Paylaş
Buna Ayşe Arman’ın ünlü mimar Eren Talu’yla yaptığı röportajı okuduktan sonra karar verdim.
Gerçek şu ki; milletçe efendi gibi ayrılmayı bilmiyoruz. Hele boşanma konusunda neredeyse özürlüyüz.
Memleketin en rafine simaları bile iş ayrılmaya gelince bizi şaşırtabiliyor.
Bu yüzden diyorum ki, televizyonlarımıza boşanma programı şart. Hatta mümkünse her kanala birer tane...
Bazılarının hedef kitlesi medenice ayrılmak isteyen sevgililer olsun, bazıları da çoluk-çocuğa sakız olmadan boşanmak isteyen, “yarın yüz yüze duracağız” diyen şuur sahibi evli kişiler...
¡¡¡
Programın prensibi, hayatımıza girmiş kişilerin arkasından asla konuşmamak...
Insan eski sevgilisini ya da eşini küçültmeye çalışırken, farkında olmadan kendisi küçülüyor.
O kişiyi seçmiş olan sonuçta biz değil miyiz? Sormazlar mı adama “bu kadar fenaydı da niye onu seçtin?” diye...
Sorarlar... Hatta Allah sizi inandırsın, “kim bilir bize anlatmadığı ne eksiği var ki, canım cicim dediği şimdi düşmanı oldu” bile derler içlerinden.
Bizim ayrılığımız başkalarının eğlencesine dönüşür. En asil şekilde yaşamamız gereken acılarımız meze olur elalemin muhabbetine...
Işte boşanma programları bu işleri çok daha samimi bir şekilde halledecektir. Bir nevi rehberlik hizmeti sunacaklardır çünkü.
Bu program sayesinde medenice boşanmayı başaranlar insanlık hanesine, başaramayanların çıkaracağı çıngarlar da reyting hanesine yazılacak, kazanan her durumda yapımcılar olacaktır.
Televizyonları boşanma programı yayınlamaya davet ediyorum. Memlekette evlenmek isteyen bir şekilde muradına eriyor nasılsa.
Aile örnek, film manidar
Günümüz ailelerinin halini düşünürken gidilebilecek, akıllı fikirli bir film: Örnek Aile.
Bir taraftan Hollywood ritmiyle tıkır tıkır gidiyor, bir taraftan da harbi Avrupa filmleri gibi entelektüel takılarak ciddi laflar etmeyi başarıyor.
Kurban olduğum Demi Moore her zamanki gibi döktürüyor, David Duchovny de ondan aşağı kalmıyor.
Hatta başarılı bir Avrupa ya da Asya filminin Hollywood versiyonuyla karşılaştığınız hissine kapılıyorsunuz.
Ama gerçek şu ki, öyle bir Avrupa ya da Asya filmi yok... Sinsice etkileyen ve tüketim toplumunun ipliğini pazara çıkaran bir Amerikan filmi var...
“Bir film hem eğlenceli hem de entelektüel olabilir mi?” diye soranlara tavsiye edilir. Işin hazin tarafıysa, filmdekiler gibi yaşayan pek çok gerçek aile olması.
Anne ben barbar mıyım?
Bu sene duyduğum en ilginç dedikodu, Ingiliz ressam ve yönetmen Peter Greenaway’in biz Türkler hakkında söyledikleriydi:
“Barbarsınız, insan hakları hak getire, işkence sizde, kötü muamele sizde ama bu Asyalı tarafınızı seviyorum, onu korumalısınız.”
Meğer üstad bu sözleri geçen yılki Antalya Film Festivali’nde etmiş, Fatih Özgüven de Radikal’deki köşesinde nakletmiş.
Düşünüyorum da, onlara benzemeye çalışmaktan vazgeçip Tarsem kliplerindeki yeniçeri kıyafetlerini giysek herhalde batılılar bizi çok daha seksi bulacak.
İncir Çekirdeği
Sevgiliniz eski sevgililerinden hep kötü bahsediyorsa emin olun: Yarın sizden de öyle bahsedecek.
Paylaş