Paylaş
İsfendiyar, Cihangir’deki Susam Cafe’de garson. Laubalilikle samimiyeti hiç karıştırmaz: “Bakıyorum burada millet konuşuyor şekilli şekilli, ben yapamıyorum.”
“Oku o zaman İsfendiyar” dedim: “Memlekette kitap okumak şimdilik serbest!”
“Ama abi, okurken sıkılıyorum. Ne yapacağımı şaşırdım kaldım.”
Baktım İsfendiyar iyi niyetli, ona mizah kitaplarıyla başlamasını tavsiye ettim. İçini açacak birkaç yazar söyledim: Ferhan Şensoy, Gülse Birsel, Ali Poyrazoğlu.
İsfendiyar not etti isimleri adisyonun arkasına, döndü işinin başına. Ben de internette turlamaya başladım.
Karşıma “Keşanlı Ali Destanı” haberleri çıkınca uyandım: Önerdiğim yazarların hepsi Haldun Taner’in çırağıydı.
Hemen çağırdım İsfendiyar’ı ve yazdırdım üstadın “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu” kitabını. Bilgi Yayınevi baskısı. Kapağında yazarının resmi olan.
“Kim abi bu Haldun Taner?” diyecek oldu, cevabı yapıştırdım: “Hani ‘Keşanlı Ali’ dizisi var ya, işte onun yazarı.”
“Aynı zamanda dizi de mi yazıyor?”
“Evet. Senaryoları her gün cennetten mail’liyor Çağan’a.”
“Abi sen benimle kafa yapıyorsun...”
“Hayır” dedim: “Ama kafa nasıl yapılır görmek istersen al Haldun Taner’in kitaplarını oku.”
“Kelime haznem gelişir mi?”
“Ne demek, hazne manyağı olursun!”
Velhasıl, bu yıl Haldun Taner yılı olacak gibi. Kanal D’de Çağan Irmak, Sadri Alışık Tiyatrosu’nda Ahmet Mümtaz Taylan ve Eskişehir Şehir Tiyatrosu’nda Kazım Akşar, bambaşka Keşanlılar yaratıyor.
İster okuyun ister seyredin ama Haldun Taner’den kendinizi mahrum etmeyin. İsfendiyar da etmesin.
Bir ayrılık bir sual
İran filmi “Bir Ayrılık”, sinema eleştirmenlerimiz tarafından 2011’in en baba filmi seçilmiş.
Allah için, iyi film. Reji ve oyunculuklar şahane. Zaten bizim eleştirmenler İran sineması sever.
Ama senaryoda öyle bir şey var ki, insan sormadan edemiyor: “Allah korkusu içindeki bir kadının yalan söyleyip söylemediği, her yerde Kuran bulunan bir ülkede beş dakikada test edilemez mi?”
Hele film boyunca kimsenin bunu düşünememesi mümkün müdür? İşte bu soruyu sormadığınız takdirde “Bir Ayrılık” sahiden başyapıt. Kuran çarpsın!
Eurovision’a Rojin gitsin
Yarışmaya Rojin giderse TRT “aşüfte” ayıbını tarihe geçecek kadar şık bir jestle affettirmiş olur.
Ayrıca, hayırlı da olur bence: Sesi ve karizmasıyla Rojin fırtına gibi eser Bakü semalarında.
Hele yarışmaya Kürt nağmeleriyle katılırsak havamızdan geçilmez.
Şimdiden İbrahim Şahin ve Rojin’i kol kola birinciliği kutlarken görür gibiyim.
Şarkının adı mı? “Aşüfte”ye ne dersiniz? Şahsen şu an daha feminist bir şarkı adı düşünemiyorum!
tatlı Sözlük
Mutluluk: Unutma sanatı.
Paylaş