Paylaş
Dukancılar ve Karataycılar, iki ayrı fraksiyon halinde tartışıyor her köşede.
Öyle bir tartışma ki; iktidar ile muhalefetin tartışması sönük kalır yanında.
Öyle bir ikilem ki; yanında kırmızı kablo-mavi kablo ikileminin lafı edilmez. Bunun sadece plajda güzel görünme arzusundan kaynaklandığını sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz.
Asıl nedenin plajla falan ilgisi yok. Asıl neden, hayat denen kaosa çare bulmakla ilgili.
Hayatının kontrolünden çıkmasından korkan her kadın, önce vücudunu kontrol altına almak ister: Diyete başlar. Çünkü vücudu, kontrol altına en kolay alabileceği şeydir.
Başka hiçbir şeye hükmedemese bile ona hükmedebilir.
Diyetin katılık derecesi de, hayatın kontrolden ne kadar çıkmış olduğuna bağlıdır.
Ludmila Filipova, “Aramızdaki Duvar” romanında acı söyler: “Bedeni, geleceğinin aksine, terbiye edilmeye müsaitti.”
Romanın kahramanı Anna, kaosa girmiş hayatına panzehiri acımasız bir diyet programında bulur.
Tüm azmini kilolarından kurtulmaya harcar. Çiroza dönen bedenini aynada her gördüğünde gözleri zafer sarhoşluğuyla parlar.
Zamanla öyle bir noktaya gelir ki, çeyrek elmanın ya da bir kaşık yoğurdun kalori hesabını yapar.
Ama gücünü kaybetmeye başlamıştır. İçindeki korku azalacağına artmıştır. Dünya renksizleşmiştir birden. Dayanma gücünün sınırına, birkaç aydır adet görmediğini anladığı an gelir.
Gittiği psikiyatr “orantısız ihtiyaç” denen şeyden bahseder Anna’ya: “Arzuladığınız durumla gerçek şartlar arasındaki uçurum, depresyonunuzu tetiklemiş.”
Diyet olayının altında, romandaki Anna’nın kaygıları var: Yarın ne getirecek? Bu adamla mutlu olabilir miyim? Daha iyisini bulur muyum?
Doğurmak için geç mi kalıyorum? Beklediğim terfi ne olacak? Yoksa artık çok mu geç?
Kadın bu sorularla kaosa dönen hayatı düzene koyamıyorsa, teselli: Vücudu düzene koymak.
Her akşam tartıya çıkarken duyduğu heyecanın, giden gramların yerine gelen sevincin tesellisi.
Kepek ekmeğinin, az yağlı peynirin, sivri biber ve maydanozun tesellisi...
Nihayet bir tanıdıkla karşılaşınca duyulacak “ay ne kadar zayıflamışsın!” sözünün.
“Evet” demek isteyecek o sözü duyduğunda: “Zayıfladım, çünkü hayat karşısında henüz pes etmiş değilim. Daha yenilmedim! Lanet olası silahım hâlâ elimde!”
Bunu diyemediği için de gururlu bir tebessüm ve küçük bir yalanla yetinecek: “E tabii, yaz geliyor. Plajda iyi görünmek gerek!”
tatlı Sözlük
Uzaklar: Bazen insanı çağıran şeyler.
Paylaş