Paylaş
Kalbimiz ısınacak mı peki?
Yoksa karakışın buzlarıyla kaplı mı kalacak gönüllerimiz? Eğer öyleyse, bir cemre de oraya şart. Bu ayki Bilim ve Teknik’te Alp Akoğlu yazmış: Deniz Karakurt’un “Türk Söylence Sözlüğü”ne göre, Anadolu Türkçesi’ndeki “cemre” sözcüğü işaret, belirti anlamına gelen “imre” sözcüğünün değişmiş hali. Efsaneye göre, cemre cini ilkbaharda görünüp titrek ışıklar saçarak göğe yükselir, sonra buzların üzerine düşerek onları eritirmiş. Sonra da yere girermiş. Isınmış topraktan buhar yükselsin diye.
5 Mart itibarı ile üçüncü cemre toprağa düştü. Şimdi de dördüncüsü, gönlümüze düşeceği günü bekliyor.
Bunun için ona müsaade etmemizi.
Ona gönlümüzü açmadığımız sürece mevsim ne olursa olsun, bize bahar gelmeyecek.
Gökyüzünün en parlak yıldızı Sirius, her mart olduğu gibi en yüksek konumuna varacak ama fark etmeyeceğiz.
Ne erken patlamış çiçekleri seçecek gözümüz ne de karıncanın mesaisini.
Başımızın üstünden uçan leylek geçen yıl bıraktığı yuvasını eliyle koymuş gibi bulacak ama görmeyeceğiz.
Sahi, bizim araba ve GPS ile bile bulmakta zorlandığımız adresleri nasıl bulur leylekler?
Bahara hazırdırlar da ondan.
İşin aslı, canlılar arasında bahara hazırlanmayan sadece “eşref-i mahlukat” dediğimiz insanoğlu.
Yaza, kışa ve sonbahara hazırlanırız da ilkbahar aklımıza gelmez nedense.
Onun klima taktırmak ya da kömür depolamak gibi bir hazırlığı yok. Bir de bakmışız, hızar sesleri eşliğinde damlayıvermiş!
Bu yüzden her yıl son cemre düştüğünde gafil avlanırız. “Bahar sarhoşluğu” da zaten bundan ibaret.
Hatta bir de yeni moda “bahar depresyonu” çıktı. Depresyon arayana bahane çok! Sonra bir de bakmışız, mevsim geçip gitmiş.
Bir bahar daha eksilmiş kısacık ömrümüzden. Cemreler birer birer düşmüş ama kadrini bilmemişiz. O son cemre ise, kendisine yardım etmediğimiz için gönlümüzün kapısını açamamış.
“Eylül Sonu” şiirinde ne diyor Yahya Kemal: “Günler kısaldı. Kanlıca’nın ihtiyarları bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları.” Kimse merak etmesin, er geç varacağız sonbahara.
Yine böyle bir pazartesi, batan güneşe bakarak eylülün tadını çıkaracağız. Bir daha gelip gelmeyeceği meçhul cemre cinini anlatarak torunlarımıza.
Saatli Maarif Takvimi’ne göre, üçüncü cemre toprağa geçen pazartesi düştü. İşte yine pazartesi. Son cemrenin kalbimize düşme zamanı.
tatlı Sözlük
Düzeltme: Geçen yazıdaki alıntı Beckett’ten idi. Brecht değil. Nazik uyarısı için Genco Erkal’a teşekkürler.
Paylaş