Kuğunun gölgesi

Siyah Kuğu’yu izlerken aklıma Ursula K. Le Guin’in “Yerdeniz Büyücüsü” romanı geldi.

Haberin Devamı

Büyücü adayı Ged, naif çocuktur. Gölgesinden kaçıp durur. Ne zaman cesaretini toplayıp onu ele geçirir, esas gücüne kavuşur. Canımın içi Natalie Portman’ın canlandırdığı Nina ise bunu yapmaktan aciz: Hatta tam tersine, gölgesi onu kıskıvrak yakalıyor.
Le Guin aynı konuda bir de yazı patlatmış: Olayı Çin diyalektiğindeki yin-yang çemberine bağlıyor: Her iyide kötü, her kötüde iyilik.
Yin-yang malum, bazen beyaz üste çıkar bazen siyah. Ama ikisi birbirini tamamlar. Biri olmadan öbürü yarım.
Le Guin sanki Nina’nın annesiyle konuşuyor: “Çocuklarımıza sadece iyilikten bahsediyoruz ve onların eğitimini eksik bırakıyoruz. Oysa kalplerinin karanlık yüzünü de bilmeliler. Onunla yüzleşip ehlileştirecek güce sahip olmalılar.”
Karanlık tarafımızla yüzleşip gemini taktık mı sorun yok. Yoksa o bize hükmetmeye kalkıyor. Hele filmdeki Nina gibi hazırlıksız yakalandık mı fena!
Güçlü insanlara bakın: Hepsinin kendi siyah kuğularını güttüklerini göreceksiniz. Güçlerini buradan aldıklarını...
Bir de zalimlere bakın: Kontrol edemedikleri siyah kuğular tarafından güdülmekteler.
Gölgeyle yüzleşip yüzleşemeyeceğimize, içimizdeki takati yoklayarak karar vermemiz lazım. Çok kritik bir karar: Eğer onu zapt edecek gücümüz yoksa en iyisi hiç bulaşmamak. Filmdeki naif kız böyle yapsa mesele kalmayacak.
Kendi çapında bir dansçı olarak yaşlanıp torunlarına sahnede çekilmiş resimlerini gösterecek.
Beyaz kuğular belki başrolü kapamazlar ama yarım ve güvenli dünyalarında onları yutamaz hiçbir gölge.

Haberin Devamı

Kansız oldu nitekim

Erbakan Hoca vaktiyle “Kanlı mı olacak, kansız mı...” dediğinde ortalık birbirine girmişti.
Şaka maka, az kalsın kan çıkıyordu.
Hatta bu sözler 28 Şubat’ın önünü açtı.
28 Şubat da Ak Parti’nin önünü açtı tabii; mukadderat.
Hoca’nın ömrü “Adil Düzen”i görmeye yetmedi ama talebeleri, Graham Fuller’in tabiriyle “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” kadayıfının altını da üstünü de sandıkta bir güzel pişirdiler.
Rahmetli şimdi Ecevit ve Türkeş’le herhalde bunu tartışıyordur.

İncir  Çekirdeği

Bir Eurovision geleneği: Yerden yere vurduğumuz şarkımızın finalde hakkının yendiğini söylemek.

Yazarın Tüm Yazıları