Salâlar kimin için veriliyor

28 Şubat soruşturması akla “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” romanını getiriyor.

Haberin Devamı

Romanın adı başlıktaki gibi uyarlanabilir. Hıristiyanlar ölüleri için çan çalar, biz salâ veririz.
Mecazi çanlar ise bazıları için çok fena çalıyor. Savcıların kimsenin gözünün yaşına bakacağı yok.
Fırsat düşkünleriyse iktidarı kışkırtma derdinde. Köşesinden “açılın, ben zangocum!” diyen bile var.
Niyetleri, fırsat bu fırsat milletin kendileri gibi düşünmeyen kısmına gözdağı vermek.
Kemalist, solcu, yurtsever, sosyal demokrat, ulusalcı kim varsa ötekileştirmek.
“Akıllı olun yoksa bizim mahallenin ağabeyleri sizi çok fena yapar ha!” diyerek hava atmak.
İktidar bu tuzağa düşer mi, dolduruşa gelir mi bilinmez.
Ama Hemingway’in romanının adının kaynağı malum.
Üstat bu adı, rahip ve şair John Donne’un vaazından almış.
Türkçe meali: “Hepimiz faniyiz. O yüzden, çanların kimin için çaldığını merak etme. Onlar aslında senin için de çalıyor.”
Ne güzel, değil mi? İlahiyatla dünyeviliğin şairane raksı.
Şimdi gel de Cem Yılmaz’ın şahane esprisini hatırlama.
Onu çekemeyeler “kardeşim senin şovunda mesaj yok, mesajsız mizah olmaz!” diye tutturmuştu.
Üstat durur mu, bir gün “aha da mesajı veriyorum” dedi: “Hepiniz öleceksiniz!”
Ön sırada bir adam gülüyordu. Cem Yılmaz “gülme beyefendi” dedi: “Sen de öleceksin!”
Hepimiz faniyiz. Çanlar her gün hepimiz için çalıyor. Salâlar hepimiz için veriliyor. Rahibin dediği gibi.
28 Şubat çanlarının kimler için çaldığı ise malum: Meşru hükümete zorbalık yapanlar için.
Memleketi babalarının çiftliği sanıp milli iradeyi hiçe sayanlar için.
Çalacak tabii, hakkıdır. Etme-bulma dünyası.
Ama çan çalıcıların unutmaması gereken bir şey var: Çaldıkları aynı zamanda kendi çanları.
Bu yüzdendir ki, darbeyle hesaplaşacağız diye milletin yarısını ötekileştirmemek lazım.
Durumdan menfaat çıkarmak için zangoçluğa heves edenlere yüz vermemek lazım.
Bir karanlığı yargılarken başka bir karanlığa giden yolun taşlarını döşememek lazım.
Hakkaniyetli olmak lazım yani: Salâların herkes için verildiğini unutmamak lazım.

Haberin Devamı

ŞEFİN TAVSİYESİ

Ergen ergenin kurdudur

Açlık Oyunları, Japon efsanesi “Battle Royal” filmine yetişemeyenler için çarpıcı bir seyirlik.
“Sineklerin Tanrısı”ndan falan da ilham alınmış ama ustaca kotarılmış bir karışım.
Başroldeki Jennifer Lawrence çok iyi.
Aslında uyanık bir film: Şiddet seyrederek eğlenenleri eleştirir gibi yaparken, kendi seyircisini de çaktırmadan onlardan biri haline getiriyor.
“Battle Royal” kadar sert değil, “Sineklerin Tanrısı” kadar gerçekçi hiç değil. Perdede akranları birbirini öldürürken gençler patlamış mısır da yiyebilsinler diye. 

Yazarın Tüm Yazıları