittikçe uzaklaşmaktadır.
Uzakta küçülür, küçülür... Görünmez olana kadar.
Gittiğine inanamadığımız için salondan çıkmaz, bir umut geri dönmesini bekleriz. Derken duyulur o acı sinyal sesi, ışıklar yanar, öylece kalakalırız.

Haberin Devamı

Beyoğlu’nun fethi yakın

Belediye sağ olsun, Cihangir sokakları artık bomboş. Gayrı ne masa var ortalıkta, ne sohbet ne de şen kahkahalar.
Susam, Journey, Smryna, Kahvedan... Boynu bükük kalmış hepsi...
Daha düne kadar senaryoların, makalelerin, şiirlerin yazıldığı, ilan-ı aşklara ve en kral muhabbetlere sahne olan masaların yerinde şimdi yeller esiyor.
Yakında punduna getirilip ruhsatlar komple iptal edilir, her şey “Yeni Türkiye” konseptine uygun hale gelir. Ondan sonra sen sağ ben selamet. Şen olasın Stockholm şehri.

tatlı  Sözlük

Haberin Devamı

Cihangir: İstanbul’un Montmartre’ı.

Yazarın Tüm Yazıları