Sofya geceleri

Onur Baştürk gazetede konu Sofya’nın gece hayatına gelince dayanamadı: “Siyaset yazacağına şöyle şeyler yazsana!”

Haberin Devamı

Ben de “seni kıracağıma kolumu kırarım” deyip olaya girdim. Heyecanımı mazur görün, ne de olsa işin uzmanı Onur. Yaptığım bir nevi tereciye tere.
Bir de madem ramazandayız, millete bayram alternatifi sunalım. Sosyetik iftarların yerini tutmasa da hizmettir.
Sofya’ya gidecekleri kabaca üç tür mekân bekliyor: Çalga Kulüpler, Piyano Barlar ve öğrenci diskoları. Bana sorarsanız üçü de gayet başarılı.
Çalga Kulüpler, “Çalga” denen ve fena halde Serdar Ortaç şarkılarına benzeyen Bulgar popu hakimiyetinde. Çılgın revü şovları, silikonlu ve botokslu şarkıcılar, adaleli dansçılar...
Mesela ben “Aziz” diyeyim, gerisini siz anlayın. Bulgar-Türk-Yunan karışımı bir şekil. Eğlence çıkmazsa para yok.
Piyano Barlar ise daha batılı tarzda takılan, hafif “elit” ve genellikle 30 yaşın üstündeki kesime.
Konsept İngilizce, Fransızca ve Rusça şarkıları mükemmelen icra eden bir piyanist ve orkestrası üzerine kurulu.
Sinatra Bar sürprizli bir yer: Gece ilerledikçe garsonların hepsinin aslında şarkıcı olduğu ortaya çıkıyor. Aniden servisi bırakıp vokal grubu haline geliyorlar.
Özellikle “Grease” ve “Hair” performansları süper. Bu konsepti İstanbul’a taşıyacak girişimci gece hayatında fark yaratabilir.
Bir de öğrenci şehri “Studenski Grad” civarına konuşlanmış diskolar var ki güzel ve yakışıklı dansçıları seyrederek, oldukça hesaplı bir şekilde eğlenebilirsiniz.
Tabii halk danslarının coştuğu restoranlar da var. Gerçi onlar ayrı bir yazının konusu ama Vodenitsata restoranında ateş üstünde yapılan şovu tavsiye ederim. 
Tek dikkat etmeniz gereken, gece kontrollerinde bizimkilere rahmet okutacak kadar sıkı Bulgar polisi. Bir de Vitoşa Dağı’nın üstünde delice parlayan yıldızlar.

Haberin Devamı

Hoş geldin Anzavur

Star yazarı Ahmet Kekeç döktürmüş yine. Güya protesto iftarına yoksullarla dayanışmaya değil, “Müslüman dövmeye” gitmişiz.
Malum, milleti aydınlara karşı kışkırtmak isteyenlerin klasik taktiği, aydınları “din düşmanı” ilan etmektir.
Tıpkı Mustafa Kemal ve arkadaşlarını “din düşmanı” ilan eden Ahmet Anzavur gibi... Aziz Nesin ve arkadaşlarını Madımak Oteli’nde kıstıranlar gibi...
Yani demek istiyor ki: “Velinimetimiz olan muhafazakâr burjuvaziyi fazla sorgulama, yoksa günah bizden gider.”
Ahmet Kekeç ne yaptığını gayet iyi biliyor. Ben de onun müminlere iyilik yapmadığını biliyorum. Ne diyelim, hayırlısı.

tatlı  Sözlük

Haberin Devamı

Önyargı: Gönüller arasında sıradağlar.

Yazarın Tüm Yazıları