Aşk olsun Teoman!

Bir röportajında Teoman demiş ki: “İstanbul deyince aklıma Beyoğlu geliyor.

Haberin Devamı

Dolayısıyla Galatasaray Lisesi’nden mezun. Çok çalışkan değil ama eğlenceli biri. Hafif bıçkın. Kültürlü ama entelektüel değil.”
“Yani Teoman, aşk olsun” demişim ben de: “Beğendin mi abi yaptığını? Şimdi beni ifşa ettin de başın göğe mi erdi?”
“Ben ki İstanbul olduğumu saklayarak yıllarca Clark Kent gibi yaşamışım... Şimdi asıl kimliğimi dost düşman öğrendi. Mutlu musun?”
¡¡¡
Şaka bir yana, Sultani’de hiçbir zaman çok çalışkan olmadım, evet. Genellikle hayatta kalmak için çaba harcadığımdan, çalışmaya pek halim kalmıyordu.
Haliyle, çift dikiş geçtim bazı sınıfları. Ama pişman değilim: O dikişler o kadar sağlam olmasa şimdiye kurdun kuşun elinde kalmıştım çoktan.
İdare edecek kadar bıçkın olmayı da bir şekilde öğrendik. Kendisini operada da pavyonda da “Fransız” hissetmeyen, garip bir model yarattılar bizden.
¡¡¡
Kültür meselesine gelince: Yazar olacak kadar kitap devirdik çok şükür. Ama yine de diyemem kendime entelektüel. Sadece Bernard-Henri Levy gibi konuşamadığım ya da Terry Eagleton gibi yazamadığım için değil. “Entelektüel” olmak için gereken donanımın en az üç kuşakta edinildiğini maalesef bildiğimden.
Yani sadece bizim kültürlü olmamız entelektüel sayılmaya yetmiyor. Dedemiz ve babamız da öyle olacak... Şu durumda babamla ikimiz treni kaçırdık ama oğlum isterse olabilir entelektüel. Sonuçta paşa gönlü bilir.
Ama benim kadar İstanbul olamaz tabii, o ayrı.

Yerli Cosby Kürt olmalı

Haberin Devamı

Çocukluğumuzun efsanesi “Cosby Ailesi”nin yerli versiyonu çekiliyormuş. Hatta başrolde de Özkan Uğur oynayacakmış. Haydi hayırlısı.
Fakat dizinin yapımcılarına hatırlatmak isterim: “Cosby Ailesi”nin efsaneleşmesinin bir numaralı nedeni, baş karakter Bill Cosby’nin ‘black’ olmasıdır.
Hatta diyebiliriz ki, Obama’ya giden yolun önemli kilometretaşlarından biridir muteber doktor ve örnek vatandaş Cosby. Bunu çıkarırsanız o dizinin pek bir esprisi kalmaz.
Bu yüzden teklifim: Yerli doktor Bill Cosby mesela Hakkârili olsun. Madem yapıyoruz, bari tam yapalım.

Bir magazin kurbanı: Marie Antoinette

Stephen Zweig’ın 526 sayfalık Marie Antoinette biyografisinden çıkardığım sonuç: Kraliçe halkla ilişkiler alanındaki problemleri yüzünden ölmüş.
Hayatının son yıllarını “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diye bir şey söylemediğini açıklamaya çalışarak geçirmiş.
Bu lafı her kim çıkardıysa, magazin haberciliğinin atası olmalı. Koskoca kraliçeyi bizim meşhurlar gibi “ben öyle bir şey söylemedim” diye çırpınmak zorunda bırakmış.

İncir  Çekirdeği

Haberin Devamı

Bugün açılacak barlara isim önerisi: Vuvuzela.

Yazarın Tüm Yazıları