Paylaş
Meğer yıllardır gizlice çalışırlarmış. Sonunda akıllarına bu numara gelmiş.
Yeraltında “Hep beraber sütten zehirleniyoruz, okey mi?” diye konuşup karar almışlar.
Sonra da 1 Mayıs günü basmışlar düğmeye. Muhtemelen törenler esnasında.
Maksat ileri demokrasi yara alsın, vatana-millete zarar verilsin, pislik olsun.
Eylem yeri olarak Sivas’ı seçmeleri de sürpriz değil. Güya böyle yaparak hükümeti korkutacaklar.
“Siz o meseleyi kapattığınızı sanıyorsunuz ama bakın, yine karıştırdık Sivas’ı” falan diyecekler.
Söker mi hiç! Bunca yılın hükümeti, çoluk çocuğun numarasını yutar mı?
Nitekim, yutmadı işte. Yapılan açıklamalara bakın, olaya karşı en ufak bir üzüntü var mı?
En küçük bir merhamete, sabiler hastanelik oldu diye kalbi sızlamış birine rastlayacak mısınız?
Rastlayamazsınız, çünkü onlar sizin gibi saf değil. Biliyorlar ne döndüğünü.
Çocukların gizli niyetinin de, arkasında kimlerin olduğunun da farkındalar.
Sözde sütten zehirlenmiş çocuk örgütünün Ergenekon bağlantısı araştırılıyor şu sıra.
İttihat ve Terakki kayıtlarında sütten zehirlenme vakası var mı diye tek tek bakılıyor.
Zaten o çocukların da gerçek çocuk olmadıkları iddiası varmış. Aslında cüce olabilirlermiş.
Sözde sütten zehirlenenlerin yaş ortalaması 30 falanmış yani. Çocuk kılığına girip eylem planlamışlar.
Maksat milletin duygularını sömürmek, hükümeti zor durumda bırakıp pürüz çıkarmakmış.
Ama hükümetimiz böyle numaraları yutmayacak kadar deneyimli çok şükür.
O yüzden özür falan dilemiyorlar. Yüzlerinde acıma belirtisi olmadan çıkıp “olay zehirlenme değil, psikolojik” diyorlar.
Mesaj veriyorlar yani: “Ey millet, biz cücelerin numarasını yemedik, sen de yeme!”
Bugün-yarın ifşa ederler işin gerçek yüzünü. Sütü bozuk muhalifler de havasını alır.
ŞEFİN TAVSİYESİ
Ahmet Tulgar’dan bir lezzet
Basınımızın ve edebiyatımızın usta kalemi Ahmet Tulgar, yeni romanıyla döndü.
Hem de ne dönüş! “Çocuklar ve Canavarları” esaslı bir okuma zevki vaat ediyor herkese.
Bir sorgu müfettişiyle bir yazarın kesişen hayatlarının manzarasını pek bir güzel çiziyor.
Sonra da cinayetler, hesaplaşmalar, yaralı masumiyetler... Su gibi akan, ateş gibi yakan bir roman!
Paylaş