Adam uyandığında çıplaktı ve buzla dolu bir küvetin içinde yatıyordu.
Aynaya kırmızı rujla “Günaydın” yazılmıştı: “Bülent Arınç’ın dediği gibi, hayat içki ve seksten ibaret değildir.” Bir dehşet duygusuyla ürperdiğini hissetti: Buzların arasından çıktığında böbreklerinin çalındığını gören adamın hikâyesini o güne kadar şehir efsanesi sanmıştı. Oysa şimdi acı gerçek tam karşısında duruyordu. Hem de tüm çıplaklığıyla. Üşüdüğünü hissetti. Yine de küvetten çıkmaya cesaret edemiyor, göreceği manzarayı düşünürken bile korkuya kapılıyordu. Aynadaki yazıyı tekrar okudu: Bülent Arınç’ın konuyla ne ilgisi vardı? Akşamdan kalma olduğu için, başı ağrıyordu. Buraya nasıl geldiğini hatırlamaya çalıştı. Barın önünde sigara içerken esmer bir kız ateş istemişti. Kızın yüzünü, ne konuştuklarını falan gayet net hatırlıyordu. Bar boşalana kadar sohbet etmişlerdi. Yeni neslin mizah duygusu üzerine tartışmışlardı. Kız onu “kahve içmek üzere” evine davet etmişti. Bindikleri takside çalan Müslüm şarkısından sonrası kopuktu. Kafayı bulmuştu herhalde. Küvette gözlerinin önüne Bülent Arınç’ın yüzü geldi: Başbakan Yardımcısı ona neşesiz bir tebessümle bakıyordu. Yüzündeki ifade “yazıklar olsun” der gibiydi. Bunun üzerine, ne pahasına olursa olsun küvetten çıkmaya karar verdi. Acı gerçekle yüzleşecekti. Gözlerini kapadı, dişlerini sıktı ve üçe kadar sayıp buzları dalgalandırarak kalktı ayağa. Her şey normal görünüyordu. Kimse bir yerine dokunmamıştı. Sadece buzların içinde yattığı için vücudu morarmıştı o kadar. Küvetten titreyerek çıktığında o kadar mutluydu ki aklına yeni neslin mizah duygusuna kızmak bile gelmedi. Hayalindeki Bülent Arınç şimdi daha bir babacan gülümsüyordu. İçinden şükretmek geldi. Alelacele giyinip çıktı evden. Tanımadığı bir sokaktaydı ama bakkala sorsa öğleyi kılabileceği bir cami gösterirdi mutlaka.
Yerli Salander: Özlem Tekin
“Lisbeth Salander’i bizden en iyi kim canlandırırdı?” soruma “Ejderha Dövmeli Kız” okurlarından cevap yağdı. Öne çıkan isim, Özlem Tekin. Eğer Lisbeth’in küçük gösterdiği için bara girmekte zorluk çektiğini hesaba katmazsak, bence de mükemmel seçim! Hatta Vogue Türkiye’nin yerinde olsam, hemen Özlem’le Salander çekimi gerçekleştiririm. Ayrıca, şahsen Yasemin Mori’den de “cool” bir Salander olabileceği fikrindeyim. Bu arada, David Fincher’in yönettiği film, aralıkta gösterime girecek. Bilhassa Daniel Craig’den ne kadar Mikael Blomkvist çıkar, hep beraber göreceğiz.